Atalarımız bazen ciltlere sığmayacak ifadeleri ya kısa bir sözle anlatır ya da hafızalardan silinmeyecek bir davranışla gösterir. İşte bunlardan biri:
Her gün sabah namazını
cemaatle kılan bir adam, camiden çıktıktan sonra mahallede bulunan dükkânlardan kahvaltılık alırmış. Bunu adet edinmiş. Evin hanımı da çayı demler ve bazı hazırlıkları yapıp beyini beklermiş.
Aradan yarım asrı aşkın zaman geçmiş. Ancak her sabah aynı şeyler yaşanıyormuş. Yetmiş yaşını aşmış karı koca evlendikleri günden beri kahvaltıyı sabah namazından sonra yaparmış.
Günlerden bir gün yaşlı adam her zamanki gibi sabah nazmını eda etmek için evinden çıkmış. Hanımı onu yine yolcu etmiş. Makul süre geçmiş. Ne gelen yok!
Evin hanımını bir telaş almış. Ne de olsa yaşlanmışlar. İçinden “Acaba bir şey mi oldu” diye geçiriyormuş. Aradan geçen zaman yaşlı kadının endişelerini artıyormuş.
Gün tamamen ağarmış. Pencereden sokağa bakan kadın yeni günün başladığını sokaklardaki insanlardan anlıyormuş. Kısa bir süre bekleyip dışarı çıkmaya karar vermiş.
Çok geçmeden evin kapısı çalmış. Sevinç, korku arası bir telaşla kapıyı açan kadın karşısında beyini görünce çok sevinmiş. Her zamanki gibi elinde içinde bazı şeyler olan filesi varmış.
Kadın neden geç kaldığını sormadan önce kocasını hemen içeri almış. Yaşlı adamda diğer zamanlara göre daha yorgun görünüyormuş. Kocasına bir bardak su verip gecikmenin sebebini münasip bir lisanla sormuş.
Adam karısının bunu soracağını biliyormuş. Öyle ya alışılmışın dışında bir durummuş bu. Yaşlı adam:
“Mahallenin sonuna yeni bir bakkal açılmış orya gittim alış veriş için” demiş. “Bayağı uzakmış” diye de ilave etmiş.
Kadın bu durumu merak etmiş ve kocasına:
“Arkadaşın mı?” demiş.
Adam:
“Hayır” demiş.
Kadın:
“Sattıkları diğerlerinden daha ucuz veya kaliteli mi?”
Adam:
“Hayır.”
Kadın:
“Peki, niye o kadar yolu yürüdün?”
Adam:
“Mahallenin ücra bir yerine bir vatandaş rızkını temin etmek için bakkal açmış. Ben gitmesem, başkası gitmese işlemez. Ya o adam Allah’ın rızık verici olduğundan şüphelenip dinden çıkarsa biz de mesul olmaz mıyız?” demiş.
Aslına bakılırsa bu yazının burada bitmesi lazım. Ancak Ünye’de yeni cami caddesine açılmış bir çorbacı dükkanını görünce merak edip içeri gittim. İşletenler de Ünyeli değil. Hiç tanımadığım bu insanların rızık temini için çok uzaklardan buraya gelmesi aklıma bu kısayı getirdi. Sanırım adı “MİSS” çorba salonu idi.
Hoş geldiniz ilçemize.