Hz. Muhammet(sav) gelmiş geçmiş peygamberlerin en büyüğü ve sonuncusudur. Kendisine büyük kitap gönderilen dört resulden biridir. Allah onu özel olarak terbiye etmiştir. Her ne olursa olsun ondan sonra bir başka peygamberin gelmeyeceği Kur’an ayetleriyle sabittir. Bu nedenlerden dolayı Cenab-ı Hak, yaratılanların en hayırlısı olan güzeller güzeli Resul-i Ekrem’e ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Onu mükâfatlandırmak amacıyla, göklere yükselterek Mirac nasip etmiştir. Mirac esnasında kendisine cennet ve cehennem gezdirilmiştir. Aslında diğer peygamberlerden bir kısmı (Hz. İbrahim, Hz. Yakup, Hz. Musa, Hz. İsa) gaybî âlemlere seyahatler yapmışsa da bunların hiçbiri Mirac hadisesiyle mukayese edilemez. Çünkü Peygamberimiz, bu mukaddes yolculuğunda, bir rivayete göre meleklerin bile ilerisine geçemeyeceği Sidretü’l Müntehâ’nin ötesine geçme şerefine nail olmuştur. Bu noktada, meleklerin bile ilmi son bulmaktadır. Allah, Resulullah’ı bu mevkiye eriştirmiştir.
Mirac’la ilgili çeşitli rivayetler var. Bir rivayete göre Resulullah, Mirac’a yükseleceği gece, amcası Ebu Talip’in Ümmühani adlı kızının misafiriydi. Cebrail, Resulullah’ın huzuruna gelerek göğsünü yarmış, kalbini çıkararak su ve zemzem ile yıkamıştır. Sonra içerisini imanla doldurup tekrar yerine koymuştur. Daha sonra “Burak” adlı bir binekle önce Mescid-i Aksâ’ya, ardından da göklere yükselmiştir. Yedi kat göğü bir bir geçerken değişik peygamberlerle görüşmüştür. Göğün birinci katında Hz. Âdem, ikinci katında Hz.Yahya ve Hz. İsa, üçüncü katında Hz.Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim, Resulullah’ı karşılamıştır. Hz. Muhammet(sav), Cibril’in isteğiyle, sözkonusu peygamberlerin önüne geçerek, onlara namaz kıldırmıştır; yani imamlık yapmıştır. Bu da Peygamberimizin büyüklüğüne işarettir.
Mirac’ın meyvelerinin başında namaz gelmektedir. Namaz bu esnada farz kılınmıştır. Bundan dolayı Peygamberimiz: “Namaz müminin miracıdır” buyurmuştur. Çünkü kul, namaz sırasında Allah’a çok yakın olur. Kulun, Rabbine en yakın olduğu zaman secde anıdır. Aslında Mirac esnasında Resulullah’ın ümmeti olan bizlere günde elli vakit namaz farz kılınmıştı. Peygamberimiz Mirac dönüşünde Hz. Musa’ya uğradığında, Hz. Musa ona: “Ne ile emrolundun?” diye sormuştur. O da: “Gece ve gündüzde elli vakit namazla.” deyince Hz. Musa, Resulullah’a hitaben: “Ümmetin, her gün elli vakit namaza muktedir olamaz. Vallahi ben, senden önce insanları tecrübe ettim. Benî İsrail’e muamelelerin en şiddetlisini uyguladım(muvaffak olamadım) Sen çabuk Rabbine dön, bunda ümmetine hafifletme talep et!” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, Allah’ın huzuruna çıkarak durumu izah etti. Namaz kırk vakte düştü. Tekrar Musa’ya geldi. Hz. Musa, ahır zaman ümmetinin bunun da üstesinden gelemeyeceğini söyleyerek Resulullah’ı tekrar Allah’ın huzuruna gönderdi. Bu birkaç kez böyle devam etti. En sonunda namaz beş vakte kadar indirildi.
Peygamberimiz, Mirac sırasında Allah’ı bizzat görmüştür. Bununla ilgi farklı görüşte olanlar da var. Semanın yedi katını ve orada bulunan melekleri görme imkânına kavuşmuştur. Mirac mucizesinin gerçekleştiği esnada Resulullah elli iki yaşındaydı. On iki yıllık peygamberdi. Bakara Suresi’nin son iki ayeti, Mirac esnasında kendisine aracısız olarak, bizzat Allah Tealâ tarafından sunulmuştur. Bu ayetlerden birini dikkatinize sunmak istiyorum:
“Allah, kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez. Herkesin kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. Rabbimiz, unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bağışla, bize acı! Sen bizim mevlâmızsın! Kâfirler toplumuna karşı bize yardım eyle!(Bakara S. 286.Ayet)