Son hafta içinde basına sızan iki intihar vakası var. Liselere giriş sınavından düşük puan adlını düşünen iki gencimiz- hatta çocuğumuz- intihar etmiştir.
Daha hayatının baharında olan bu yavruları hayattan koparan şeyin TEOG sınavının olması
elem verici bir şeydir. Bilindiği üzere adı geçen sınava sekizinci sınıflar girmektedir. Sekizinci sınıf öğrencilerinden bazılarının daha buluğ çağına bile girmemiş olması daha da hazindir.
Oyun oynama yaşını geçmemiş bu yavruları hayattan koparacak kadar bunalıma girmesi düşündürücüdür. Bireylerin daha çocuk yaşta böyle bir bunalıma girmesi araştırılmalıdır.
İntihar etme sebeplerinin sınav notları olması çocukların kaldıramayacağı kadara bir baskının altında olduğunu göstermektedir. Bu sadece sınav sitemine bağlamak doğru değildir. Teferruatlı bir şekilde araştırıldığında bazı gerçeklerin ortaya çıkacağı kanaatindeyim. İlerleyen zamanlarda daha üzücü durumlarla karşılaşmamak için yetkililerin bu duruma bir el atması lazım.
Aile Baskısı
Yapılan araştırmalara göre sınav stresinin önemli sebeplerinden birini aile baskısı olduğu söylenmektedir. İşin en tuhaf yanı da bu baskı eğitimli aile çocuklarında daha çok görülmektedir. Özellikle komşularının oğlu ve kızlarıyla mukayese edilen çocuklar “Falancanın çocuğu kadar da olamadın mı?” sorusu karşısında dünyaları yıkılmaktadır.
Eğitimsiz ailelerde ise çocuğun en çok duyduğu cümle “Neyin eksik?” sorusudur. Maalesef ülkemizde maddi ihtiyaçlarını karşılamakla bütün görevlerimizi yerine getirdiğimizi sanıyoruz. Ancak şu da bilinmelidir ki nasıl kimsenin milliyet ve cinsiyeti kendi elinde değilse; zekâsını da kendi elinde değildir.
Her ne kadar çocuklarına söz ve ima ile baskı yapmayan bazı aileler varsa da bu sefer maddi durumu iyi veya eğitimli aile çocukları kendilerinden ana ve babalarının çok şey beklediklerini sanmaktadır. İşte en sinsi tehlike de budur. Çünkü aile söz ile bir baskı yapmaz ama ferdin iç dünyası ile de ilgilenmez. Bu gibi durumlarda mutlaka bir destek alınmalıdır.
Çevre Baskısı
Fert üzerinde bulunan önemli baskılardan birisi de çevre baskısıdır. Birçok kişi yaşadığı yerde bulunan arkadaşlarını kendinden çok başarılı bulursa zaman içerisinde kendinde bir zayıflık hissetmeye başlar. Bu duruma önceleri biraz direnir. Belli bir zaman sonra pes eder ve içe kapanıklıkla birlikte başlayan ruh değişimi kişiyi olumsuz davranışlar yapmasına sebep olabilir.
Kişinin kendisini çevredekilerin üstünde görmesi, sınıfında arkadaşlarına göre başarılı olan kişilerin rehavete kapılmasına yol açar. Bu sefer herkesin kendi çevresinde ve okulundaki gibi görmesi disiplin zaafına yol açar. Sonuçlar açıklandığında sükûtu hayale uğrar.
Okul ve İdare Baskısı
Öğrenciler üzerinde en az veliler kadar olumsuz etki yapan baskı da okul baskısıdır. Son zamanlarda okulların idarecileri öğrencileri yarış atına döndürdüler. Her müdür diğer okulu nasıl geçeceğinin hesabını yapmaktadır. Daha doğrusu onlardan geri kalmamanın planlarını yapmaktadır. Daha önceleri yanlışın doğruyu götürdüğü sistemlerde okul müdürlerinde okul başarısı düşmesin diye daha az başarılı öğrencilerin sınavlara girmemsini tembih ederlerdi. Şimdiki sistem yanlış doğruyu götürmediği için herkesin her soruya cevap vermesini istemektedir. Özellikle sınavlar yaklaştıkça “deneme” adı altında uygulamalar yaptırıp Görsel sanatlar, Müzik ve Beden eğitimi gibi derslerin yerine Matematik, Fen Bilimleri, Türkçe ve Sosyal Bilgiler işlenmekte; öğrenciler milli eğitimde hedeflenen müfredatın dışına çıkılmaktadır.
Eğitimde her dersin önemi farklıdır. Bu dersler üzerinde düşünülüp öyle planlanmıştır. Hiçbir idarecinin keyfe keder değiştirme veya o ders saatlerinde deneme yapma hakkı yoktur. Bazı dersler diğer derslerin daha iyi anlaşılmasını sağlar. Bir nevi ders içinde pasif bir teneffüs gibidir. Bunları çoğu insan ruhuna hitap eder. Siz tutup bir resim dersinde matematik işlerseniz öğrencilere iyilik etmiş olmazsınız.
Hem öğrencilerin başarıları müdürlerin koltuklarını sağlamlaştırmasına alet edilemez. Buna yukarısı bir dur diyebilmelidir. Bu hususta veli isteği olmuş olabilir. Velileri de daha üst yetkililer ikna etmelidir. Her okula gelen veli “Bu hafta niye demene yapmadınız?” gibi hem ukalaca hem de eğitimden bihaber bir soruyu sorma hakkı yoktur.
Okullarda bulunan öğrencilerimiz her şeyden evvel bir can taşımaktadır. Eğer bir ülkede tabii afet, trafik kazları, savaş, terör ve değişik sağlık problemleri yüzünden yaşanan can kayıplarından çok eğitimin esaslarında uzaklaşarak kaybedilen canlar varsa o ülkenin geleceğinden bahsedilemez.
En büyük katliam cehalet katliamıdır.
Değerli veliler: Hiçbir fazla puan çocuklarınızın yerini tutmaz.
Sayın müdürler: Hiçbir koltuk öğrencilerin canından daha önemli değildir. Keyfiyet zat-ı âlilerine duyurulur.