Babam “Gelen mala gelsin, moral bozmaya gerek yok. Çatının hâlini rüyada görsem inanamazdım. Ortası içeri, yanlar yere uçmuş, hiç mi çivi ile tutturulmamıştı.”
İki gün sonra usta geldiğinde hava güneşliydi. Usta zayıf, kısa boylu, sarışındı. Dik yürüyordu. Boğuk bir sesi vardı. Mereğe doğru yürürken, çatı benim işim, demek istiyordu. Yapılacakları sıraladı. Babam, yarına hazırlık olsun diye neler yapalım, dedi. Usta, “mereğin kenarlarındaki, odun ve eşyaları kaldırın” dedi.
Usta yarın yardımcısıyla gelmek üzere gitti.
Sabah güneş doğarken geldiler.
Babam, “Usta erkencisin.”
Usta, “İnsan her konuda tutumlu olmalıdır. Zaman en önemli sermayedir.” Dedi.
Yardımcısını çatıya çıkarttı. Kendisi de kerestelerin düzenini sağlamaya çalıştı. Öğleden sonra mereğin üzerindeki molozlar bahçenin köşesine yığılmıştı. Babam, mereğin üstü temizlendi, iyi çalıştınız, dedi.
Usta, yardımcım bu işleri becerir dedi. Hangi işe yetenekliysen onu yapacaksın derdi babam. Babam ile arkadaştınız, tanıyorsunuz. Çatı işlerini babamla severek yaptık. Yaptığımız çatılarda kolaylıkla hata bulamazlar. Her ağacın kerestesini çatıya koymam, ağacın kalitesiz olduğunu sezerim. Çatı önemlidir. Yağmura fırtınaya ve rüzgâra açıktır. Çok iyi yapılmazsa kâğıt gibi atılır. Denir ki, çatıyı rüzgâr uçurdu. Çatının bağlantısı düzenli yapıldığında kolaylıkla atılmaz. Hayal işi yapmam, karşılaştığım engelleri aşarım.
Babam, “Ne ekersen onu biçersin” Dedi.
Gölgeler uzamış, çatının karkası kurulmaya başlamıştı. Usta çocuk gibi sevindi. Kalaslarımız ve ağaç aksamımız denk geldi. Yarın bitiririz, dedi.
Usta çatıdan inmiş ve hazırlanıyordu ki okuldan geldik. Kolay gelsin dedikten sonra bayağı ilerlemişsiniz dedik. Usta sizde okumayı bitirdiniz dedi. Babam ustaya şehirlere çalışmaya gitmedin. Usta babama baktı. Her şey para değil dedi. Burada çalışıyorum, bir aile gibiyiz. Yiyoruz içiyoruz, karışan mı var. Şehirde başına gelir bilmeyen biri ancak onunla uğraşırsın.
Şehir masraflı. Şehir kalabalık, yollar geçit vermez. Şehirde kazandığını harcarsın. Temiz hava, su ve samimi insanlar arıyorum. Şehirler, her yer kalabalık, hastaneler öyle, bir doktora görünmek bir günün gider. Hayat içinde insanca yaşamak. Komşunun oğlu gitmişti. Hayal kırıklığı ve öfke içinde geri döndü.
Usta yorgunluğuna rağmen yüzü gülüyordu. Gülmesem çalışamam diyordu. Beş yıldır beraberiz takılırım, güleriz, başka hayat yok.
Komşumuz göçüyle gitti. Belki dönmeye parası yok. Buradaki evi yosun bağlamış, ahşap kısmı çürümüş ve harabe hâline gelmişti. Orada da çektikleri ayrı, çekilen ıstırabın sınırı bile yok.
Usta yaptıklarını anlattı. Yarın da neler yapacağını açıklayacak. Kiremit ağırlık yapar. Yeni sistemde kullanılmıyor. Onun için, yeni çatı kaplama altına izolasyon sağlayan malzeme kullanacağım.
Merek deyip geçmeyin köyde mi oturuyorsun, mutlaka mereğin olacak. Evin fazlalığını koyacağın yerin, ambarın merektir.
Usta yine çok erken geldi. İşlerimi zamanında bitirmeliyim. Yarın yağmur başlasa ne yapabiliriz. Mereğin içinde ne varsa ıslanır. O kadar eşyayı tekrar mereğe düzenli olarak yerleştirmek günler alır. Bugün başladığımız gibi bitirelim diyorum.
Çatı bittiğinde akşama biraz daha vardı. Mereğin kapısında oturduk ve kiraz yedik. Kirazlar çok hoşuna gitti. Bahçede olduğunu sandı. Ziraat kirazı dedim. Çarşıdan aldım.
Usta hakkınızı helâl edin diyerek ayrıldı.
Çatı çok güzel oldu. Çevreyi düzenledik ve eşyaları içeri aldık.
Mereğin önünü çimeni iyice süpürdük. Yere düşmüş çivi gibi kesici veya delici yapılardan arındırdık. İnek de gezinse rahat edecektik.