Tek bir şeye ait olmak; ne kötü!
Birçok şeye ait olmak; ne iyi.
Hiçbir şeye ait olmamak; her şeye ait olmanın aşkınlığında bir HİÇ’liğe ulaşmak ki…
Ah o kimliklerimiz…
Hele bizi tek boyuta, tek kalıba döken kimliklerimiz.
İnsanın kendini tek bir kimlikle ifade etmesi, ne müthiş bir zavallılık.
Bu kimlik tekçiliği ve fakirliği değil mi, bizleri şiddet yoluna sokan!
Bu sığlık değil mi, bizleri okumuşluğun cehaletinde zırvalatan!
Teklik, zorbalıktır.
Teklik, iktidarın belirlediği sınırlar içerisinde hapsedilen topluma deli gömleği giydirmektir.
Sizin iktidar nezdinde geçer not almanız, üç-beş soruya verdiğiniz cevaba bağlıdır.
Türk müsün?
Müslüman mısın?
Sünni misin?
Laik misin?
Milliyetçi misin?
Atatürkçü müsün?
Ve varlığınız devlete amade mi?
Sistem bunları dayatır.
Bunlardan birisi veya (en iyisi) hepsi olmak, seni kurtarır! O zaman sen, makbul vatandaşsındır.
Hayır, değilim demek, daha baştan senin suçlu olman için yeterlidir. Dikkat, maktul olabilirsin. Devlet-i alimiz, bu alanda çok tecrübelidir!
İktidar, kimlikler üzerinden böler, yönetir!
İktidar, kimlik düşmanlığı üzerinden egemenliğini devam ettirir.
Tıpkı “cambaza bak, cambaza” hikâyesindeki gibi.
Cambaz iki direk arasına gerilmiş telin üzerinde yürümeye çalışırken, cambazı merakla seyreden kalabalığın içine dalan hırsız, yanındaki kişiye “cambaza bak. Cambaza” diyerek, kişinin dikkatini iyicene cambaza yönlendirdiğinde, cüzdanını çalar.
Aynen yönetenler de hep yönetilenlere cambaza bak, cambaza diyerek cüzdanlarını çalıyor.
Türk olmak, Kürt olmak, Arap olmak vs.; onursuz, şerefsiz olmaya engel mi?
Ayrıca etnik kimliğin onurla, şerefle, namusla, ahlakla ne ilgisi var?
Bakın şu ülkedeki yolsuzluklara, soygunlara…
Türkiye de malı götürenler, cinayet işleyenler, kamuyu soyanlar Türk değiller mi?
Müslüman değiller mi?
Bu ülkenin kaynaklarını arsızca soyanlar, inşa ettikleri sistemin devamı için katillik yapmaktan çekinmeyenler Amerikalılar mı, AB ülkelerinin insanları mı?
Yoksa bu ülkenin insanları mı?
Bu ülkede bankaları hortumlayanlar Ermeniler miydi, Yunanlılar mıydı?
Bütün bunları yapanlar Hindu ya da Şintoist dininin mensupları mıydı?
Türklük, Müslümanlık falanlık, filanlık ha!
Bu denli ilkel tartışmaların yapıldığı bir ülkede yaşamak, gerçekten zor.
Ne acı ki, Osmanlı gibi bir imparatorluk kalıntısı olan bu ülkedeki bir kısım aydınların (ya da aydınım diyenlerin) veya üniversite çevresindeki bir kesimin seviyesine (seviyesizliğini) bakın.
Neden biliyor musunuz? Çünkü bu aydın, devletin kapıkulu askeridir de ondan! Az sayıdaki aydını/entelektüeli tenzih ediyorum.
Bu ülkede hukuk, adalet, fırsat eşitliği, insan hakları var mı? Ve bütün kimliklere eşit mesafede duran, kaynağını adaletten alan bir devlet var mı? Bu devlet yurttaşları için mi var, yoksa yurttaşlar devlet için mi var?
İnsan olmaya çalışıyorum, hepsi bu diye haykırabiliyor musunuz?
İnsana ait ne varsa, bütün kimlikler için geçerli olduğunu haykırabiliyor musunuz?
Onur, vicdan, adalet, acımak, sevinmek, sevmek vs.
Arsızlık, hırsızlık, katillik, sapıklık, puştluk vs.
Tüm bu insan davranışlarının kimliklere göre değil, insanlara göre dağıldığını haykırabiliyor musunuz?
Fahişe fahişedir!
Katil, katildir!
İşkenceci, işkencecidir!
Hortumcu, hortumcudur!
Hakikat buradadır. Hakikat bunların toplumsal hayattaki oluş halleridir.
Şimdi hakikatlerle Türklüğün, Müslümanlığın ilişkilerini de varın siz kurun.
Safkan insan olmaz!
Safkanlık, hayvanlarda olur!
Melezlik, insanlaşmaktır.
Melezlik evrenselleşmektir.