Bazı anlar vardır, susmak gerekir…
Bazı anlar vardır, düşünmek gerekir…
Bazı anlar vardır, ibret almak gerekir…
Bazı anlar vardır, uzaklaşmak gerekir…
Kısaca her “an” aynı tepkiyi vermez insan.
Bazı şeylerin önüne geçilemeyebilir. Bazı şeylerin zarar vermesi azaltılabilir. Bazı şeylerin zarar vermesi önlenebilir. Bunlar çok önceden alınması gerekli tedbirler sayesinde olur. Ancak iş başa düşünce vaziyet değişir. O an yapılması gereken ne ise yapılır. Söylenecek sözler tehir edilir. Zamanı gelince ki mutlaka gelir bir bir izah edilir.
Mahalle yanarken saç taranmaz.
Sel, deprem, yangın, fırtına ve bunlara benzer bazı olumsuz şartlar hiç beklenmedik zamanda karşımıza çıkabilir. Hasarları; alınmış tedbirlere nispeten olur. Bazen insan hatası, bazen mevzuat içtihadı, bazen tatbik hatası, bazen ihmal, bazen beceriksizlik, bazen telaş gibi felaketleri önleyici hususları olan etkenler durumu daha çok zorlaştırabilir.
Can, mühimdir… Canan da… Ancak bazı şartlar ehem mi mühim kılar. Öncelik durumları vardır. Ben devlet dairelerinde “Yangından ilk kurtarılacaklar” ikazını okuduğumda çok şaşırmıştım. Aklıma “İnsandan da mı önce” diye bir soru geldi. Meğer mevzuat bunu emrediyormuş ve “yangın” denilen şey neyse başa gelmeden önce insanlar bilsin diye yazılıyormuş.
Bazı ülkeler çok tuhaf şeyler olabiliyor. Bir trafik kazası oluyor; millet can derdinde iken uzmanlar trafik kurallarının uygulanmadığında, yetersizliğinden, sahibinin, taşıtın bakım ve onarımını zamanında yaptırmadığından bahseder ama orada bulunan canları nasıl kurtarırım diye akıl etmez. Varsa yoksa işleri “Peynir gemisi yürütmek” olur.
Bir türlü “öncelik” denilen şeyi öğrenemedik. Okullarda verilen “İlk yardım dersleri” bile bize bazı çağrışımlar yaptırmadı. Ameli bilgileri yorumlayıp fiili durumlara müdahale edemedik. Varsa yoksa “Şöyle olsa iyiydi, böyle olsa daha iyiydi” şeklinde olup; cevaben, “Yapılması gerekenlerin yapıldığına dair” açıklamalar sonunda yarınlara tehir edilen mütalaalar kalıyor elimizde.
Ülkenin yaklaşık beşte birini yakinen ilgilendiren bir felaket yaşadık. Yapılacak işlerin öncelik sırasına göre yapılması ve geri kalan zamanlarda da gevezeliğe devam edilmesi. Çünkü biyoloji ilmine göre sağ kurtarılma imkânı var olduğu sürece çalışmaların “engellenmeden” devam etmesidir.
Ne “Saç taramanın” ne de “Peynir gemisi yürütmenin” zamanı değildir. Şairin “Ainesi iştir kişinin” dediği gibi iş yapma zamanıdır.
Ne lüzumsuz söz söylensin, ne de söze cevap vermek için enerji tüketilsin. Vatandaşın yaptığı duyarlığı “Vatandaş üstü” kişilerin de yapması lazım.
Bu durumda anlayamadığım bir atasözü geldi aklıma.
Sükût; ikrardan mı, itirazdan mı gelir?
Bilen beri gelsin.