Adamın biri bana özelden şöyle yazmış:
“Afedersiniz size bir şey sorabilir miyim?”
Bende;
“Tabi ki,” dedim.
“Bir hanımefendi ile ciddi düşünüyorum. Bana bir soru sordu az önce. Ona nasıl yanıt vereceğimi bilemedim. Acaba siz bana yardımcı olabilir misiniz?”
Hoppala!
Hayatımda ilk kez Güzin Ablacılık oynayacaktım.
Tabi beni aldı mı bir merak…
İkili üçlü düşünürüm, iki tarafta zarar görmemek adına…
İlki:
‘Acaba bu adam bana yakın durmak adına bir çakallık mı düşünüyor?’
İkincisi;
‘Bana mı kaldı tanımadığım birini gerdek kapısına kadar refakat etmek?’
Üçüncüsü;
‘Soruyu öğrendikten sonra ya kapıyı göstereceğim, ya da gerçekten adam çaresiz, ona imdat simidi uzatacağım…’
.
Merakımın önüne geçemedim tabi:
“Size ne sordu?”
Adam; “İyi bir eş nasıl olmalı?”
Allah Allah, soru lastik gibiydi..!
Üstelik de çok başlıklı ve de geniş açılımlıydı. Kestirmeden yanıt vermem ve başımdan savmam en sağlıklı yanıt olacaktı.
Tam o esnada masanın üzerinde ki bir baş sarımsak dikkatimi çekmişti. Güya ayıklayıp cacık yapacaktım. Genelde eşim ayıklardı. Bilirdi onu ayıklarken ne çok sıkıldığımı…
Adama vereceğim cevabı bulmuştum. Yanıtını yazarken gülümsüyordum:
“O hanımefendiye deyin ki; en iyi eş, mutfakta ki zamanı aza indirecek ve arta kalan zamanı eşiyle birlikte üleşendir.”
Adam teşekkür etti.
İki gün sonra bana yanıt verdiğinde yüzüm aydınlanmıştı.
Evlilik için gün almışlardı.
Uzaktan da olsa birilerinin hayatlarına dokunmak güzeldi ya…
Kalın sağlıcakla
Emine Pişiren/Akçay