Bana bu yargıyı şikâyet edeceğim bir yer bulun,
Bana 12 yaşında bir çocuğun “gönüllü fahişelik” yapacağına inanmayan bir mahkeme bulun,
Bana insanlığını unutmamış bir mahkeme bulun,
Bana ırz düşmanlarını korumayan bir yargı bulun,
Bana çocuğa çocuk diyebilecek kadar şerefli bir mahkeme bulun,
Bana insanlığın ölmediğini bilen bir yargıç bulun,
Bana 12 yaşında bir çocuğun “iradesinin olamayacağını bilecek kadar” akıllı üyelerden oluşan bir mahkeme bulun,
Bana çocukların çocukça iradelerinin belirleyiciliğinin olamadığını ve bu sebeple kaza-i rüşt kararının mecburiyetini bilecek kadar zeki ve bilgili hukukçuların bulunduğu bir adliye bulun,
Bana 26 erkeğin ırzına geçtiği 12 yaşındaki kızın halinden anlayan bir mahkeme bulun,
Bana ırza geçmenin iradeyle alakalı olmadığını bilecek kadar insaf sahibi bir yargı bulun.
Bana insanlığını yorumlara terk etmeyecek kadar insan olan bir yargıç bulun,
Bana bir çocuğun çocuk olduğunu kavrayacak zekâya sahip bir hâkim bulun,
Bana “çocuğun iradesi” cezayı hafifletme bahanesi yapacağına büyük tecavüzcülerin iradesini dikkate alan bir yasa bulun,
Bana taş atan çocuklara 17 yıl, 12 yaşındaki kıza tecavüz edenlere 4 yıl ceza verecek kadar bilmem ne’leşen yargı yerine bilmem ne’leşmeyen yargıçlar bulun,
Bana 12 yaşındaki çocuğunu fuhuş yapmaya mecbur edenleri af edecek kadar binamus bir baba bulun,
Bana küçüüüüüüüüüücük iradesiyle de olsa bir çocuğu 26 erkeğin altına yatıran sapıkları cezalandırabilecek yüreğe sahip bir “adam” bulun,
Bana çocukların ne yaptıklarını bilmeyecek kadar masum olduklarına inanan duruşma salonu bulun,
Bana çocukların iradesiyle de olsa fuhuş sektöründe pazarlayanları cezalandırırken bahane bulmayacak kadar yürekli hâkim bulun,
Bana çocukların yarınlarını karartan düzeni yargılayacak kadar insanca yaşanan bir ülke bulun,
Bana çocukların “iradesi” olsa da onlarla cinsel fantezilerini yaşamayı ar saymayanlara ar ve haya öğretecek bir eğitmen/öğretmen bulun,
Bana çocukların “çocuksu” kabullerini irade gibi algılamayacak kadar bilinçli hukukçu bulun,
Bana çocukları çocuk ve iradesiz görmeyen hâkimler yerine çocuğun çocuk olduğunu kabul eden yargıçlar tayin edebilen bir HSYK bulun,
Bana yargıçlara “irade” bilgilerinin yaşla ve şartlarla da ilgili olduğunu hatırlatacak kadar sorumluluk sahibi bir adalet bakan(lığ)ı bulun,
Bana fuhuş sektörünün çocukları nasıl sindirdiğini bilen hâkimler bulun,
Bana hukukçulara “çocukluğun” hangi yaşta bittiğini öğreten bir üniversite bulun,
Bana çocuğuna reva görmediğini başkasının da çocuğuna reva görmeyen bir vicdan bulun,
Bana hukuk deyince guguk anlamayan bir diri bulun,
Bunlar yoksa eğer;
Bana…
Bir mezar,
Kendinize de fuhşu normal görmeyen bir adliye duvarı bulun.
Ve gidip oraya başınızı vurun…
Sayın Ahmet Ay;
Hakimler kararlarında vicdanlarından, kanaatlerinden ya da gelenek/görenek/adetlerden ziyade ve fazlasıyla, tabi oldukları kanunlardan hükme varırlar.
Bir cürmün suç olup olmadığına ilişkin en önemli aşama; kovuşturmadır. Acaba bu ülkede ciddi bir kovuşturma müessesesi olduğunu söyleyebilir miyiz? Emniyet mensuplarının ne derece ‘başarılı’ oldukları, delil ve tanıklık konularında ne kadar eğitimli, yeterli ve profesyonel oldukları tartışmalıdır.Özellikle son dönem yaşanan hukuki skandallarda, emniyetin yerlerde sürünen halini görmekteyiz.
Hakim önüne gelen dosyadaki kovuşturma emareleri ve C.Savcı’sının iddianamesini dolduran müspet bilgilere bakarak, kanunlar çerçevesinde hükmü verir. Kendi vicdanı ya da ahlakı dışında da olsa, her hükmün dayanak noktası C.Savcısının fezlekesi ve ilgili kanun hükümleridir.
Taraflı bir Anayasa Mahkemesi, emir altında bir HSYK ve ‘şüpheli deliller merkezi’ bir emniyet teşkilatı için senelerdir milletin önünde taklalar açan iktidar, sakat kanunlar ve abuk kovuşturmalarla ilgili düzenleme yapmaktan kaçındığı sürece, hepimizin içini ezen bu tür vakalar yaşanacaktır.
Eğitimli ve nitelikli emniyet, bağımsız ve korkusuz C.Savcısı ve evrensel normlara uygun kanunların inşa edileceği yer olan TBMM’dir. Zayıf kovuşturmalarla hazırlanan dosyaların kadük kanunlarla hükme bağlanmasında ne hakimlerin, ne HSYK’nın ne de Baroların vebali vardır. Aksine Yargıtay’ın 2004-2007 ve 2008 yıllarındaki bültenleri, durumun vehameti için hükümete ikaz niteliği taşıyan tokat gibi önerilerle doludur. Fakat seçmenleri gibi kendileri de ‘okumaktan’ aciz iktidar partisi mensupları, bambaşka planların ve oyunların içerisinde dönüp durmaktadırlar.
Bir Adli Polis teşkilatı ve noksansız bir Ceza Kanunu şarttır.
O vakit hem kanunen hem de vicdanen yargılar ve hükümler vuku bulacaktır diye düşünüyorum.
Acizane fikirlerimi paylaşmak istedim,
saygılarımla.
Sayın Murat Serdar Arslantürk,
Yorumunuz için teşekkür ediyorum.
Elbette ki ifade ettiğiniz gibi hakimler duygularıyla karar vermemelidir. İdeal olan bu. Ama gerçeklerimiz nasıl?
Size onlarca değil, yüzlerce keyfi, soyut delile dayalı, ideolojik, duygusal mahkeme kararı sayabilirim. Hatta böyle olduğunu biliyor olmanızdan ötürü saymama gerek duymam.
Kanunlar çerçevesinde hükmün verilmesine eyvallah.
Ancak, 12 yaşındaki bir çocukla (zira yasalarımız 16 yaşına kadar, hatta kimi konularda da 18 yaşına kadar herkes çocuktur diyor) hem de fuhuş çetesinin tuttuğu evlerde cinsel ilişkiye girenleri “ÇOCUĞUN iradesi vardı” diye salıverbilen bir hukuk, kanun varsa -ki aslı itirazım onadır- yapanlara yazıklar olsun, bekletenlere iki kere yazıklar olsun, bunun değişmesini istemeyenlere 3 kere yazıklar olsun, bunun değiştirilmesine engel olanlara 4 kere yazıklar olsun, daha ağır bir ceza verilmesi gerekirken bunu görmezden gelen savcılara 12, hakimlere 26 kere yazıklar olsun.