Bir insan yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen, iyi olmak için mücadele eder. İyi olmanın ölçüsünü bilmese de yılmamaya çalışır.
İnsanların doğal isteği, mutlu olmaktır. Çünkü mutlu olma isteği bir umuttur.
Umudunu yitirmeden mutluluğu arayan insanlar, bulmak diye bir problemi genelde olmaz, aramakla yetinir. Arama ona gösterilen veya girdiği yolun doğruluğuna inanmasıdır. Böyle bir inanç sistem karşılığı olmayabilir. Fark edemediği bir saplantıya düşmüş olabilir.
Toplumda insanlar, mutluluk umuduyla, yanlışa sürüklenirse, kendini tatmin etmeyi bu yolda başarı sayar. Fakat sahte bir kabulleniş ise çırpındıkça batması demektir. Yaşantısında hızının kesildiği yerde tüneyen, elini uzattığında mutluluğu buldum, diyenlerin ne kadar yanıldığını anlasalar da bu yanılmayı içten kabul etmeyeceklerdir. Çünkü geriye dönüşü olmayan bir riskin de olduğunu bilemeyeceklerdir.
Yanlışlıkla yalan konuşuyorum ama kimse anlamıyor diyerek, mutlu olunmaz.
Mutluluk umudu için koşanlar, gözlerinin önüne sis perdesi gelmiş gibi maddi imkanlarını daha iyiye yükseltmeye çalışırlar. Maraton koşucusu gibi soluksuz kalana kadar, giderler. Fakat boşa kürek çektiklerinin farkına vardıklarında çok geç kaldıklarını anlarlar.
Mantıklı hareket etmeyenler, akıl yolunu seçmemiş oldukları için tuttukları dalı kesmiş olurlar. Mutluluk umutları merkezkaç kuvveti gibi kendilerinden uzaklaşır. Toplumdan kaygı derecesinde uzaklaşan, bir insanın mutlu olması ise mümkün değildir. Çünkü mutlu olma yolunda ölçü; samimi, iyiliksever, ahlaklı ve dürüst hareket etmektir.
Kara kıtayı sömürüp şişenler, çok mu? Mutlu olmuştur. Neden intiharlar en çok o ülkelerde görülmektedir. Ülkelerin kalkınmışlığıyla mutluluk arayışları doğru oranda olmadığı biliniyor. Mal ve mülke rağmen, yaşama neşesi sönüyor, hayal kırıklığı artıyor ve bir tür belirsizlik gerçekleşiyor.
Ülkede halkın, yarınından emin olarak “Refah toplumu” haline gelmesi aranması gerekirken, dert üzerine dert yüklenmesi, halkı yanlış yola sürüklemenin getirdiği sonuçtur. Bu sonuca göre mutluluk arayışına girilmesi nerede ise sıfırdır. Mutluluk arayışı toplumsaldır. Toplum, yaşantısında isteklerini rahat yerine getirebiliyorsa, kimseye muhtaç edilmiyorsa, herkesin doğru yol üzerine ayrımcılık yapılmadan gidiliyorsa, insanlar mutluluğu yakalayacak, demektir.
Mutluluk adına; lüks, israf ve desinler diye hareket edenlerin, yetmemiş gibi dini değerleri kendilerine kalkan olarak kullananların neye hizmet ettiklerini toplumun düşünmesi gerekir.
Yalanla, bağırıp çağırmayla toplumu, istediğiniz yola sürükleyemezsiniz.