Sabahın ilk ışınlarıyla, kendimi hamamda zannettim.
Sabahın köründe havada sıcak rüzgâr esiyordu.
Sıcak havaya, çıkar yol var mıydı?
Yangından sonraki otlaklara dönmüştüm.
Dünya güneşe mi yaklaştı, yoksa güneş mi dünyaya doğru adım attı, anlamadım.
Bulutlar bile sise dönüşürken, damlalarını bırakmadan, bir yerlere sinmişti.
Soluk almada güçlük çekmeye başlayınca, giyindim, başıma gömleğimi sardım. Adımlarımı saydım, bir iki üç diye…
Su biraz derinleşince, olduğu gibi çöktüm. Suyun içinde durmayı denedim. Biraz olsun, soluk almada kolaylık sağladım. Demek ki suya sığınmak gerekiyordu. “Su hayat demekti.”
Dalgaların benimle dalga geçmesine aldırmadım. Başım suyun dışında hafiften sallanıyorum. Biraz sonra dışarı çıkıp iki litre su aldım. Elimde suyla birlikte, iskelenin altına girdim. Az sonra iki kişi daha iskelenin altına sığındı.
İki litre sudan az kalmıştı. Biraz olsun serinledim. Böylece günün geçeceğine inandım. Bu sürede güneş ışınlarına hiç bakmıyordum. Akıllı insan korunandır, demişler. Demek ki önümü görebildim.
Yanımdaki orta yaşlı beyefendiye genç birisi, kitap verdi. Beyefendi almak istemedi, hemen bende kalsın, istediğin de alırsın, dedim. İskelenin ayağına yaslandım ve karıştırmaya başladım. Kitap “Deliliğe Methiye” idi.
Yazar, spontane konuşmak istiyordu. Yazar, bende; cila ve ne de riya olmaz. Kalbimde bulunmayan bir hissin, zevahiri de hiçbir zaman alnımda görülmez. Nihayet ben her yerde, o kadar kendime benzerim ki, hâkim rolü oynamayı ve öyle görünmeyi, en ziyade isteyenler, bile dahil olmak üzere kimse beni saklayamaz.” Yazıyordu.
Başka yerinde, kimse seni övmezse, sen kendini, övmelisin, diyordu.
Suyun içinde, serinlemiş bir halde, kitabın ifadeleri de iyi gelmişti.
Kitabı sahibine verdim. Denizden çıkmak istedim. Canım sıkılmıştı. Giyecekler beni serin tutmaya devam etti. Sıcağı unuttum, bu durum hoşuma gitti. Eve vardım. Elbiseleri üzerimde kurutmak istemedim.
Arabanın örtüsünü kontrol ettim. Çünkü, akşam serinleyince ayrılmak istiyordum.
Ter başladı, su içtim. Bir şeyler atıştırmak istedim. Acıkmış halde araba sürmek yorucu olurdu.
Klimayı açmadım, esintisi hasta olmama neden oluyordu.
Yazlık kültürüm varsın olmasın. Yanıyorsun, başka çare yok.
Hasan TANRIVERDİ