Biri çıkıp gelse ve derse, şu gördüğünüz uçak bir hurdalığın patlamasıyla oluştu. Ne derdiniz? Bugünkü Ateistler aynı bu kafalar. Koca kâinatın bir patlamayla oluştuğunu iddia ediyorlar. Bir patlama evrene dönüşse bile, demezler mi adama, yahu bu patlayıcı maddeleri kim imal etti. Bir bombayı imal etmek için uzman olmak lazım, üstelik patlamadan evrenin ve koca kâinatın nizam ve intizam içerisinde rastgele oluşması başlı başına bir çıkmaz.
Agnostikler daha kurnaz… Ama Utangaç Ateist bunlar. Bunlar da diyor ki hurdalığın patlamasıyla bir uçak oluşabilir de oluşmayabilir de, bilmiyoruz bunu.
Ateistlerin başka bir kurnazlığı evrende hassas ayarların olmadığını iddia etmeleri. Evrende hiçbir ayar olmasa bile, evrenin kendisi bir çıkmaz. Bir çamur yığını, sis bulutu, savrulmuş nesnelerden oluşsa bile evrenimiz, yine kurtuluş yok. Bunca çeşitlilik, hareket ve değişim, kaosun kendisi bile bir zekaya işaret eder. Çünkü hiçbir kaos kendiliğinden gelişmez, bazı yasaların uyumunda gelişir.
Meseleyi birçok örnekle anlatabiliriz. Ancak en anlaşılır örnek şu olsun. Faraza bir gurup insan bir avluda duruyorlar. Göremedikleri bir yerden bir futbol topu avluya düşüyor. Ateist diyor ki, bu futbol topu kendi iç dinamitleri ile -kendiliğinden hareket ederek buraya düştü, bunu iten bir güç yoktur. Agnostik diyor ki bunu iten bir gücün olup olmadığını bilmiyoruz. İnançlı da diyor ki, bu futbol topu kendi iç dinamitleriyle buraya sürüklenip gelemez, bunu buraya kadar iten bir baskı ve kuvvet olmalı. Peki bu kuvvet ne olabilir?
Kurnaz bir Ateist devreye girip şunu diyor: aslında binlerce futbol topu var, biri diğerine değdi ve bu futbol topu tesadüfen buraya düştü. Buna Çoklu Evren / Paralel Evren izahı denir. İyi de bu toplar ister bir, ister bin olsun, bir kere hareket ve kuvvet yasaları olmadan hiçbiri buraya gelemez. Olayı bilimsel kavramlara boğarak yutturmaya çalıştıkları bu. Topu harekete geçiren kuvvet hakkında yorum yapan bir başka dinsiz gurup ta Deistlerdir. Onlar bir kuvveti kabul ediyorlar. Evet. Evreni yaratan bir güç – Tanrı olduğunu kabul ediyorlar ama cevap veremedikleri sorular var. Onlara şunu sormak lazım; evreni Tanrı yarattı, peki Tanrı’yı kim yarattı? Kutsal kitaplara başvurmadan Tanrı’nın ezeli olduğunu nereden bileceksiniz? Tanrı’nın işiten, gören ve bilen olduğunu nereden bilebileceksiniz? Bütün bu sorular Deizm’in çıkmazlarıdır. Tanrı, evreni yaratıp köşesine çekilmişse ve insanla iletişime geçmemişse, bu sahtekârlık olmaz mı? İnsanı ve evreni neden yaratsın? Tanınmak ve ibadet edilmek istemeyen bir Tanrı, başka hangi amaçla evreni yaratsın, bunları hiç düşünmüyorlar mı?
Dinsizlerin dini bırakıp kendi kendine mutlu olmak için dayanacakları bir mefkûre yoktur. O nedenle büyük düşünemiyorlar. Dinsiz bir toplum olamayacağı için, dinsiz bireyler üzerinden savlarını üstten dayatma yöntemiyle ayakta kalabiliyorlar.
Kullandıkları tek kaynak sahte bir bilim yorumudur. Bilimi tersyüz edip kavram kargaşası sahteliği yaratarak hayatı açıkladıklarını düşünüyorlar. Çok tekrar ettikleri kelimelerle bir kitle oluşturmayı başarıyorlar. Bunun en bariz örneği hayatı açıklamak için başvurdukları evrim safsatasıdır. Evrim gerçekten de bir “teori” değildir. Teori olması için bazı kanıtlar ve gözlem lazım. Felsefi bir çıkarım bile değildir. Hatta buna Hipotez ya da iyi bir tahmin demek bile güçtür. Olsa olsa tutarlı bir masal olabilir. Evet. İyi kurgulanmış bir masaldır. Maymundan insanın türemesi akla ziyan olduğu için, maymuna “primat” deyip işin içinden çıkabileceklerini zannediyorlar. Düpedüz maymun olan türleri de homo cinsi, insanımsı diye yorumlayıp, bir kemikten yığınca masal türetiyorlar. Bu evrim masalını aptalların anlayabileceği basitlikte anlatayım ki bilimsel bir konu zannedilmesin.
Diyelim ki; ben şu an bir teori uydursam ve dersem ki, aslında insanların hepsi aynı atadan türememişler. Örneğin Afrikalıların atası Urangutan, Avrupalıların atası Zebralar. Aryenlerin atası Dağ Keçisi ve Asyatik kavimlerin de atası Kurtlardır. Uydurduğum bu masala da bilim dersem ve dersem ki, bu teorimi çürütün, kim çürütebilir? Bunların evrim masalı bundan ibarettir. Diyorlar ki insanlar maymunlardan türedi, uçan kuşlar dinozorlardan türedi. Ben bu uyduruk masalın neyini çürütecem şimdi? Belki de insanlar eşeklerden türedi. Eşeğin gözleri insana daha çok benziyor. Maymun ile insan fiziki olarak benzeşiyorlar diye akraba mı olacaklar. Sen hangi laboratuvarda bu sonuca ulaştın? Elinde kanıt yok, bilgi yok, hiçbir done yok, bana masal okuyup buna biyoloji diyorsun. C. Darwin bu güzel masalı dedesi R. Darwin’den, Lamark’tan, onlar da sapık Mu’tezili Cahız’dan, dinden çıkan İbn-i Rüşt’ten, onlar da Eski Yunan feylesofu Anaksimendre’den aşırıp geliştirdiler. Anaksimendre, insanların bir deniz balığından geldiğini düşünüyordu. Adamlar eline teleskop ya da misroskop alıp keşif mi yaptılar, hayır! Masa başında düşünüp uydurdular. Adamlarda din yok, kitap yok, peygamber yok, oturup yaratılışı başka nasıl izah edecekler?! İşte böyle bir masal uydurup kitle oluşturmak zorundalar. Bugünkü bilim adamları da dinsiz oldukları için, tek çareyi bu masalı tekrarlamakta buluyorlar. Evrim masalına inanırsan yaratılışı inkar edip cehennemi hakkedersin. Ama evrim masalını es geçersen sadece havalı görünmezsin ve insanlar senin saf olduğunu, yaratılış hikayeleriyle beyninin yıkandığını düşünebilir. Bizim yaratılış hikayemiz kutsal kitabımıza dayanır, bir dayanağı var. Peki ya evrim masalı? Herhangi bir masaldır.
Ves’selam