Muhabbet bağı, kişinin iç dünyasına ait güzelliğin dile gelmesidir. Bu bağın ölçüsü sayılarla, kelimelerle ifade edilemez.
Muhabbet bağı; bazen hayal gücüne, bazen de düşlerle adımlayacağın düzlüğe ve tepeler arasına kurulur. Tipik olan, bağın sayılara bağlı hiçbir etkenle ilişkili olmamasıdır. Aksine muhabbet bağı, gönül genişliği, huzuru ve ahlakın yüceliğidir.
Bağ kurulurken, ölçüsü güzellik ve güzelliğe ait olandır. Güzellik iç dünyandan sökülüp gelir. Bu gelişte çiçekler en güzel renkleriyle açmış, meyveler lezzetin doruğundadır. Bu geliş, ılık bir esinti ve bazen de çise ve yağmur damlalarıdır. Muhabbet bağına bir gül, bir elma ve nar da gelebilir.
Bağı adımlarsın yanında köpeğinle, düşünceni meşgul etmiş bir gülle, bir elmayla. Arkasına almış esintiyi çarpmış sana, kendine gelmişsin. Bağın tadını çıkartmaya başlamışsın.
Muhabbet bağında karşı duvarı, ışıklı pencereyi görmezsin. Ağacın saksağanını ve serçesini görürsün. Duvar ve ışıklı pencere ufkun ötesine geçer. Hayal dünyan muhabbet bağını genişletir. Elinde bardakla çayını yudumlarsın.
Muhabbet bağına ormangülleri arasında girersin. Mor, sarı ve beyaz demezsin. Hayatımın moru dersin. Kadife, sarı, kırmızı ve beyaz gül dersin. Papatyayı sarı çiçeğini fakat kopartmaya kıyamazsın.
Gönül koyarsın koparanlara ve dalını kıranlara. Dallar yüreğin boşluklarında çiçeğini açar. Bağına değer vermeyenlere yar olamaz. Deneyimlerini değerlendirmeyenlere, fotoğraflara bakıp bağın güzelliğini göremeyenlere de yer yoktur.
Elde edilen ürünlere, harcanan emeğe, değer bilmeyen, ruh ve ahlak yönüyle nasıl yaşıyorsun dersin. Yaşa ki bağı görebilesin. Ruhun hissetsin ki insanlığı anlayasın.
Bağdan bahsetmedin, gönül ve ahlak güzelliği gelmez diline, dökülmez dudaklarından sevgi sağanağı, neşeyle ilgili çise.
Muhabbet bağında, aşk ve sevgi yüreğin boşluklarını doldurur.
Hasan TANRIVERDİ