Amerika’nın Irak ve İran’dan sorumlu Pentagon sözcüsü, Michel Rubin diyor ki, “PKK Kürtlerin özgürlük savaşçısıdır. Terör örgütü değildir.”
Hayır, sohbette değil, resmi açıklamada söylüyor.
PKK da diyor ki, AKP PKK görüşmelerinde, Amerika gözlemci olsun.
Bir bakıma, Amerika bize bir devlet bahşetsin diyor.
AKP ne yapıyor? O da PKK ile görüşüyor.
Kendi milletvekillerinin dahi bilmediği, neyi görüşüyor?
PKK da, AKP de, Amerika da aynı taraftadır. Yoksa Peşmerge’ye geçiş iznini Türk halkı mı verdi?
Aslında herkes Öcalan ile görüşüyor da, Perinçek Öcalan’la Amerika ile birlik olma diye görüştüğü için, yıllarca yeri göğü tırmalamışlardı.
Amerika, kurulacak Birleşik Kukla Kürdistan’ın silahlı gücü olarak, PKK’yı düşünüyor.
PKK’yı, boşuna, Anyn el Arap, yani Kobani kahramanı diye bize taktim etmediler.
Amerika’nın PKK’ya resmen silah verdiği bir durumdan bahsediyoruz.
Amerika kısa vadede, Erbil ve Kerkük’ten çıkan petrolün, Akdeniz’e, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulacak bir koridorlaulaştırılmasını istiyor.
Türkiye’yi bölmeyi, planlarının başına yazmış olan Amerika, ilerde savaş ortamında olan bir Türkiye üzerinden, bu petrolü aktaramayacağını hesap ediyor.
Öte yandan, Irak’tan kopmuş bir Barzani oluşumunun Türkiye’ye bağımlı olmasını şimdiden önlemeye çalışıyor.
Dertleri Kürtler veya Kürdistan’dan ziyade burada çıkan petrolü güvenceye almak.
Kendi yavrusu olan IŞİD ile anlaşmazlığı da bu zaten.
Amerika’nın Türkiye’yi bölme amacı bu kadar açık ve seçikken, siyasi iktidar, Açılım adı altında hala neden PKK ile görüşüyor? Veya kapıları Amerikan maşasına açık tutuyor?
Açılım sürecinin sona ermediğini ısrarla resmi ağızlardan ifade ediyor?
Siyasi iktidar ekonomik, siyasi ve güvenlik olarak duvara toslamıştır.
Ekonomide açıklanan ve devrim diye taktim edilen program, tam da bir iflasın ihbarı niteliğindedir.*
İşbaşına geldiklerinde, dünya ile entegre olacağız diye göklere çıkardıkları neo liberal program tam bir iflas ile sonuçlandı.
12 yılda 600 milyar lira faiz ödediler. Artık faizleri de ödeyemez hale geldik.
Şimdi 12 yıldır uyguladıkları programlardan kurtulmaya çalışıyorlar.
Şimdi doğru programlar yazmaya başladılar ama bu doruları bu kadrolar uygulayamaz.
Milli programları uygulamak için milli kadrolar gerekir.
Amerikancılarla milli ekonomi programları uygulanamaz.
Sıçak para bitince, üretim ekonomisi ve mili ekonomiye dönmek istiyorlar.
Gelelim siyasete; ülkeyi laik ve dindarlar diye bölenlerin siyaseten yapabilecekleri bir şey kalmamıştır.
Bu siyasetler, bu ekonomi ile sürdürülebilir değildir.
Gelelim güvenlik meselesine; sınırlarımıza hâkim olamayan, bir siyasi iktidar ile güvenlik yürütülemez.
Ordu ile güvensizlik yaşayan siyasi iktidar, teröre karşı orduyu edilginleştirmiş, büyük bir güvenlik zafiyeti yaratmıştır.
Ordu teröre karşı savaşabilmek için sonradan yargılamama için güvence istemektedir.
Amerika’nın PKK’ya verdiği silahlar, şehirlere akmaktadır.
Şehirler en az sınırlar kadar güvensiz hale gelmektedir.
Türk ordusu teröre karşı operasyon yapmak için imam valilerden izin alması gerekiyor.
Ümmetçi bakış açısı; dini düşünceyi güvenliğin önüne koyuyor.
Ordunun silah kullanamadığı bir ortamda, güvenlikten söz edilemez.
Sıcak para bitti. Ekonomi bitti.
Halk ikiye bölündü. Siyaset bitti.
Sınırlar ve şehirler silah deposuna döndü. Güvenlik bitti.
Türk halkını birleştirerek ayağa kaldıracak, halkına güven verecek, bölge ülkeleriyle terör için hemen ittifak yapacak, milli bir iktidara acilen ihtiyaç vardır.
Ordusunu yargılayan değil, ordusu ile bütünleşen, halkı ile bütünleşen bir milli iktidar.
Mevcut iktidarın müktesebatı ve sicili bunu yapmaya uygun ve layık değildir.
Milli diyeceğimiz bir iktidarın, tek özelliği Amerikancı ve Batıcı olmamasıdır.
Bizi bölmek isteyenlerle birlik olarak başımıza gelecek felaketi durduramayız.
*Ekonomi koşunu daha açarak yazacağım.
10.11.2014, bulentesinoglu@gmail.com