Memleketim
Memleketim, memleketim, memleketim,
Ne kasketim kaldı senin ora işi,
Ne yollarını taşımış ayakkabım,
Son mintanın da sırtımda paralandı çoktan,
Şile bezindendi.
Sen şimdi yalnız saçımın akında,
Enfarktında yüreğimin,
Alnımın çizgilerindesin
Memleketim, memleketim,memleketim…
Nâzım Hikmet
“Tiyatro aşka benzer. İnsanı hazin hazin ağlatır! Ama verdiği acının gücünde bir başka tat bulunur. Tiyatro evrene benzer. İnsanı doya doya güldürür! Ama yansıttığı tuhaflıklar, gülerken ağlamak için istekler doğurur! “ Namık Kemal
Merhaba! Diyorum. Evet, Merhaba! Kuruluşunun 50. yılında Dostlar Tiyatrosu; tek kişilik oyunların ustası Genco Erkal’ın hem uyarladığı, hem yönettiği, hem de rol aldığı yeni oyunu “Merhaba”yı Kenter Tiyatrosu’nda izleme fırsatım oldu.
İlk kez geçtiğimiz eylül ayında New York’ta sergilenen müzikli oyun “Merhaba”, Usta Sanatçı Genco Erkal’ın “Benimyazarlarım” dediği: Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Can Yücel, Nâzım Hikmet ve William Shakespeare’in yapıtlarından oluşmaktadır.
Yazın ortamının anılan beş büyük ustasıyla müzikli bir yolculuğa çıkarıldık! Yolculuk, ne yolculuk! Yıllar öncesinden izleyenlerine seslenen yazarlar; dünyanın ve ülkemizin hal ve gidişi üzerine kimi zaman güldürücü, kimi zaman hüzünlü, öfkeli gözlemleriyle yaşadığımız karanlık günlereve geleceğimize ışık tuttular, diyebiliriz.
Genco Erkal’ın bu yeni oyunununçöreklenen umutsuzluğu silkeleyen bir tür gönül gücü (moral aşısı) işlevi görmesi, umutları yeşertmektedir.
Müzikli bir gösteri olan oyunda; Fazıl Say, Kurt Weill, Yiğit Özatalay, Arif Erkin ve Selim Atakan’ın besteleri, piyano ve basklarnet eşliğinde ustaca seslendirildi.
Sahne tasarımını Cihan Aşar, giysi tasarımını Özlem Kaya, ışık tasarımını Hakan Özipek özenle yaptılar.
İzlenmesini salık verdiğim bu oyunun müzik yönetimini ve düzenlemesini güler yüzlü genç sanatçı, piyanist Yiğit Özatalay başarıyla yürüttü ve gereken alkışı aldı!
O sırada Shakespear’ in özgün söylemini anımsadım: “Müzik aşkı besteler.” Müzik, bir anlamda aşka dönüş demektir. Ayrıca Genco Erkal, Shakespear’in“Vazgeçtim Bu Dünyadan…” başlıklı şiirini de seslendirdi:
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama…
Çeviren: Can Yücel – William Shakespeare
Salonu dolduran tiyatro severler, çıt çıkarmadan ve ilgiyle 90 dakika süreli aksiyonlu oyunu izlediler! Oyun sonrası dakikalarca ayakta alkışladılar!
Başta Sanatçı Genco Erkal ve Piyanist Yiğit Özatalay olmak üzere emeği geçenleri ayrı ayrı kutluyorum ve başarılarının artarak sürmesini diliyorum.
*
Salondan ayrılırken tiyatro ile ilgili söylenmiş kimi tümceler de benimle beraber yolumda oldu: Tiyatrosuz bir toplum, yeni doğmuş bir çocuk sayılır.Tiyatro, adamı insan eden sanattır. Tiyatro, toplum kültürünün aynasıdır.Tiyatro, gönüller arasında bağ kurar. Tiyatro, kalp perdesini açan bir sanattır.
*
Sahne
Senin sorunlarınla diridir sahne.
Öz benliğinle yüzleşme yeridir sahne.
Dünya sahneden sunar sana kendini.
İnsanın ölümsüzleşme yeridir sahne.
Oyunda durmadan kendini ararsın.
Şu göklerin altında oynadıkça varsın.
Aşkın, kederin, umutların, sevincin…
Sen bunları oynayabildiğin kadarsın.
Sahnede sensin ölen, sensin öldüren.
Kendi gülünç hallerindir seni güldüren.
Dünün, bugünün, yarının sahnededir.
Sahnedir sana tüm boyutlarını veren.
Hem sen hem başkası olmaktır oynamak.
İnsanlığı kendinde bulmaktır oynamak.
Hayatı şeklin büyüsüyle avlayıp
Evrende coşkuyla yer almaktır oynamak.
A. Turan OFLAZOĞLU