Türkiye’de yaşananların bir kısmına özet bir bakış açısı…
Türkiye gelmiş geçmiş en büyük yükseliş dönemini yaşıyor.
Kim ne derse desin… Kimileri katlanamıyor, kimileri hazmetmekte güçlük çekiyor. Ama ortada bir gerçek var ki, o da Türkiye’nin altın çağına giriş yaptığı gerçeğidir.
TÜRKİYE’NİN SIR GÜNDEMİ
Başbakan Erdoğan’ın “Çırak, Kalfa, Usta” söylemine dikkat dikkat çekmek istiyorum. Hatırlarsanız başbakan geçenlerde yaptığı bir açıklamada şöyle konuşmuştu: “Biz 3 Kasım’la çıraklık sürecini başlattık, 22 Temmuz’da orada kalfalık dönemini başlattık, 12 Haziran’la ustalık dönemine başlıyoruz. Böyle bir süreçle inanıyorum ki iktidarımız Türkiye’mize çok şeyler kazandıracak”
Burada hem birçok yere mesaj verildi, hem de hali hazırda bulunan “Türkiye’nin sır planları”nın 12 Haziran’da tam gaz devam edeceğini bildirmiş oldu.
Aslında bu planın en kritik dönemi, hesaplara göre “2012” olarak belirlenmişti. Nitekim de gelişen durumlar hesap hatasının olmadığını, Türkiye’nin gelişmesi için hazırlanan gizli prosedürlerin aksaklık olmadan devam edeceğininin göstergesidir.
Bu durumu AKP’ye bağlamamak lazım. Çünkü Türkiye’nin sır planları sürekli hazırlanan, Türkiye’nin kendi sır gündemi içerisinde hep var olan bir programdı. Geçmiş yönetimlerde bu plan gizli şekillerde birçok kişiye teklif edilip, bunun yükümlülüğünü taşıyıp taşıyamayacağını tahlil ettiler.
Türkiye’nin kurulduğu günden beri içinde barındırdığı “Gladio” yapılanmasını hep biliyordu. Fakat bu zamana kadar hep bilmekle kalıyor, bu yapılanmanın önüne geçemiyorlardı.
Türkiye’nin sır gündeminin planı da bu yapılanmanın “gizli heyet” tarafından deşifre edilen kısmının yok edilmesi üzerineydi. Fakat bu teklifi alan bazı geçmişteki yöneticiler bu riski göze alamadılar. Çünkü bu hayat memat meselesi idi…
Aslında Gladio yapılanması sadece Türkiye’nin iç dinamiği ile değil dış dinamikleri de olan çok kapsamlı bir yapılanmadır. Bu iç düşmanın arkasında bulunan dış düşmanlar, Türkiye’nin en ufak bir hamlesinden haberdar oluyorlardı. Fakat Türkiye’nin izlediği gizli politika ile hem istihbarat kanallarında büyük bir temizlik yapıldı hem de olası sızmalara karşı “iç teşkilatlanma” oluşturuldu.
Tabi bu durumlara insanlar kendi adamlarını yerleştirdi diye bağırtılan bazı D Tipi medya ve onun yandaşları halkı kullanıp galyana getirmeyi de ihmal etmedi…
Ülkemizde derin devlet izlerini ortadan kaldırmak için büyük bir yenilenme gerekiyor. Bu hem hükümet içerisinde, hem yargı içerisinde, hem de askeriye içerisinde gerçekleşmesi şart bir durumdur.
Tayyip Erdoğan’ı başbakanlık koltuğa oturtanlar, AKP’nin iç dinamiklerini de değiştirmeye başlamıştır.
PKK’DA “BAŞ KOPUNCA GÖVDE DAĞILIR”
Eski etkinliğini kaybeden PKK, halen daha varlığını hissettirmek için çok çaba sarf ediyor. “Biz hala buradayız” imajını vermeye çalışan fakat aslının öyle olmadığını bilen PKK yandaşları, kendi milislerini değil farklı alternatifleri kullanarak çatışmaya devam ediyorlar.
Öte yandan PKK’nın etkili olduğunu düşünen BDP ekibi ise, PKK’nın bu etkisini kaybetmesi ile ne yapacağını şaşırmış durumda. BDP’lilerin gücünü ve desteğini aldığı PKK’nın güç kaybı BDP’li yetkilileri çok öfkelendirmiş ve yanlış yapmaya itmiş durumda.
Ne gariptir ki bu aralar İmralı’daki APO da sessiz. Muhtemelen PKK’nın arkasındaki güçler ittifaki da kendi içerisinde savaş veriyorlar. Ve bu gizli savaş tüm derin, kalleş planların aksamasına vesile oluyor.
Tüm dünya gelişen Türkiye’yi ürkerek izliyor.
Karanlık güçler, gelişen Türkiye’nin önüne geçmek için PKK’nın dışında farklı alternatif engeller oluşturulmanın peşindeler.
Bir gerçek var ise o da artık PKK’nın kendi içinde dağılmış olup, etkisini kaybettiği gerçeğidir.
Daha dün PKK’nın arkasında duranlar artık kendi hesaplarının peşine düşmüş durumdalar…
DİNDARLIK RAHATSIZLIĞI ve METAFİZİK SALDIRILARA ETKİSİ
Bu zamana kadar dini bütünlük, dincilik, Allah telafuzu hep irticacılık olarak nitelendirilmiş, dinden bahseden kesim hep toplumtan itilmiştir.
Halbuki düşman da bunu istiyordu.
Gladio, Ergenekon ve benzeri tüm teşkilatlanmaların başlıca görevi bu dinciliği, İslam ahlakını ortadan kaldırmaktı.
Askeriyenin içerisinde “Allah” kelamını telafuz etmenize bu kadar şiddetle tepki verilmesinin nedenini düşündüğünüzde daha iyi anlayacaksınız.
Halbuki bu zamana kadar ki savaşlarımızda hep “ALLAH ALLAH” nidaları ile yürüdük düşmanın üstüne.
Oynanan oyunun bir neticesi olan, Allah diyenin irticacı ilan edilip, hayatının her alanında toplumdan itilmesi durumu artık ortadan kalkmaya başlıyor.
CIA, MOSSAD, KGB gibi gizli servislerin özellikle 30 seneye yakın metafizik istihbarat üzerine ciddi araştırmalar yapıp bu yöntem ile insanları etkilemeye çalışması (ki bu durumun açığa çıktığı süre 30 senedir. Yoksa bu durum asırlardır var olan bir durum.) çok önemli bir saldırı yöntemidir.
Türkiye’de metafizik istihbarat üzerine araştırma yapanların ortak görüşü, bu istihbarata fiziken karşı konulması söz konusu değil. Allah’ın Esmaül Hüsnası’nın ve insanın dini bütünlüğünün bu tür saldırılara çok ciddi bir etkisi olduğu biliniyor.
Keza Allah’ın izni olmadan bir yaprağın bile yerinden oynamayacağına iman etmişler, hem metafizik hem de fiziksel olarak Allah izin vermedikçe zarar görmeyeceğini bilirler.
Resûlullah (S.A.S.), İbn Abbas’a (r.a.) şöyle buyurmuştur:
“Ey delikanlı! Allah’ın hakkını koru ki, O da seni korusun. Allah’ı hiç hatırından çıkarma ki onu her an karşısında bulasın. İsteyeceğinde Allah’tan iste. Yardım isteyeceğinde Allah’tan yardım iste. Bilmiş ol ki, tüm insanlar sana bir konuda fayda vermek için bir araya gelseler, ancak Allah’ın yazdığı kadarıyla sana faydalı olabilirler. Eğer tüm insanlar sana zarar vermek konusunda birleşip bir araya gelseler ancak Allah’ın sana yazdığı kadarıyla zarar verebilirler. Kader kalemleri kalkmış ve yazılan sahifeler kurumuştur.”
HESAPLAŞMA TARİHİ “12 HAZİRAN 2011”
Türkiye’nin gündemi yaklaşan seçimlere kadar muhtemelen aynı kalacaktır. Ta ki, Erdoğan’a yapılması planlanan suikast girişimleri aşikar bir dereceye ortaya çıkana kadar.
Fakat asıl ipin koptuğu zaman, seçimden sonraki geçen zaman olacaktır.
AKP tekrar iktidara gelmesi ile derin yapılanmaya karşı izleyeceği politikaları belirlemiş, bu yapılanmaya karşı önlemlerini sır gibi saklayarak seçim zamanını beklemeye başladı.
Eğer kanın gövdeyi götüreceği bir zaman süreci var ise muhtemelen bu seçimlerden sonrasına saklanmış gizli bir harekat olabilir. Zira bu durumu dikkatle takip eden dünya devleri her zaman Türkiye’nin gelişmesine karşı ittifaklık olmuşlardır.
Bu konu çok kapsamlı. Fakat yaşanabilecek olayları görüp durum değerlendirmesini zamanın akışı ile gerçekleştirmek daha doğru olacaktır…