Madem kalıcı bir virüsle hayatımızı idame ettireceğiz, onunla yaşamaya ayak uyduracağız, hatta hayatımızın bir bölümünde o olacaksa, bir şeyler yapmalıydı birileri! Bayağı geciktiler! Malum mucitlerimizden söz ediyorum tabii. Zaman kaybetmezlerdi oysa!
Önlemleri az çok öğrendik ve büyük oranda uyguluyoruz, tamam. Ancak virüs hazretleri ile manevi bir telepati yöntemiyle yaşamayı öğrenmemiz de lazım!
Cinsiyeti de belli olmayan, erkek – dişi için eşit mesafede madem, o zaman icad edilecek şey, ortak bileşenlerden oluşacak bir çalışma olmalı ve mucitlerimizi de yormamalı üstelik!
Koronavirüs ürünleri olabilir mesela! Dünyanın herhangi bir yerinden getirilmiş şekli şeması değişik, tadı tuzu acayip, ederi de uçuk – kaçık olacak otsu yiyecekler…!
Yatak, araç – gereç, takı tasarım, moda, aksesuar, iç çamaşırları, elbise, spor malzemeleri, inşaat, tarım, sağlık malzemeleri vs.
Mucitlerimize teşvikler verilebilir. Desteklenebilir. Yarışmalar düzenlenebilir.
Unutmadık “yanmaz kefen” mucitlerini. “Ahret soru ve cevap” mucitlerini. “Çocuk doğurtma” materyallerini, “göbek yazma” seanslarını. Ağza tükürmeyle “şifa” bulan hastaları! “Okunmuş üflenmiş” mutluluk sularını. Sınavda başarılı olmak için “okunmuş pirinç” danelerini. Dileklerin olması için binlerce “tesbih çekme” dualarını. Depremi başka yerlere “kaydırma” şıhlarını. Cennette verilecek “huri adedleri” için yapılacakların reçetesini. Her derde “devadır” denen muskacıları. “Cin çıkarma” üflemelerini. vs.
İyi de müşterisi oluyor hani! Hele bir tutam da “dinden imandan” serpinti olursa, değme keyfine.
Nedendir bilinmez bu dönem KORONAVİRÜS def edici şıhları çıkmadı!
Geciktiler. Oysa çoktan icatlar sıralanmalıydı!
Virüsü def eden Muska bulunmadı hala! Örneğin “sokağa çıkmayı ortadan kaldıran, insanı görünmez kılan elbise” icadı edebilirlerdi!
Dar gelirlilere para yerine geçecek kâğıtlar olabilirdi!
KORONAVİRÜS bulaşısını engelleyen tükürmeler, dualar, muskalar henüz icad edilemedi!
Doğrusunu isterseniz merakta kaldık!
Şimdi benim aklıma gelmiyor tabii amma bu yöne meyilli olan akıllar, eve kapandı kaldı amma üretemedi! İcad edemedi. Piyasaya sürüp dolarları kazanamadı! Hani kurt puslu havayı severdi? Koronavirüs oldukça puslu değil miydi acaba? Onun için mi harekete geçmedi o dalın mucitleri?
Yoksa can korkusu mu ağır bastı? Ya da caydırıcı cezalar mı sokaktan ve insanlardan uzak tuttu bu üçkağıtçıları?
YASAKLAR, bu kendini uyanık sananların sesini kesti mi acaba? Belki de nekahet dönemlerini bekliyorlar insanların kim bilir! Çaresizlik anında hortlayacaklardır bilemiyoruz! Bu ilginç ve Dünyanın hiçbir yerinde olmayan mucitler Türkiye’mizi terk etmiyor! Mesela “cin çarpması” sadece Türkiye’de var! Üfürükçüleri de Türkiye’de! “Cin çıkarma” yine Türkiye’ye mahsus!
Sözün Özü!
Umarım bunlar şimdilik yeraltına inmemiş ve fırsat kollamıyorlardır… Zaten zor günlerden geçen halkımız bir de bu tür tefecilerin eline geçerse inanın kurtuluşumuz bu defa mucize olur. Devletin bunlara, bundan böyle müsaade edeceğini sanmıyorum amma, bir yolunu bulup bir şekilde dara düşmüş, hastalıklara düçar kalmış, borç batağına düşmüş, ya da dindar vatandaşımıza din istismarında bulunarak, icatları ile insanlarımıza zarar verebilirler yine. Yazayım da kayda geçsin istedim.
gazete2000@hotmail.com