Değerli okurlarım günümüzde gelişen medya, çağa “yeni hastalıklar” kazandırıyor. Eskiden kapı komşumuzun kaçamaklarıyla, mahallede nam yapmış olanların “aşk” sandıkları icraatlarını “dedikodu malzemesi” yapardık.
Şimdi ise kimi aşklar “dünya alemin” huzurunda yaşanıyor!
İsimlerini hepimizin bir çırpıda sayabileceği, “şarkıcı”, “oyuncu”, “işadamı”, “manken” aşkları hepimizin yakından büyüteç altına aldığı ilişkiler olarak karşımıza çıkıyor.
(Değerli dostum, her Pazar saat 12-15’de TRT Erzurum Radyosu’nda Kültür Sanat gündemini yorumlayan, (trt.net.tr) dinleyebilirsiniz.Tiyatro ve Oyun Yazarı İrfan Gürakan Çelebi’nin “Mutlu Aşk Vardır” kitabının en trajik maddesini işte bu gruba giren “Şöhret Aşkları” oluşturuyor. http://www.irfangurkancelebi.net/)
Onlara kameraların huzurunda doyasıya yaşayacakları bir mutluluğu, “aşk” asla vaat etmiyor.
Bu nasipsizlik aşkın kısırlığından değil, “bu ilişkileri yaşayanların aşka olan inançsızlığından kaynaklanıyor.”Her gün ekranlarda ve boy boy gazete sayfalarında, sosyal paylaşım sitelerinde “dedikodusu” yapılan bu ilişkilerin, “aslında aşk adı altında aşkla ilişkisiz hormonlu beraberlikler” olduklarını anlamak zor olmasa gerek.
Aşkın kendi içinde bir “mahremi” ve alenen “paylaşıl(a)mayacak” bir “giz”i vardır, olmalıdır.
Bunu “medyatik manşetlerde dedikodu” malzemesi yaptığınızda “aşk”; aşk ve “sevda masalı” olmaktan çıkar.
Bu arada şöhretli olanlar için bu mutsuzluğun, “hayatın acı bir darbesi” olduğu da sanılmasın. “Beraberliklerdeki aşk büyüsünü saygıyla koruyan mutlu örnekler yanında, aşkın yüzlerini güldüremediğinden şikayetçi olan ünlüleri” toptancı bir zihniyetle ele almanın yanlışlığının da farkındayım.
Bütün “sır”, “aşk”ın ve “şöhret”in birbirine karıştırılıp karıştırılmadığında gizlidir…
Şöhret, yanına kolay kolay bir başkasını yakıştırmayan bir “ego” dur.
Ve “Mutlu Aşk” yolunda hepimizin tanıdığı ünlülerin karşısına çıkan en büyük “bedeldir.” Aşk, lunaparkta eğlenmesini sevdiği gibi, gözlerden ırak bir kıyı kasabasında “tek yürek” olmayı da özler.
Paparazziler ve kameralar bu yalnızlığa asla müsaade etmezler…
Aşkın adının anıldığı her yerde, “şöhrete haddini bildirmeyen” hiçbir ünlünün “Mutlu Aşk” yolunda maalesef şansı yoktur.
Nice hanları hamamları sarayları, sultanları, padişahları yer ile yeksan eden “aşk”; şöhreti de alt etmesini başarabilir.
Yeter ki izin verelim!..
ATATÜRK KÖŞESİ
Türkiye Cumhuriyetini kuranlar onu korumaya da muktedir olmalıdır…
DÜŞÜN-TAŞIN
Dostluğunu ziyan edenlerde ziyandadır…(Vahdettin Sakallı)
GÖNDERMELER
-“ABD korkulan deprem silahlarından birisiyle Türkiye’ye saldırdı.” diyen Kremlin çıkışlı YouTube balonlarından haberiniz var mı?
-Başörtülü kızlar cinsel içerikli değil dinsel içerikli filmlerde onar, dinsel içerikli yapıtlarda laik izleyiciye fazla gaz yapıyor” diyen gazeteci kim?
-“Cep telefonuyla kandil kutlaması yapan insanımız, aynı hassasiyeti neden Cumhuriyet bayramı için göstermiyor” diye soran Halil Atılgan hocama katılmayan var mı?
-Yok edilen bir canlı yok edilen bir Kur’an ayeti gibidir, kitabı tahrif etmekle tabiatı tahrif edenlerin aynı kategoride olduklarını biliyor musunuz?
-“Hayattaki tek Kominist ölümdür.” Diyen ünlü filozofun kim olduğunu bilmeyen var mı?
-Klas duruş ile kalas duruş arasındaki farkın ne olmadığını biliyor musunuz?
-“Kaybettiğiniz Hz Yusuf ise ahınız Hz.Yakup olur.” Diyen Mustafa İslamoğlu’nu tanımıyan var mı?
-Adana/Seyhan’da bir okulumuzun yöneticisi olan Ziya POLAT’ın, günde yüz sayfa kitap okuyarak tüm öğrencilerine ve ülkemize prototip bir örneklik teşkil ettiğinden haberiniz var mı?
-Kendine has üslubuyla hak, adalet ve kardeşlikten dem vuran Nihat Doğan ve İzzet Yıldızhan’ın Ankara’da birlikte oldukları hayat kadınlarını darbettikleri ve haklarını yedikleri haberleri söylemleriyle örtüşüyor mu?
-Bir derdimi bin dermana değişmem diyerek, dermanını derdinin içinde arayan, dertli dostum Davut Özgül’ün hastaneden çıkarak Çengelköydeki CENNET’îne döndüğünden haberiniz var mı?
yukselmert@bilgiagi.net
yukselmertoglu@hotmail.com
GSM: 054-25-25-84-84