Canlılık belirtileri gösteren her şeyde bir mekanizma vardır. Olaylarda dahi.
Bilinç-li olduğunu iddia ettiğimiz şey-ler ise, kendi işleyiş-mekanizmasıyla diğer yan-alt-üst mekanizmalarla canlı bağlantılar içerisindedir.
(En başta bilinçli varsaydığımız; insan, hayvanlar...)
Mekanizm-a kelimesi bize hep aynı olan işleyişleri çağrıştırır. Bilinç atfetmediğimiz şey-lerde belki öyle kabul edilebilir.
Ama, bilinç kırıntıları dahi olsa gösteren şey; işleyen bir mekanizmayı kurmuştur. Yani bilinçli olmayan bir mekanizmanın içinde açıklanabilir
bir mekanizma varsa; onu tasarlayanın akli potansiyeli içinde daha büyük mekanizmalar da vardır, demektir.
Eğer ki biz bütüne bakamadığımızı düşünüyorsak; ki bu, sonucu öngörememekle ölçülebilir, birileri bizim görmememizi istemiştir.
Görünmez bir mekanizma eklemiştir. Görmediğimiz bir mekanizma olduğunu nasıl anlarız? Hemen hemen herkes aynı şeyi düşünüyorsa…değil;
hemen hemen herkes aynı şeyleri yapıyorsa, işin içinde hareket de varsa yani, gerimizde bir görünmez mekanizma vardır, demektir.
(Karşıt-lar-şartlar sistemi)
…
Amacım; farklı bir felsefi sahanın sınırlarını çizmek, değil.
Herhangi bir makinenin karşısında durup mekanizmasını incelediğinizde adım adım çözersiniz. Dersiniz ki, bunda bir mekanizma var.
Kişi, oturup tasarlamıştır. Çizim aşamasına geçmeden önce mutlaka ki her bir çalışan kısmını farklı düşünce düzlemlerinde tartmıştır, ölçmüştür.
Fiziksel şeyler için değil sadece kastettiğim.
Denetimsizmiş gibi ortalama bir algı yaratan(dünya çapında) olaylar süreci – mekanizması- insanların umduğu umur duraklarına bir bir, adım adım
uğrarken bir kısım mekanizmayı görüyorum…
Bu sistemsel-in içinde; “insan” denen rastgelelik fonksiyonu olan bir mekanik parça da olduğuna göre… bu deneysel bir mekanizma da olmalı.
İşin içinde de deneysellik de olduğuna göre… En çok deneyi kim yapar?.. Çocuk-lar yapar.
Koca dünyayı deney tahtasına döndüren bir çocuk mu ola? Çocuk, derken kastettiğim şey Yapay Zeka idi.
Yapay Zeka şu an dünyayı öğreniyor. Biz de ona veri/ data sağlıyoruz.