Her mevsim, aynı saniyede milyonlar koro şeklinde söylüyor, birbirini duymadan dokunmadan, söylenen birleşen sözler ve devamında şikayetlerimizdeki kronikleşme.
YAZ
Offf ne sıcak ne sıcak
Bayıldııım sıcaktan
Bunaldım, kış gelse de rahatlasak
Bu ne sıcak, Afrika sıcakları geliyormuş aman dikkat!
Su su su su…
KIŞ
Offf ne soğuk ne soğuk
Buz tuttum
Ellerim buz oldu, ayaklarım dondu
Buzdan adam oldum
Üşüdüm hem de çok üşüdüm
Kirpiklerim dondu, burnum dondu
Sıcak bir çay, ıhlamur, sahlep…
İLKBAHAR
Ohhh hava ne güzel, mis gibi
Haydi kırlara
Haydi bahçeye çiçekler açmış
Havaya ayıp olmasın
Çıkalım kırlara
Takmış takıştırmış
Ha hap hapşuuuu…
SONBAHAR
Şemsiyem neredesin?
Yağmur yağıyor
Göçmen kuşlar gidiyor bakın
Botlarımı çıkarayım
Biraz serin hava
Hap haphapşuuuu….
Dört mevsim korosu
Milyon kez milyon kez
Yaz korosu, kış korosu
İlkbahar ve sonbahar yarısı
Biz yine korodayız
Konserimiz var dostlar.
Off üşüdüm, off çok sıcak….
Yaz gelince ılık ılık bir denize veya göle girmek istiyoruz, güneş altında dolaşırken şikayet ediyoruz.
Kış gelince kartopu oynamasını veya karın üzerinde kıtır kıtır yürümekten zevk alıyoruz, tipi yüzümüze acı acı vurunca şikayet ediyoruz.
İlk ve son bahar aylarında elimize çayı alıp pencere kenarında yağmuru izlemesinden zevk alıyoruz, yağmura yakalanınca oflayıp puflamamız ve sağa sola kaçışmak zorunda kaldığımızdan şikayet ediyoruz.
Nimet külfetsiz olmaz efendim.
Kalın şimdi sağlıcakla…