18 Eylül’de ilk ve orta öğretim başladı. 17 milyonu aşkın evladımız ders başı yaptı. Rabbin (cc) hepsinin akıbetini hayırlı etsin. Sağlık, huzur ve başarılarla dolu bir eğitim dönemi nasip etsin.
Gerçi, eğitim dönemi “müfredat” ve “TEOG” münakaşaları ile başladı.
1- Ne yazık ki AKP döneminde eğitim kalitesi çok düşmüştür. Konu yaz boz tahtasına dönüştürülmüştür. 15 yılda devamlı olarak değişiklikler yapılmıştır. Okullarda, sınıfta kalma durumu kalmamıştır. Bu da disiplini fevkalade bozmuş, öğretmenlerin otoritesini sıfırlamıştır.
2- Genel kanaat, iktidarın kaliteli eğitim istemediği, kolayca yönlendirilebileceği kesimler yetiştirmeyi arzu ettiğidir.
3- Geleceğimiz açısından en önemli faktör, çok kaliteli, dünya standartları düzeyinde, bilime ağırlık veren bir eğitimin gerçekleştirilmesidir. Kendine güvenen, uzak görüşlü, sorgulayan, üreten, müteşebbis nesillerin yetiştirilmesidir. Aktif eğitimin uygulanması, ezberci ve monolog tarzındaki eğitimden vazgeçilmesidir. Bunun için de;
a) Müfredat tamamen yenilenmeli, çağdaş hale getirilmelidir.
b) Sınıfta kalma düzeni yeniden ihdas ettirilmelidir.
c) Disiplinsizlik ve saygısızlık suçları cezasız bırakılmamalıdır. Tek bir sorunlu öğrenci, tüm sınıfın kaderini etkileyebilmektedir.
d) Okul öncesi eğitime önem ve ağırlık verilmelidir.
e) Evlatlarımıza okuma, araştırma, okuduklarını anlama ve anlatma özellikleri kazandırılmalıdır. Lise bitene kadar tüm yerli ve yabancı klasikleri okuması (roman-şiir-deneme- vb) mecbur kılınmalıdır. Bu arada Jules Verne gibi ufuk açan yazarlarda okutulmalıdır.
f) Özellikle orta son ve lise döneminde; ilim ve din- çevre- sağlık- GDO- uyuşturucu- temiz enerji- su, hava ve gürültü kirlilikleri- Türkiye’nin özellik ve güzellikleri- sanayi devrimleri – vb konular işlenmelidir. Bu konular gruplar teşkil ederek öğrencilere görev olarak verilmelidir. Onlara araştırma ve topluluklar karşısında konuşma yetenekleri kazandırılmalıdır. Ekip çalışması öğretilmelidir.
g) Tüm fen bilimlerine ağırlık verilmelidir.
h) En geniş biçimde laboratuar imkanları sağlanmalıdır.
I) Gerçek İslam öğretilmelidir. Güzel ahlakın önemi, Allah (cc) ile kul arasına (şeyh, abla, vb) kimsenin girmemesi gereği anlatılmalıdır.
Kul hakkı ve şirk günahları önleme işlenmelidir. İlme ve ahlaka verilen değer ve önem ön plana çıkarılmalıdır.
j) Eğitimin her seviyesinde drama, güzel konuşma dersleri verilmelidir. Liderlik şuuru, kendine güven, fütüroloji merakı araştırılmalıdır.
4- Elbette aynı köklü değişiklikler üniversiteler için de şarttır.
a) Eğitimde ileri teknoloji öncelik ve ağırlık kazanmalıdır. Diplomalı işsiz üretimine son verilmelidir. Nano- teknoloji, Moleküller Biyoloji, Genetik, Nükleer Fizik, Kozmoloji, Bilgisayar Programlama, Makine Tasarım, Sibernetik, Bilişim, Yüksek Matematik vb. konular ön plana çıkarılmalıdır.
b) Üniversite-sanayi ilişkisi ciddi biçimde kurulmalıdır. Öğrencilere geniş çapta laboratuar imkanı sağlanmalıdır. (Paralar bina yapımlarına değil, laboratuarlara harcanmalıdır.)
c) Rektörler saray tarafından tayin edilmemeli, her ile ve ilçeye üniversite açma furyası sona erdirilmelidir. Önemli olan kalitedir. Evlatlarımıza meslek kazandırmaktır. İşe yaramayan diplomalar dağıtmak değildir.
d) Üniversitelere yardımlar yetiştirdikleri bilim adamı, yazdıkları (beynelmilel yayınlarda yer alan) makale sayısına vb. faktörlere göre tespit edilmelidir.
e) Yandaşlık yapmadıkları için kaynak aktarılmayan her türlü engel çıkarılan, bugüne kadar başarısını kanıtlamış üniversitelere de destek verilmelidir.
f) Teknoparklara her türlü destek sağlanmalıdır.
5- Parasız yatılılık ve burs imkanları artırılmalıdır. Çalışkan ancak mali imkanı olmayan evlatlarımızın yolu açılmalıdır. Aynı şekilde tüm öğrencilere yetecek düzeyde yurt sağlanmalıdır.
Kaliteli eğitim ülkemizin geleceğinin teminatıdır. İktidara büyük vebal düşmektedir. Türkiye’nin OECD-PİSA vb. anketlerinde sonuncu duruma düşmesinin utancından kurtarılması şarttır…
Ancak en yüz kızartıcı akla, mantığa ve vicdana ters düşen durum şu anda hapishanelerde tam 69 bin 301 öğrencinin bulunmasıdır.