Tek kelimeyle, mezunlar sokaktalar. Sokakta haklarını arıyorlar. Mesleklerini yapmak için atama bekliyorlardı.
Üniversitede başarılı olma adına geceni gündüzüne katmak, isterken, böyle bir rezillik çekeceğini hiç düşündün mü?
Düşünmedim, aklıma gelse okumazdım…
Kamyondan demir boşaltıyorlardı. Yaklaştım ve kolay gelsin, dedim. Teşekkür ederiz, dediler. Zor değil mi? Zor ama yapılacak bir şey olmazsa ve geçimini sağlamak durumunda isen, dediler. Bir ağızdan konuşuyorlardı.
Üçü üniversite dedi. İş bulduk çalışıyoruz. İşi öğrenmek diye bir durumu da yok. Gücün varsa demiri indirirsin. Zamanında bir sanat öğrenseydik, bu duruma düşmezdik, dediler.
İçlerinden biri, bir gün de olsa mezun olduğum sosyolojiyle ilgili bir görevde bulunsam ve bir gün sonra demir boşaltsam istiyorum. Nedenini sordum ve enteresan bir cevap verdi. Dedi ki köyde, okuduğuma kimse inanmıyor da.
Ne zamana kadar demir boşaltacaksınız. Konuşmayan sessiz fakat dikkatli bakan, uzun boylu genç; buradan da kovulana kadar, dedi. Niçin kovulduklarını sordum. Bizler hakkımızı aramayı biliyoruz da ondan, dedi.
Dışardan konuşmak veya onları dinlemek normal gelse de olayın yönü farklı, çünkü adamını bulsam yurt dışına çıkacağım. Kaçak yolları deneyeceğini söyledi ve zor da olsa gideceğim, dedi.
Nerede kaldıklarını sordum. Arkadaşlarla kırık dökük bir evde kalıyoruz. Sığıntı gibi yaşamaya çalışıyoruz. İş yerine uzak olduğu için yol parası çok tutuyor. Yakınımızda iş bulsak oraya geçiyoruz. İşte hayat devam ediyor, dedi.
Okuduk ve sokakta kaldık. Sokaklar tenha sokaklar soğuk ve kimsesiz. Yarınlar sisli ve karanlık. Yarınlar sahipsiz kişilerle dolu. Sahip çıkan yok. Böyle bir sistem olmaz olsun. İş için baş vurmadığımız yer kalmıyor ve öyle şartlar ileri sürüyorlar ki yerine getirmek çok zor.
Köye gidip toprakla uğraşmayı düşündünüz mü diye sorayım, dedim. Keşke böyle bir soruyu sormasaydım. Çünkü köy denilen yeri hiç bilmiyorlarmış.
Tek seçenekleri çalışmak fakat doğru ve uygun iş bulabilmek.
Hasan TANRIVERDİ