Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor.
Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, imge olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebilirsiniz.
Akçam ağacı yalnız Orta Asya’da yetişiyormuş. Araplar bu ağacı bilmezlermiş, bu yüzden olayın, Türklerden Hıristiyanlara geçtiği, bunu da Hunların Avrupa’ya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. İsa’nın doğumu ile hiç bir ilgisi yok.
“Doğum, güneşin yeniden doğuşu”
Şaman Türklerin inancına göre; akçam, yeryüzünün tam merkezini sembolize ediyordu. Yalnızca Orta Asya’da büyüyen akçam ağacı, “hayat ağacı” olarak Türklerin yaşamında çok anlamlı bir yer elde etti. Özellikle hayata bağlılığı ve doğanın köklü kudretini sembolize eden hayat ağacı, günümüzde bile tüm Anadolu’da özellikle el sanatlarıyla uğraşan kadınların yaptığı tüm işlerde ana motif olarak daima kullanılırmıştır.
Günlük yaşamdaki giydikleri kostümlerden evlerinde kullanmak için dokudukları halı ve kilimlere kadar muhakkak tüm geleneksel sanatlarında hayat ağacı figürü olarak kullanmışlar.
Bakalım bilim insanlarımız, araştırmacılarımız, konu uzmanı Öğr.Grv. ve Profesörlerimiz bu konuda ne demişler…
– Yılbaşı değil Nardugan Bayramı;
Ünlü Sümerolog Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ da kadim Türkler ‘in yılbaşını değil Nardugan Bayramı’nı kutladıklarını dile getirerek şunları söyledi: “Türkler, güneşin zaferini ve yeniden doğuşunu, büyük şenliklerle ‘Akçam Ağacı’ altında kutlardı. Nardugan olarak bilinen bu bayram, Hunlar tarafından Avrupa’ya taşındı. Hristiyanlar, Nardugan törenini İsa’nın doğumuyla ilişkilendirip Noel adıyla kutlamaya başladı.”
Dünyanın en önemli Sümerologlarından olan 101 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ, yılbaşı ve Noel Baba’nın Türk geleneklerindeki yerini anlattı.
Yılbaşı kutlamalarının, Türklerin İslamiyet öncesi dönemdeki geleneklerinden geldiğini ifade eden Çığ, bu konudaki araştırmasının daha önce de açıkladığı sonuçları ile ilgili şunları söyledi:
“Eski Türklerde, gökyüzü tanrısal bir güç olarak kabul edilirdi. Geceyle gündüz kavga halindeydi. 21 Aralık tarihinin ardından günlerin uzamaya başlaması, kutsal kabul edilen güneşin kavgayı kazandığı gün olarak kabul edilir ve bunun için şenlikler düzenlenirdi. Bu kutlamalarda ‘Akçam’ denilen çam dalı kullanılır, o çam dalının altına, Tanrı iyi insanlara iyi şeyler sunduğu için, hediyeler konulurdu. Tanrı gelecek yıl iyi şeyler versin diye de, o çam dalına iyi dilekleri simgeleyen bezler, süsler bağlanırdı. O gün aileler bir araya gelir, yemekler yapılır, yenir, şarkılar söylenip, dans edilirdi.”
Araştırmacı yazar Zübeyir Batur, “Bu geceyi takip eden ilk dolunay ise yeni yılın ilk günüydü, çünkü 21 Aralık’ta güneş karanlığı yeniyordu. Güneşin dönüşünü Türkler Nar-Dugan şenliklerinde kutsal akçam ağacı altında kutlardı. Akçam ağaçlarının dallarına bantlar bağlayarak Tanrıya dileklerini iletirlerdi. Akçam, hayat ağacıdır. Anadolu’nun kilim desenlerinde halen vardır. Türk inanışındaki yerden göğe kadar uzanan ağaç, Sümer geleneklerinde de var. Türklerde güneş kutsaldı ama Tanrı değildi. Sürekli çekişme halindeki gece ve gündüzün kavgasından gündüz 22 Aralık’ta galip çıkar. Bu nedenle ‘Yeniden Doğuş Bayramı-Nardugan’ Türk tarihinde çok önemlidir.”
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Orta Asya Türk toplumlarının yılın son gününü 21 Aralık kabul ettiklerini ve bayram olarak kutladıklarını, yılbaşı geleneğinin 325 yılında Hıristiyanlığa geçtiğini söyledi… Gündüzün geceyi yendiği ilk gün 21 Aralık’ta Nardugan bayramı yapıldığını vurgulayan yazar Araştırmacı yazar Zübeyir Batur’un söylediğine göre “Noel Baba, efsanesinin temelinde eski Türk inancının beyaz sakallı iyilik meleği Ülgen vardır” diyor…
– Hacettepe Üniversitesi Türk Halk Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu bu konu hakkında şunları söylemiş.
‘Yel Ana’ deniyordu
“Eski Türk mitolojisinde yel (rüzgâr) evreni yürütücü, oluşturucu bir güç, tanrı-tanrıça veya bunlara denk bir ruh olarak yorumlanır. Ayaz (Ayas) ise Türk dünyası kültür ekolojisinin her yerinde keskin yakıcı soğuk anlamına gelir. Ayazın oluşumu Ülker burcuyla ilişkilendirilir. Efsaneye göre, Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan yeryüzüne soğuk hava üfler ve havalar soğuyup kış olur. Bu bağlamda, Ayaz Ata Türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. İnanışa göre Ayaz Han soğuk tanrısıdır. Soğukta, darda kalanlara yardım edip onlara kut yani iyi ve güzel baht verir.
Ayaz Ata tarihi geçmişi 10 bin yıla uzanan proto Türk topluluklarında Yel Ana olarak anılırdı. Çünkü o dönemki Türkler ana erkil bir topluluktu. Ataerkil dönemle birlikte Yel Ana’ya Yel Ata denilmeye başlandı. Zaman içerisinde Ayaz Ata ismi verildi.”
– Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden Prof. Dr. Nurullah Çetin bakın bu konu hakkında neler söylemiş.
“Türkler ‘in yeniden doğuş bayramı Nardugan’dır. Nar; güneş, dugan ise doğan güneş anlamına gelir. İslam öncesi eski Türk inanç ve kültürüne göre dünyanın tam ortasında hayat ağacı olan bir Akçam vardır. Gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık’ta gündüz, geceyi yenmiş yani Güneş zafer kazanmış olur. Zira gece karanlık kötü, gündüz aydınlık iyidir. Türkler tanrı Ülgen’e teşekkür bağlamında Akçam ağacı altında şarkılar söyleyip kutlama yapardı. Akçam ağacının dallarına Tanrıdan dilekler asılır, altına da hediyeler konulurdu”
Nardugan, Yılbaşı, Akçam ağacı ve Noel hakkında sağlam kaynak arayanlara Türkolog Murat Acı’nın araştırmaları tavsiye edilir. Araştırmacı; “Avrupa, Türkler, Büyük Bozkır”adlı kitabından: “Çam ağacı Mısır’da ve Filistin’de yoktu. İlk Hıristiyanlar bu ağacı bilemezdi. Türklerde ise bu ağaç çok önceden kutsal sayılırdı. Türklerin kök atası Sakalar idi. Türkler, Anadolu’ya 1071’de gelmedi, önceden farklı adlarla Anadolu’da hep var idi; Hattiler, İskitler, Kıpçaklar, Peçenekler vb.” şeklinde bir tez öne sürmektedir.
Ayrıca, Sümerolog Sayın Muazzez İlmiye Çığ’ın bu önemli kültürel Türk geleneği ilgili detaylı belgelere dayanarak kaleme aldığı bilimsel eserleri mevcuttur.
Değerli dostlarım benim fikrimce ki Türk tarihini ve atalarımı, kendi kökenimi çok incelemiş, araştırmış birisi olarak derim ki:
Türker’de doğanın doğuşu ile ilgili bahar aylarının (Nevruz, hıdrellez bocuk vb.) yeni doğan yıl olarak kutlanması da bilinen bir gerçektir.
Tarihte madeni ilk işleyen ve maden devrine ilk geçen Türker’dir. Bu nedenle Dünyaya medeniyeti ilk getiren Türkler’dir.
Ünlü tarihçimiz Halil İnalcık ne güzel söylemiş: “Tarihten Türkleri çıkarın tarih marih kalmaz!”
Kaynaklar:
1- Noel ve Nardugan – Doç. Dr. Haluk Berkmen
2- Türkler ’in Soğuk Tanrısı Ayaz Ata Nasıl Noel Baba ve Yeni Yıl Kutlamasına Dönüştü? – Silvan Güneş
3- Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden Prof. Dr. Nurullah Çetin
4- Ve çeşitli araştırma kaynaklarından ve internet ortamından derlenmiştir.
#öskurşun#