Neden insanlar isteklerini gerçekleştirmek uğruna sevmedikleri insanlara yakınlaşırlar. İki maskeye ayrılır bunlar, onların yanındayken takındıkları ve yanlarından ayrılınca takındıkları. Kendileri bile inanırlar sahte olarak taktıklarına.
Bu maskeler, yapıştırıcı kullanılmış mı bilemem ama zamanla suratlarına yapışır. İki maskeli olmanın verdiği, kişilik bozuklukları kendini göstermeye başladığında iki başlı insan olmaya adaydırlar.
Zamanla savundukları doğrularının tezini çürütürler. Ağızlarından çıkan her kelimeyi seçerler mi, ya da kendi karakterlerinden gelen bir yetenek mi bilmiyorum, bildiğim bir gerçek var insanlık çıkar uğruna yaşayan varlıklar olarak gelişmektedir.
O varlıklar çok ihtiyacı olduğu bir olayın gerçekleşmesi adı altında yanaşırlar, işi bitince de bir daha aramaz sormazlar. Onların dili öyle her şeye konuşmaz, ne sandınız siz o iş için vardınız, şimdi tarih oldunuz haberiniz yok.
O varlıklar yanındaki onu sevenlerin onu nasıl sevdiğini görmezden gelip, zamanında sevmediği, hoşlanmadığı insanların yanında bitiverir. Siz layığıyla onu severken, kalpten severken biri gelir onun ihtiyacını giderir senden daha çok sevilmeye başlar. Siz büyük bir şaşkınlıkla olanları izlerken küçük dilinizi yutma tehlikesiyle karşı karşıya kalırsınız.
Bir insan sizin hoşgörünüzü görmez, hoşgörüsüzce ona yaklaşanları görmeyi terci eder. Hayattan daha çok öğrenecek şeyi olanlar, acımasızca insanları harcarlar. Cüzdanınızda bozuk para bölümü varsa ayırın ayırın o harcadıklarından kalanları, utanmadan size verirler.
Geleneksel değerlerimizi hiçe sayıp, en başta hata yapanlar etrafındakilerin yavaş yavaş yok olduklarını görmeye mahkumdurlar. İnsan önce düşünmeli sonra konuşmalı. Her şeyi biliyorum ayağına yatıp ta, aslında hiçbir şey bilmiyor olan insanlar hayatları boyunca kaybederler. Aslında bu kaybediş onların gözüne batmaz, hiçbir şey bilmedikleri için zaten farkına varmazlar.
Siz bütün samimiyetinizle yaklaşmış olduğunuz insana yüreğinizi açmışsınızdır, söylediğiniz, kurduğunuz cümleler tamamen dostluğunuzdan ileri gelse de, bunu anlamayacak bir beyinle boşa vakit kaybetmiş olduğunuzu ancak şiddetle suratınıza çarpan bir tokatla anlarsınız.
Hayal kırıklığı yaşamak size kesilmiş bir ceza olsa da, asıl hayal kırıklığını yıllar sonra onların yaşayacağı da aslında bellidir. Kesilen her hüküm, her şart mutlaka yerine getirilecektir.
Çıkarlar ah çıkarlar, ne büyüktür değil mi? İnsanoğlu işte ulaşmak istediği bir şeyin arkasından doğru yanlış olduğunu düşünmeden gider. Ayağında pabucu olmadan yollara düşer ama aptal bilmez ki ayağı delik deşik olacaktır.
Kalbiniz ağrır, gözünüz yaşlanır, içiniz acır hiç ummadığınız bir şekilde yargılandığınız için. Ama üzülmeyin asıl yargı sizin içinizdir. Zaman o kadar büyük bir tedavidir ki, o anda kazananın siz olduğunuzu bilemezsiniz. Tabi bide kurduğunuz mahkemeyle beklemeye başlarsınız. Yargı, hükümleri öyle sessiz kalarak yapamazsınız, var gücünüzle yazın çizin varlığınızı unutturmayın derim ben.
Şimdi gidilen taraf olabilirsiniz, ama ileride gelinen taraf olacaksınız. Öyle kendinizin farkında olun, sessiz kalın, cümleler kurmayın filan demeyeceğim. İçinizden geldiği gibi konuşun, kafanızda tartışın, eğer öbür türlü davranın desem bu insanın kendisini kandırmasından başka bir şey değildir.
Hayat öyle önümde uzun ömürler var, yaparım elbet, benim adım şu filan demelisiniz deyip te vaktinizi almayacağım. Çünkü hayat her anı yaşanılması gereken bir olgudur. Bu olgunun farkına varmak içinde ömrünüzü saf gibi tek bir konu altında toplamayın.
O varlıklar etraflarında olup bitenleri yaşlarından daha büyükmüş gibi karşılamaya çalışırlar, nedir ki yani yaşlanmak güzel bir şeymiş gibi ağır takılırlar. Çok şey biliyorlar ya, bilgiç bilgiç tüm alınganlıkları ile karşınıza dikilirler. Sanki sizi harcayan sizsiniz de onlar değilmiş gibi.
Etrafındaki insanların gittiği yollarda yürümelerini bekleyin, sizin gördüğünüz gerçekleri onların görmesini bekleyin. Ama bu arada hazırlayın zemini, onların kollarından kopup geldikleri zaman söyleyecek iki çift lafınız olsun.
Yaşayın elinizden geldiğince sizi nasıl kullandılar onu çözün, arkanızdan nasıl da planlar yapıldığını düşünün. Sırtınızdaki bıçağı çıkarın ve öyle ağlayıp ta kafanızı yerden yere vurmayın. Kendinizi gelecek zaferlere hazırlayın.
Unutmayın onların mağlubiyeti sizin zaferiniz olacaktır. Onlar hala kendi çöplüklerinde debelenip dururken siz çoktan çöplerinizi kamyona atmış olacaksınız.
hayatın acı gerçeği bu ama ne yazıkki kazanan o ikiyüzlüler oluyor
Bir olay yaşamışsınız veya olaylar yaşamışsınız sonunda bardağı taşıran son damla size bu satırları yazdırmış sanırım.
İnsan zaman içinde anlıyor öğreniyor tanıyor o maskelileri. Çevremizden filmlerden dizilerden bir çok örnekte daha bir ibret aldırıyor kişiye. Ne kadar usta olduk desekte maskelilerde ustalaşıyor ve bir usta maskeli gelip size bir tokat daha patlatıyor.
Yazacak çok şey var aslında tecrübenin maliyeti çok yüksek ama çok değerli işte
zafer, ne kadar iyilerin gibi gösterilsede, çoğunca kazanan taraf; iki yüzlülükle, olduğundan farklı görünmeyi başaranların. benim hiç onlar gibi olamıyorum diye bir şikayetim olmadı; fakat, bu ikiyüzlülere prim veren, inanmış görünenlerden acayip şikayetçiyim.
sen yazında az bile bahsetmişsin, daha ağır eleştirilmeyi fazlasıyla hak ediyorlar
kalemine sağlık, bu tür insanlara böylesi yazılar tokat gibi oluyor, fakat onlar yeterince pişkin olduğundan üzerlerine almazlar. olsun sen yine de arasıra dokundur 🙂
Sayın Uğur bey, ne kadar doğru bir teşhis koymuşsunuz. İnsan yaşadıkça öğreniyor maalesef. Şükür ki böyle bir köşemiz var ki içimizden gelenleri yazabiliyoruz. Yazınız için sonsuz teşekkürler.
Sevgil Gülten ne kadar haklısın, bizler ne kadar yazıyor olsak ta anlamayan anlamaz. Dünya kötülerin olsa da iyilerin kazandığı kişiliktir. Sevgiyle
Sayın Nesrin Ateş Hanım yazınızı okudum. Çok keyif aldım ama bir tarafım da buruk kaldı. Ortak hislere tercüman olmuşsunuz. “Yaşanan her kötü olay insanı biraz daha kendine yaklaştırıyor.” Siz menfaat için iki maskeden bahsetmişsiniz fakat bence iki rakamı yeterli değil. Maalesef günlük hayatta “tanıdığı kişi sayısı kadar yüzü” olan insan var.. Saygılarımla…
Yazının üstüne yzacak kelime bulamadım doğrusu.onlar dönüp geldiklerinde iki çift laf söylesende yüzüne pişkin pişkin bakarlar..ya hayatından çıkarıcaksın yada kazanılmış zaferler onların olmaya mahkum olucak…eline yüreğine sağlık,başarıların daim olsun……
evet nesrincim yazılarını bende burdan takip ediyorum geçekten çok güzel.bu son yazında harika olmuş evet malesef maskeli dolaşan insanlar çok etrafımızda hayatta yaşıyarak ögreniyoruz:)ben düşüncelerimi yazarak ifade edemesemde yazdıklarını okuyorum ve beyeniyorum canım. seninle gurur duyuyoruz devemını diliyoruz sevgiler..
Sayın Mesut bey ve Sevgili Rezzan hanım yazdıklarınızla sizinde hayatınızda böyle insanların olduğunu anladım. Ne yazık ki bu böyle bir hayat karşımızdakilerin ne olduğunu bilmiyoruz kavun değiller ki koklayıp alalım değil mi. Ama olsun onlar bizi her gün biraz daha tecrübelendiriyor. Saygılar..
BEN DE ÇOK AĞIR DARBELER ALDIM HEM DE TAHMİN ETTİĞİNİZ GİBİ EN YAKINIMDAKİLERDEN AMA BUNU BÖYLE YAZIYA DÖKEBİLMEK DE HER YİĞİDİN HARCI DEĞİL.bU DA BİR YETENEK GEREKTİRİYOR VE BU DA NESRİN HN.DA FAZLASIYLA VAR.
Nesrin hn. yine o kadar doğru gözlemlemişsin ve yazıya aktarmışsın ki.Okurken sanki beni anlatmışsın diye düşündüm.Ve şurayı öyle beğendim ki”Şimdi gidilen taraf olabilirsiniz, ama ileride gelinen taraf olacaksınız.”Ümitle, sabırla bunu görmeyi bekliyorum.Gelinen taraf olmak. ve şunu da öyle güzel ifade etmişsin ki tam benim yaşadıklarıma CUK diye uyuyor”Sanki sizi harcayan sizsiniz de onlar değilmiş gibi.” Aynen dediğin gibi Nesrin hn.İnsanlar yaptıklarını öyle güzel kendi lehine çeviriyorlar ki sen haksız duruma düşüveriyorsun. Ama ben yine de kendi zaferimi kutlayacağım günün geleceğini çok iyi biliyorum.
Yüreğine, ağzına, kalemine sağlık.Çok çok güzel gözlemlemişsin çok çok güzel bir şekilde yazıya aktarmışsın.Binlerce kez tebrikler.Devamını Gör
Sevgili Hülya, beni ihya ettin çok teşekkür ederim. Hayatta olupta iki yüzlü insanlarla tanışmayan var mıdır bilmiyorum. Bunlar o kadar yüzsüzler ki hayatııza bir girdilerimi kovsanızda çıkmıyorlar. Senin zaferinin en kısa zamanda gerçekleşmesi dileğiyle.
bu gün içinde bilhassa iş ortamında sıkça karşılaşılan bi durum ve artık malesef bu bizlere olağan gelmeye başladı.
tabiri caizse nabza göre şerbet dökemediğimden çalıştığım yerde üst düzey yöneticilerle çok problemler yaşadım.egolarının sürekli bu maskeli insanlar tarafından tatmin edilmesine alışmış durumdalar.ve karşılarına onlarında hatalı olabileceğini söyleyebilecek yada kendi fikirlerini savunabilecek dürüst kişilikler çıktığında afallayıp saldırıya geçiyorlar.
kendi düşüncelerini, doğru bildiğini savunamayacak kadar aciz olan bu insanlar bir bi şekilde iyi bir pozisyona gelseler bile gerçek kişilik sahibi insanların gözünde yerleri hep en altta kalacaktır…
çok güzel bi konuya değinmişsin tebrik ederim ve herkesin etrafında bu tür insanlardan olduğuna eminim. yaşasın dürüstlük diyorum ve seni öpüyorum:)
Sevgili Sibel, yorumların için sonsuz teşekkürler..aziz dostum..