İçimizde taşıdığımız insanca sevgi ve duygular sayesinde önümüze çıkan bütün zorlukları yenmişizdir.
Biliriz ki güzelliklerin hepsi zorlu ve tozlu yollardan geçer. Asıl olanda bu yolda ilerleyebilmektir, zorluklara göğüs gerebilmektir. Hayatı çok severiz hepimiz ama güzelliklerini yaşadıkça unuturuz zorlu ve tozlu yollardan geçtiğimizi. Gül’ün dikensiz olamayacağını hiç hesaba katmayız.
Bu toprakların bize vatan olarak nasıl bırakıldığını görmezden gelemeyiz, atalarımızın bıraktığı mirasları hiçe sayamayız. O şerefli insanların şerefine nail olabilmek için öğrenmeliyiz, anlamlıyız.
İçinde bulunduğumuz aymazlıkları karşımız alıp sorgulamalıyız ki özümüz bozulmasın, değerlerimiz kaybolmasın.
Eğer kendimize bir hedef seçebilmiş isek o hedefe ulaşmak için çaba gösteririz, istediklerimizi elde etmek için her yola başvururuz. Dünya dediğimiz âlem içinde kendimize rehber ve örnek alacağımız sınırsız sunumlar vardır.
Bu yolda yürürken belki çile çekeriz belki hak etmediğimiz durumlara düşeriz.
Aldığımız sonuçlar bizi memnun etmeli ki yaptıklarımızdan zevk alabilelim. Çevremize faydalı olmaksa amacımız ne yaptığımızı iyi bilmeliyiz. Kaş yaparken gözü çıkarmamalıyız.
Dargınlıklar, kırgınlıklar ve ayrılıklar yaşarız pek çoğumuz hayat devam ettiği sürece bunların üzerine bir çizgi çekeriz. Her şeye yeniden başlamak isteriz. Nerde hata yaptığımızı bulmaya çalışırız, yaptığımız hatayı kabullenmeliyiz ki başarıya ulaşabilelim aksi halde hatamızı kabul etmedikçe hata yapmaya devam ederiz.
Sonucunu düşünmeden gösterdiğimiz davranışların içinde yaşadığımız toplumun bizden beklediği davranışlar olup olmadığını da iyi belirlemeliyiz. İşte o zaman hem kendimizi hem de çevremizi memnun etmişizdir. Kişi sorumluluğunu taşıdığı sürece başaksına zarar veremez, ne zamanki sorumluluk duygusundan uzak kalmışız ya da onu hiçe saymışız işte o an kaybettiğimiz andır.
Bir toplum inancından, örf adetlerinden koptuğu zaman bozulmaya yıkılmaya mahkûm olmuştur.
Tarihte kurulan devletlerin yıkılmaları da bu düşünceye dayanmaktadır. Varlığını sürdürebilenler ise ne inancından nede geleneklerinden vaz geçmemişlerdir. Demek ki dünyada kalıcı değildir hiçbir şey kalıcı olan asalet örnekleridir.
Bir gün hepimiz göçüp gideceğiz bu dünyadan, iyi de kötü de aynı toprağa girecek. Herkesin ardından anıları yâd edilecek. İyi anılar bırakabildi isek adımız iyi anılacak, iyilerden anılabilmek için yolumuz iyilikten geçmesi gerekir. Bizler o tabloyu sergileyebildikse o sınıfta yer alacağız demektir.
İyiden yana olmuşuzdur hep güzel olanı yapmışızdır kendi adımıza. Fakat zarar görmüşüzdür hep karşılığında o zaman tersine dönmek yerine sabırla aynı yolda yürümeliyiz. Sabrın sınırları zorlansa bile yaratana sığınıp kötülüklere bulaşmamalıyız.
“Eden kendisine eder. Yapan bulur ve çeker. Unutmaa! Kazanmak Koca Bir Ömür İster! Kaybetmeye İse Anlık Gaflet Yeter” bu sözdeki derinliği anlayabiliyorsak sanırım başak bir açıklamaya gerek kalmaz, kazanmakta kaybetmekte bizim elimizdedir.
Allah insanlara sonsuz nimetler vermiş ve akıl irade vermiştir. Yerinde kullanabilirsek hem insanlık görevimizi yapmış oluruz hem de yaratana karşı kulluk görevimizi yerine getirmiş oluruz.
Bize verilen bu sonsuz nimetlerden nasibimizi alamıyorsak onlardan faydalanmıyorsak bir başkasına söz söylemeye hakkımız da yoktur. Önce kendimizi sorgulamalıyız, kendimize düzen vermeliyiz, sonra başkalarına örnek olmalıyız.