Sevgili Okurlarım!
Kavramlar birbirine karışınca sapla samanı da birbirine karıştırıyoruz.
Bu karışıklık içindeki toz duman arasından da birileri sırtımızdan vuruyor.
Bence cehalet ya da kötü niyet duvarını aşıp, meselenin özüne inmeliyiz.
Meselenin özüne nasıl ineriz?
İşe en can alıcı kavramların aslında ne olduğunu öğrenmekle başlamalıyız.
Ülkemizde Müslüman ya da Hristiyan, Türk ya da Kürt, Alevi ya da Sünni, zengin ya da fakir kadın ya da erkek, hemen herkesin yaşamıyla ilgili adeta hayat memat davası olan demokrasi kavramından başlamalıyız.
Nedir, Demokrasi?
Temel insan hak ve özgürlüklerinin esas alındığı, azınlığın, çoğunluk tarafından linç edilmediği yönetimidir. Peki, öyleyse temel hak ve özgürlükler nedir?
Bu, İnsan haklarıdır.
Yani ırkı, milliyeti, kültürü, kökeni, dini, dili ve cinsiyeti ne olursa olsun yaşamsal ihtiyaçlarını gidermede herkesin eşit haklara sahip olmasıdır.
Müslüman ya da Hristiyan, Türk ya da Kürt, Alevi ya da Sünni, zengin ya da fakir kadın ya da erkek hiç fark etmez her kesin yeme, içme giyinme, barınma, düşüncesini ifade etme, düşüncesini yaşayabilme gibi zorunlu halleri yok mudur?
İşte Demokrasi, insanın hayatını devam ettirebilmesi için zorunlu halleri olan temel hak ve özgürlüklerinin güvence altına alındığı, toplumsal yönetim biçimidir.
Bu yönetim biçiminin de bir ana çizgisi vardır.
O da Laik hukuktur.
Laik hukuka göre devlet, bir din ve inancı esas alıp, diğerlerini de o esas aldığı din ya da inanca göre değerlendiremez.
Yani Demokrasilerdeki laik hukuk, devletin kapısında bekleyen kişilerin dinine, mezhebine, ırkına ya da kültürüne bakmadan, herkese eşit şartlar ve eşit haklarla devlet kapısından içeriye girebilmesini sağlar.
Devlet, demokrasi ile şekillenmişse, kimseye dini, mezhebi, cemaati, kültürü, ırkı ya da cinsiyeti nedeniyle öncelik vermez.
Bu kişi, şu din ya da şu cemaatten diye ona makam, mevki ya da öncelik vermez.
Ya ne olur?
Kur’an-ı Kerim’in dediği olur.
Nedir o?
Adalet ve meşveret.
Yani her kademede her durumda, dinine mezhebine cemaatine ırkına bakılmaksızın iş, ehline meslek de pirine verilir.
Devletin kapısından gireceklerde ayrım yapılmaz.
Ayrım yapılmayan bu şartların teminatı olan laik hukuk suiistimal edilemez.
Ortalık şarlatan dolu.
Bu ortamda hukuk nasıl suiistimal edilmeyecek?
Bunun da demokraside çözümü var.
Nedir çözüm?
Eğitimdir.
Bunun için yediden yetmişe tüm Türk Milleti, bilimsel akılcı ve sorgulayıcı kafa yapısında eğitilmeli.
Bilimsel düşüncede eğitilmiş bir millet olmalıyız ki, başımıza aynı darbeler tekrar tekrar gelmemeli.
Edirne’den Kars’a tüm demokrasi ve milli irade şuurundaki yurttaşlarımıza selam olsun.
ATATÜRK KÖŞESİ
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir…
DÜŞÜN-TAŞIN
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır..
AFORİZMALARIM
İnsan demek; hiçbir değerin kendisiyle ifade edilemeyeceği bir yüceliktir…
yukselmertoglu@hotmail.com