Memleketimden İnsan Manzaraları 441 Nedir Bu İşin Sırrı?
Geçen haftaki “Akseki ve Finlandiya” başlıklı söyleşimi okuyan pek çok dost, “Hem Finlandiya’nın doğal hiçbir zenginliğe sahip olmadığını, hem de bu ülke halkının refah içinde yaşadığını yazıyorsun. Nasıl oluyor bu?” diye sordu haklı olarak.
Bir bakıma doğa yapısı Finlandiya’ya benzeyen Akseki yöresinde yaşayan insanlar da bu zorlu koşullarla mücadele ede ede güçlü olmayı, engelleri aşmayı öğrenmişler. Öğrenmişler de böyle söyleyip geçsem, sorunun gerçek yanıtını tam vermemiş olurum.
Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı ünlü yapıtın Rus Yazarı Grigoriy Petrov, bu işin sırrını yıllarca araştırıp bulmuş ve şöyle açıklamış kitabında:
“Peki, bunun sırrı nerede? Yerel nüfusun özellikle yetenekli oluşunda mı? En coşkulu bir Fin vatansever bile bunu iddia edemez. Slav halkı gerek yetenek gerekse sıkı çalışma açısından Finlerden veya başka herhangi bir halktan geri kalmaz. Bu farkın sırrı başka yerdedir.”
İyi, güzel de nedir bu sır, sevgili yazar? Söyleyiver de merakta bırakma bizi!
Sizce ne olabilir bu işin sırrı? Evet, Finlandiya bir bataklıklar ülkesi… Evet, her yer taş ve yalçın kayalarla kaplı… Tarım yapılacak toprak yok ya da yok denecek kadar az… Altın, gümüş, zümrüt gibi zengin maden yatakları mı var yoksa? Arap ülkeleri de çöllerle kaplı ama petrol ve doğal gaz dolu, topraklarının altı. O yüzden çalışmalarına bile gerek kalmadan refah içinde yaşıyor pek çoğu.
Neyse, konuyu dağıtmayayım da ben, Petrov’a kulak verelim yine:
“Emek var, emek var!.. Bir yanda bir yük beygirinin ya da kemikleri çıkmış cılız bir atın emeği, diğer yanda makul bilgiyle düzenlenmiş; bilgiyle on kat, yüz kat, bin kat güçlendirilmiş emek… Bir yanda bir serfin (parayla alınıp satılabilen bir kölenin) zorunlu, başka insanların yararına, başkalarının elinden emek, insanı ezen emek!.. Diğer yanda güçlü, canlandırıcı bir emek, serbest ve kendine yeten, canlı ve yaratıcı, kartal kanatlı emek… Rusya’nın bir parçası olduklarından beri Finlerle bizim aramızda hissedilen o büyük fark işte buradadır.”
Hayda!.. Çok güzel şeyler söylüyor yazar ama fark açıkça ortaya çıkmadı; değil mi? Ve ayrıca şu açıklamayı da yapma gereği duymuş:
Taş ve kayalarla kaplı Finlandiya toprağının hiçbir zaman orada yaşayan insanları doyuracak kadar ekmek vermediğini, Finlerin yıllardır dışarıdan satın almak zorunda oldukları tahılla yaşadıklarını ama buna karşın yine de bu ülkede açlığa ve dilenciye rastlanmadığını özellikle belirtmiş.
İyi de, bunu nasıl başarmış bu insanlar? Üstelik uzun yıllar önce İsveç’in, sonra da Rusya’nın yönetiminde?.. Mutlaka bir sırrı olmalı bunun. Evet, vardır elbette, vardır da ne? Merakımızı gidermenin vakti geldi artık. Yazara verelim de sözü, o açıklasın bu gerçeği:
“Bosna ya da Dalmaçya büyüklüğündeki bu topraklarda bir üniversite, bir mühendislik yüksekokulu, 51 lise, 23 meslek okulu, 8 öğretmen okulu, 7 denizcilik, 9 ticaret, 10 teknik, 24 tarım okulu” varmış.(*)
Öf, öf, öf!.. Bu kadar çok okul mu olurmuş, küçücük bir ülkede? Daha da varmış da hepsini yazmamış yazar. Düşünün ki 100 yıl önce yayımlanmış bir kitaptan aktarıyorum bu bilgiyi. Yüz yıl önce, nüfusu iki buçuk milyonu bile bulmayan bir ülkede onca okul: 51 lise, 23 meslek okulu, 24 tarım okulu…
Yüz yıl önce bizde, Finlandiya’ya göre nüfusu ve yüzölçümü koskoca Türkiye’de kaç okul vardı dersiniz?
Ticaret okulu, meslek okulu, hele hele tarım okulumuz var mıydı o yıllarda? Aynen bugün olduğu gibi, o günlerde de var olan okullar hep din ağırlıklı değil miydi?
Evet ya, biz var olan bu dünya ile değil, olmayan öteki dünya masallarıyla oyalanıp durmuşuz hep.
Yazar Petrov, kendisi bir papaz olduğu halde Finlandiya’da papaz okulu olup olmadığından söz etmiyor hiç. Neden acaba? “Olsa ne olur, olmasa ne olur! Bir ülkenin kalkınıp zenginleşmesine, çağdaşlaşmasına papaz okulunun ne yararı olur ki!” mi demek istemiş acaba?
Uğraştık biraz ama bulduk işte sonunda:
Demek ki, “bataklıklar ülkesi Finlandiya”yı “Ak Zambaklar Ülkesi” konumuna yükselten sır “eğitim”miş.
Evet, eğitim… Ama çağdaş bir eğitim…
Evet, Finlandiya ve çağdaş tüm ülkeler gibi biz de eğitimle çözebiliriz ancak; tüm sorunlarımızı.
Ama dinsel değil, bilimsel bir eğitimle…
————————————————————————————————
(*) Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Eksiksiz Tam Metin, “Atatürk’ün okulların müfredatına konulmasını istediği kitap”, Grigoriy Petrov, Çeviren: Nilüfer Denissova, Koridor Yayıncılık, İstanbul, 2023
Hüseyin ERKAN