Son yıllarda ülkemizde kamu yatırımlarının büyük bir bölümü “yap işlet devret” metodu ile gerçekleştiriliyor. Görünürde söz konusu yatırımlar için kamu kaynakları kullanılmıyor ve hükümet yatırımları kendi başarı hanesine yazdırıyor. Ancak verilen alım ve geçiş garantileri ile gelecek yıllar için evlatlarımıza, torunlarımıza ağır bir borç yükü bırakılıyor.
1- Bu uygulamanın en son örneklerinden biri de yabancı sermaye ile kurulacak nükleer enerji santrallerinde üretilecek elektrik enerjisi için verilen alım garantileridir.
Ruslar tarafından Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer enerji santralinde üretilecek her Kwh eneıji için 12,35 Dolar/cent alım garantisi verilmektedir. Hal bu ki;
- a) Son teknolojik gelişmelere bağlı olarak enerji üretim maliyetleri hızla düşmektedir.
- b) 2013 yılında ABD’nin de güneş enerjisinden elektrik üretmenin Kwh maliyeti 8,3 Dolar/cent iken;
- c) 2014 yılında Birleşik Arap Emirliklerinde 5,84 Dolar/cent’e;
d ) 2015 yılında Suudi Arabistan’da 4,97 Dolar/cent’e;
- e) 2016 Yılında 2,42 Dolar/cent’e düşmüştür.
- f) 2017 yılında Suudi Arabistan’da düzenlenen 300 MW kapasiteli güneş enerjisi ihalesinde Kwh başına verilen fiyat 1,79 Dolar/cent, İtalyan enerji şirketi ENOL tarafından Meksika’da kurulacak iki güneş enerji santrali için verilen fiyat ise 1,77 Dolar/cent’tir.
- g) Gelişen teknolojiye paralel güneşten elektrik enerjisi üretme maliyetlerinin gelecek yıllarda % 60 oranında düşerek 2019 yılında Kwh birim maliyetlerinin 1 Dolar/cent’in altına ineceği öngörülmektedir.
2- Benzer bir gelişme rüzgâr enerjisinde yaşanmaktadır. Ülkemizde gerçekleştirilen en son ihalede rüzgâr enerji santrallerinde üretilecek elektrik enerjisinin Kwh satış bedeli için verilen fiyat 3,48 Dolar/cent’tir. Güneş enerjisinde olduğu gibi rüzgâr enerjisinde üretim maliyetlerinin gelecek yıllarda % 26 oranında düşmesi ve Kwh birim maliyetlerinin 2 Dolar/cent’in altna ineceği öngörülmektedir.
– Teknolojik gelişmeler rüzgâr ve güneş enerjisinin performansının bölgeye ve zamana bağlı olmasının getirdiği dezavantajları büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Güneş ve rüzgârdan elde edilen enerjileri depolayıp ihtiyaç olduğunda kullanılmasına imkân sağlayan büyük boyutlu piller (100 MW) artık kullanıma girmiştir ve gelecek yıllarda maliyetlerinin % 70 ucuzlayacağı ön görülmektedir.
– Almanya yılda ortalama 1600 saat güneş alıyor Türkiye ise 2737saat. Almanya’da kurulu güneş enerji santrallerinin kapasitesi 42.450 MW, Türkiye’deki güneş enerji santrallerinin kapasitesi 2.060 MW. Bir başka ifade ile Türkiye’deki teknik potansiyel (189 Milyar Kwh) Almanya’nın (71 Milyar Kwh) üç katı. Ancak kurulu kapasite Almanya’nın 20’de biri kadar.
– Benzer bir durum rüzgâr enerjisi içinde geçerli. Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde teknik potansiyeli Almanya’nın 7 katı. Almanya’da rüzgâr enerjisindeki kurulu güç (54.430 MW), Türkiye’nin (6.380 MW) 9 katı.
– Almanya’da elektrik enerjisi üretiminde rüzgâr santrallerinin payı, nükleer santrallerinin payını geçmiş durumda.
3- Türkiye Almanya’dan farklı olarak zengin hidroelektrik ve jeotermal kaynaklara da sahip. Teknik potansiyel olarak 150 milyar Kwh hidroelektrik kaynağımız var. Ancak % 40’nı değerlendirebiliyoruz.
– Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları açısından iyi bir konuma sahiptir ancak söz konusu kaynaklara yeterli yatırım yapılmadığından enerji üretim miktarları düşük kalmaktadır.
– Nükleer teknolojiye en üst seviyede sahip olan, yenilenebilir enerji kaynaklan açısından Türkiye’ye göre çok daha dezavantajlı durumda olan, Almanya 2022 yılında tüm (17 adet) nükleer santrallerini kapatıp, elektrik enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamayı hedef alırken, yanlış mı yapıyor?
– Zengin yenilenebilir kaynaklara sahip Türkiye’nin, gelecek yıllarda elektrik üretimi için nükleer teknolojinin kırıntısına sahip olmadan, teknoloji ve ham madde olarak bütünüyle dışarıya bağımlı olduğu nükleer santrallere bel bağlaması ne kadar doğru bir tercihtir. Bunu bugün ciddi biçimde tartışmak zorundayız.
– Çünkü gelişen üretim teknolojisine bağlı olarak gelecek yıllarda birim Kwh elektrik enerji bedelleri 1 Dolar/cent’Ierin altına inerken biz nükleer santrallerde üretilen birim Kwh elektrik enerjisi için 12,35 dolar/cent ödeyeceğiz.
– Ülkemizde kurulması planlanan nükleer santraller üretime geçtiklerinde, birer kara delik olup kamu hazinesini boşaltırken, birilerini ise milyarder yapacaktır.
– Bugün nasıl geçmediğimiz köprünün, gitmediğimiz hastanenin, fahiş fiyatlı hizmet bedellerini vergilerimizle ödüyorsak, evlatlarımızda kullanmadığı elektriğin fahiş fiyatını vergileriyle ödeyeceklerdir.
Yapılması gerekenler bellidir;
4- Türkiye yenilenebilir enerji yatırımlarına, öncelik ve ağırlık vermelidir. Bu konuda en geniş teşvikler verilmeli, her türlü üretimin (paneller, piller, vb.) yurt içinde üretimi sağlanmalıdır. Bütüncül bir enerji politikası gerçekleştirilmelidir. Enerji tasarruf tedbirleri uygulanmalıdır. Kaçak elektrik kullanımı engellenmelidir.
– Üniversitelerin ve özel sektörün konuya ağırlık vermesi, teknoloji üretecek hale gelmesi, seri üretime geçmesi temin edilmelidir.
– İmar kanunu ve yönetmeliklerine güneş veya rüzgar enerjisi (özellikle kamu binalarında, üniversitelerde, hastanelerde, organize sanayi bölgelerinde, esnaf sitelerinde, otellerde, AVM’lerde, yazlık sitelerde, konut sitelerinde, büyük sanayi tesislerinde, serbest bölgelerde, vs. başta olmak üzere) mecburi kılan hükümler, getirilmelidir.
– Atom Enerjisi Kurumu daha fonksiyoner hale getirilmelidir. Özellikle, Nükleer Fizik mühendisi eğitimine ağırlık verilmelidir. Üniversiteler geliştirilmeli ve bu konuda yurt dışında doktora yapan sayısı arttırılmalıdır. (İran, bu konuda, çok önemli bir emektir.)
– HES’lerin doğanın dengesini bozması önlenmelidir. Can suyu, minimum yüzde 30 düzeyine çıkartılmalıdır.
Lütfen; Ülkemize, Rabbimizin(cc) lütfettiği imkânlarımıza, sahip çıkalım. Dışa bağımlı olmaktan, devamlı ulufe dağıtmaktan kurtulalım.