Mercanla birlikteliğimiz, zamanımızı işgal ediyor ve hayal bile kuramıyorduk. Mercana öyle bağlanmıştık ki, elimde kitabı görmesin, koşar takla atar ve bildiği tüm şaklabanlığıyla dikkatimi çekerdi. Kitabı kapatır onunla ilgilenmezsem, yanıma gelir, ayağını uzatır ve kitabı kapatıyorum, numarası yapardı.
Davranışından söylediklerimizi algıladığını gösteriyordu. Yoruldun oturmalısın, dediğimizde yanımıza uzanırdı. Yıkanmak ister misin? Diye sorduğumuzda ise, dizimize yaslanırsa “evet” demekti. O zaman da mercanı merekte yıkardık.
Kardeşim, onu üç günlük getirdiğinde el içi kadardı. Adını okyanustaki mercanların güzelliğine özendiği için koymuştu. Mercanı veterinerin tavsiyelerine göre beslemiş ve bakımını yapmıştık. Altı aylıktı fakat bayağı büyümüş ve kendine gelmişti.
Mercanın yuvasını mereğe yapmıştık. Mereğe istediği zaman girip çıkabiliyordu.
Mercan iki gündür sanki bizden bir şey saklıyordu. Kardeşim, öğleyin üzeri, mereğin merdiveninin altında, yapraklar arasında incecikten bir ses duymuş. Bana ve mercana seslendi ve merdivenin altındaki yavruları nereden buldun, diye sordu.
Mercan, merdivene koştu. Yavrular iki taneydi. Onlara süt ve su verdik. Mereğe taşıdık. İyice örttük üşümemeleri gerekiyordu. Çok zayıftılar, sesleri dahi çıkmıyordu. Mercana sarıldık. Onları nereden buldun, dedik.
Mercan, önümüze düştü. Evden bir kilometre kadar gittik ve yolun üstünde, çalıların arkasında yuvanın olduğunu gördük. Yalnız yuvada ne başka bir yavru ve de ana vardı. Mercan seslerini bir şekilde duymuş olmalı ki, anasız olduklarını fark edince almış getirmiş.
Kardeşim, yavruların biraz daha ayaklısına atol, küçüğüne ise polip adlarını vermişti.
Üç tane köpeğimiz olmuştu. Mercan, atol ve polip.
Bakımları zor olsa da okyanus güzelleriyle birlikte olmak, büyük zevkti. Yavrular da ele gelmeye başlayınca kucağımızdan inmiyorlardı. Babam, yavruları ele almayın gelişemez, derdi. O kadar sevimliydiler ki, üçünün arasında, oynardık.
Kardeşim, mercanın yanında atolü arkadaşına vermek istedi. Mercan atole sarıldı artık bir daha ayrılmadı. Biz de mercana söz verdik vermeyeceğiz, dedik. Aradan bir hafta geçti, arkadaş geldi ve atolü çok sevdiğini söyleyerek mercandan istedi. Mercan kabul edince onu verdik. Böylece polip yavrusuyla mercan arasında kaldık.
Polip mercanın yanından ayrılmıyordu. Bizim omuzumuzda uyuduğunda mercanın sesi çıkmazdı. Uzun seneler ikisiyle beraber olduk. Mercan dere kenarında sele kapılmış, çok sonra da polip yoldan geçerken arabanın çarpmasıyla, hayatını kaybetmişti.
Kardeşim bir daha yavru almadı.
Üzüntüsüne dayanamıyorum, yorumunda bulundu.
Hasan TANRIVERDİ