Trabzon doğumlu ve yirmi beş yaşında Osmanlı tahtına çıkan 10uncu padişah ve ikinci Osmanlı halifesi olan Iinci Süleymen (Kanuni) devrini konu alan bazı eserler, kafalarına estiği gibi anlatılınca konuyla ilgili bilgisi olmayanların öyleymiş zehabı…
Efendim malum olduğu üzere Kanuni hakkında fikir beyan etmeyen kalmadı. Maşallah çoğumuz tarihçi kesildik. Konu Osmanlı’nın en mahrem yeri olan harem.
Okula başlar başlamaz Osmanlı’yı karalama yarışına girmiş olan eğitimcilerden ders almış biri olarak ‘harem’ denilen yerin kadınların bize ‘dört duvar’ arasında sıkıştırıldığı yer olarak öğretilmiş olup; günümüzde ara sıra eve uğrayanların olduğu dönemin faziletini anlatıp durdular. Biz de dinleyip durduk.
O gün bugündür harem deyice ‘aydın’ muallimlerin bu tarifi üzerine kabullenmiş olup; daha ‘aydın’ birilerin bunun böyle olmadığını söyleyenler çıkınca ezberim bozuldu. Meğer harem her önüne gelenin girip çıktığı, oradakilerin tabiri caizse fink attığı bir yermiş meğer daha aydın olanların anlatmasına göre.
Trabzon doğumlu ve yirmi beş yaşında Osmanlı tahtına çıkan 10’uncu padişah ve ikinci Osmanlı halifesi olan I’inci Süleymen (Kanuni) devrini konu alan bazı eserler, kafalarına estiği gibi anlatılınca konuyla ilgili bilgisi olmayanların öyleymiş zehabına kapılmasına sebep olmuştur. Sanki Osmanlılar başka milletmiş de, bu topraklardan kovulup gaipten başkaları gelmiş gibi; kim bilir kaçıcı göbekten atalarımız olan insanlara hep beraber söver olduk. Kendi soyuna hakaret eden kaç millet olduğunu, hatta olup olmadığını bilmiyorum.
Babası Yavuz Sultan Selim’den sonra devletin başına geçen Süleyman topraklar yaklaşık iki buçuk katına çıkmış batıya on üç sefer düzenlemiş, son zamanlarda nikris hastalığından çok zaman tahrevan ile savaş meydanlarında bulunan, sarayda ölmeyi kendisine ar edinen bir sultandı. Onun aynı savaşı bitiremeden birinci şu, ikinci şu zaferi yoktur. Savaş meydanına çıkınca bir sonuç vardır, onu da içerde ve dışarıdaki haçlılar çok iyi bilmektedir.
Bugün ona hasmene tavır alanları anlıyorum. Kendileri açısından yerden göğe kadar haklılar. Sen tut Ortodoks ve Katolikler arasına bir de Protestanları sok ve haçlı ittifakına mani ol. Ehl-i sünnet mezhebini devlete hâkim kıl ve gayri itikatları Avrupa’da zaafa uğrat, sonra da anlayış bekle. Olmaz elbet. Kanuni’ye hıncın altında ‘derin’ yaralar vardır. Kâh nesep, kâh idrak yoluyla dışarıdaki haçlı zihniyetinin ruhani varislerinin temsilcilerinin yeri göğü inletmesi bundandır. Şu iyi biliniyor ki mütedeyyin insanların en hoşlanmadıkları yer ahlaki değerlere zarar verenlerdir. Bunu bilen yeni aydın taifesi hoşlanmadıkları her kimseye sanki bazı zaafları varmış gibi gösterip, sıradan bir kişi haline getirmeyi adet edinmişlerdir. İnsan en iyi bildiği işte daha başarılı olur kaidesi işlemektedir.
Aynı zamanda iyi şair olan Kanuni için bazı ehil kişiler “Şayet hükümdar olmasaydı, büyük şairler arasında anılırdı” ifadesi şairliği hakkında fikir vermektedir.
İki satır da ‘harem’ hakkında laf edilecek olursak; Osmanlı’nın en hassas ve en kapalı yeridir. Bugün dahi en modern hayat süren yerlerde kadınlarlarla erkeklerin sadece kendilerinin girecekleri yerler vardır. Bu gibi yerlere kısa süreler içinde dahi girip çıkamazsınız. Bakmayın siz ormanlarda dişi, erkek demeden aynı mekânı mesken tutan canlılara; onlar dahi bir sevki tabii ile nasıl davranacaklarını bilmektedirler.