Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı’ya ait şiiri her gün dilimden düşürmez oldum. Şair memleket sevgisi temalı şiir ile nasıl bir memleket özlemi içerisinde olduğunu okuruyla paylaşmış. Ülkemizin her yeri ayrı ayrı güzel. Tarihi, kültürü, mistik yapısı, ormanı, denizi, taşı, toprağı o kadar kıymetli ve zengin ki. Turistlerin akın akın gelmesi çok doğal. Bizim sorunumuz bu değerlere sahip çıkmamak. Gök nasıl mavi kalsın! Gaziantep girişinden başladığımız an tüm fabrika bacalarından; 4 yaşında ki ikiz yeğenlerimin yangın çıkmış diyeceği kadar dumanlar havada uçuşuyor. Sokaklar da özellikle Suriyeli vatandaşların kullandığı motosikletlerin egzoz gazları adeta hava kirletmek için sıraya geçmiş gibiler di.1000 dönümlük alana kurulmuş Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesini gezme fırsatım oldu. Şehrin çıkışındaki burç ormanları içerisinde yer alıyor. Girişte otopark konusunda her zaman olduğu gibi kuralsız park sorunu yaşadım. Yeşil alana yayılmış insanlar yediklerini, içtiklerini çöp kutusuna değil ortalıklara atmışlar. Hayvanlara yiyecek vermek yasaktır levhasını okumalarına rağmen kurtların bulunduğu yere su şişesi gözümün önünde atıldı. Ağaçlar nasıl yeşil kalsın! Hayvanlar nasıl güvende olsun! Çocuk oyuncak müzesini gezdik. Muhteşem düşünülmüş ve çocuklarınızı mutlaka götürmenizi tavsiye ederim. Yiyecekle girmek yasaktır yazısını gördüm. Maalesef çocuğun elinde dondurma vardı. Müze de nasıl davranılması gerektiğini küçük yaşta öğretmemiz gerekir. Müzelere yiyecek, içecekle girilmez. Hiç bir şeye dokunulmaz. Gaziantep akşamından ve sokaklardaki tarifsiz pis kokudan hiç bahsetmesem daha iyi olur. Zengin mutfak kültürüne sahip, halkının Kurtuluş Savaşı’nda işgal ordularına karşı verdiği mücadeleyle adeta destan yazan…
Gaziantep’te Zeugma Müzesi, Kalesi, Bakırcılar çarşısıyla meşhur bir yerin bu şekilde olması içimi burktu. Oradan gizemli hikâyesi olan Halfeti’ye geçtim.
Halfeti’de tekne turunu katıldım. Teknenin üst katından 2 tane kola kutusu atıldı. Kaptan 5 kez uyardı. Suyun kıymetini bilmiyoruz. Gelecekte dünyada su krizleri yaşanılacağı kimin umurunda. İnsanların birbirine sevgi ve saygısı hiç kalmamış. Otel girişinde insanlar günaydın, iyi akşamlar diyerek bir tebessüm ederlerdi. Şimdiler de neden selam veriyorsun diye bakıyorlar. Kardeş kavgasına nihayet olsa da insanların kavgasına nihayet yok gibi. Sosyal değerlerimiz yozlaşmaya yüz tutmuş. Ne tohumun, ne ağacın, ne suyun, ne dostluğun, ne memleketimizin kıymetini bilmiyoruz. Bir kadın olarak giydiğim kıyafetten dolayı aşırı rahatsızlık duyacağım şekilde bakılmasını, erk beyinlerin her geçen gün daha baskın hareket etmesi vah memleketim vah dedirtti.
Seneler öncesinden yazılmış şiiri birkaç kez okumanızı ve en çok da; Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.” mutlu, huzur dolu, rahat bir hayat tarzı “için her şeyin kıymetini bilerek hareket etmemiz gerektiğini unutmayalım.
Benim halim memleketin hali gibi. Ne zaman düzelir, değişime uğrar diye soracak olursak cevabı çok basit: Kitap okuyanların sayısının, evlilik programlarını izleyenlerin sayısını geçtiği zaman.