Türkçe kullanımına sadakat konusunda hayli ısrarcı olduğumu ve dilimize elimden geldiği kadar sadık kalmaya çalışan bir kişi olduğumu okurlarım bilirler.
Daha önceki dil konulu yazılarımda vatandaş Türk Osman gibi insanlardan bahsetmiştim. Küreselleşme ve Türk dili konulu yazımda atıfta bulunduğum Vatandaş Türk Osman’ın hikayesini paylaşmak istiyorum sizlere. Hikaye, Mart 2005 Tarihinde Anadolu Sevdası adlı Edebiyat Dergisi birinci sayısında Muhsin Durucan imzasıyla yayınlandı.
Bu hiyakayeyi ilk okuduğumdan buyana neredeyse beş yıldan fazla bir zaman geçti. Durumu geriye bakarak şöyle bir gözlemlemeye çalıştığımda, her geçen yıl Türk Osman’ların katlanarak arttığını görmekteyim. Bu durum dilimiz bağlamında durumun neredeyse akan selin üzerinden tersine kürek çekmeye kadar yaklaşmıştır. Hoş başka diller için de farklı bir durum yok ya. Bu durum, en nihayeti küreselleşmenin ürünü.
“Türk Osman Bey, sabah saat 7.00′de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.
Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi.
WC‘ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuanı ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill’s gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi.
Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi.
Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine çav deyip Hyundai otomobiline bindi.
Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı.
Şehrin göbeğindeki Mega Center’ daki ofisine varınca, Casper bilgisayarını çalıştırdı.
Microsoft Excel’e girdi. Ofisboy’dan Nescafe‘sini istedi.
Saat 10.00′a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi.
Öğlen Wimpy’s Fast Food kafeteryaya gitti.
Ayaküstü Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi.
Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar’a uğrayıp CB‘sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center’a uğradı. Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kâğıdı, Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver’le Galeria’ya giden Osman Bey, Showroom’ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide’a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programları izledi.
Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı.
Saat 22.00′ye doğru Show’da TÜRK DİLİ üzerine panel başladı.
Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken,
kendini mutlu hissetti. “Ne mutlu Türk’üm diyene” diye gerildi ve uyudu”
Osman Bey hala uyuyor…
Ne mutlu sayısı her gün hızla artan TÜRK OSMAN BEYLER’e (!)..
Sizin pazar keyfinizi kaçırmak için iğnelemeye devam edeceğim. Beni aforoz edene kadar veya kitabımı çöpe atana kadar keyfinizi kaçırmaya devam edeceğim.
Mutlu pazarlar efendim.