Türkiye’nin kilitlendiği bir İstanbul seçimi yaşadık. Hayat adeta felç oldu, ekonomik sıkıntılar zirveye çıktı, Gıybet/Dedikodu/Yalan/İftira/Menfaat zirvelere çıktı ve berber traşı öne döküldü.
Medyada çok çeşiti yazılar yayınlandı, konuşmalar yapıldı.
İnternette yer alan MUSTAFA ASIM KÜÇÜKAŞCI HOCANIN KAYDA DEĞER BİR SEÇİM TAHLİLİ VAR.
Aynen buraya almak istiyorum.
“Hak, âlîdir. Hakikat mağlûp olmaz. Fakat hakkı hakkıyla temsil edemeyenler, bâtıla mağlûp olabilirler. Mevlâ, zafer günlerini tedâvül ettirir.
Yapılacak şey, bâtıla meyletmek değil, yeniden hak ve hakikati hakkıyla temsil etmeye gayret etmektir.
Meşhur misalle söylersek; Okçular tepesinin terk edilmesi, ganîmet düşkünlüğü, Ebû Süfyanların sesinin çok çıkmasına sebebiyet verir, İkrimelere galebe fırsatı sunar.
Fakat ders çıkarılırsa, birkaç yıla kalmaz, Ebû Süfyanlar da, İkrimeler de hak ve hakikatin safına koşarlar. Maksad da budur.
Ekonomi, fakirlik, işsizlik.. bu neticelerde müessirdir.
Şımarıklık, yükseklik kompleksi bu neticelerde müessirdir.
Bunun idarecilere yansıması, dürüstlük ve çalışkanlıkla, yoksullukla mücadele etmektir. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Fakat her müslümana da, yardımlaşma, hayr u hasenâta koşma, kardeşinin derdiyle dertlenme mesajı vardır. Yolun başında, halkın teveccühünü kazanmakta, kimsesizlerin kimsesi olarak mesafe alınmıştır. Şimdi de yapılacak odur. Yardımlaşma, bağış yapma seferberliği, infak seferberliği lâzımdır.
“Bâtıla meyletmemeli” diye şunun için söylüyorum. Osmanlı son asırlarında düşmanları karşısında mağlup olunca dönüp, kendi öz değerlerinde suç aradı.
Hâlbuki, suç tembellikte idi, gevşeklikte idi, dünyaya düşkünlükte idi. Gelenekte, dinde, şeriatta değildi.
Şimdi de Ak Parti’yi, Suriyelilere destek olduğun için mağlûp oldun, One minute dediğin, İhvancı dış politika izlediğin için mağlûp oldun, imam hatip açtığın ve açmakta ısrar ettiğin için halkın bir kesiminden oy alamıyorsun vs. diye batıla meylettirmeye çalışanlar olacak.
Bu sebeple şu tahlil yapılmalı:
Mağlûbiyete sebebiyet veriyormuş gözükse de terk edilmeyecek doğrular vardır. (Millî mânevî duruş gibi) Çünkü sizi siz yapan odur. Diğer türlü, siz iktidarda olsanız da, o değerler olmadığı için, artık siz o eski siz değilsinizdir.
İktidar, gönüllere sevdirilmekle olur. Onun teminatı da, Meryem Sûresi’nin sonundaki hakikattir: “İman edip sâlih amel işleyenleri Allah, kullarına sevdirir.” Başka türlü bir şeylerden taviz vererek sevilmek, geçicidir, nefsânîdir ve yok edicidir.
Ben hâlâ onca derde ve probleme rağmen kenetlenen %45’e hasetle baktıklarına eminim. Onu kaybetmemeli. Birlik ve beraberliği korumalı. Kazanımları korumalı. Kaba tabirle, anamızın karnından iktidarla, belediye imkânlarıyla doğmadık. Elde var sıfırla buralara geldi bu dâvâ… Vehne düşmeden muhasebe yapıp silkinip devam etmeli.
Doğru ile hak tartışıldığı zaman, doğru tartışılabilir, fakat Hak tartışılmaz, çünkü tektir.
Bu ifadeler tartışılabilir, çeşitli yorumlar ve ilaveler yapılabilir. Önemli olan Hak katındaki gerçektir. Mevla güzel eyler, sabırla bekleyelim.”
Anlayanlar için bir şiirimle, Ben de şöyle seslenmek istiyorum.
FATİHİN İSTANBUL’U…
( “AK PARTİ MAYASI”NI BOZANLARA…)
CHP Kaldırırken, kadehleri şerefe,
Ayasofya mahzûndur, mahzûn Minber/Şerefe.
Ehl-i Şer saldırırken, iman eden herkese,
Oy verenler maznûndur, kulak ver Haktan sese.
FATİH’İN İSTANBUL’U, KİMLER ELİNDE KALDI?
KİM OLDU,KİMİN KULU; ÇANLAR KİMLERE ÇALDI?
Ak Parti Mayasına, Zehr-i Zakkum katanlar,
Edeple/Hâyasına, Dikenle/Taş atanlar,
“Millȋ Ruh” havasına, menfaatte çatanlar,
Hak/Bâtıl savaşına, gaflet ile yatanlar.
BU DÂVAYI ÇÜRÜTTÜ, SERVETİNİ BÜYÜTTÜ,
TALANLARI YÜRÜTTÜ, GAYELERİ KÜÇÜLTTÜ.
Reis bu hale netsin, kaldı yalnız başına.
Belâya rıza etsin, geldi doksan yaşına.
Hangi diyara gitsin, kan doğrandı aşına.
Kulak neyi işitsin, beyaz düştü kaşına.
MAHŞER’DE HESÂBI VAR, MÜSLÜMAN RAHAT MISIN?
MȊZÂN OLACAK DÂR, EŞEK MİSİN / AT MISIN?
Kadere inanırız, Hakkın dediği olur.
Hikmetle donanırız, Hakikat yerin bulur.
Türlü renk boyanırız,Âdil olan kurtulur.
Arş Kat’a dayanırız, bu günde unutulur.
BEKLEYİP GÖRECEĞİZ, ZAMAN EN GÜZEL ŞAHİT,
BELKİ DE ÖLECEĞİZ, TARİH YAZILI LÂHİT.
İstanbul Yedi Tepe, Tarih var her taşında,
Olsun kulağa küpe, kim oturdu başında?
Başlarlar Talan/Lüpe, yetim hakkı arşında.
Genci yanında körpe, Sultanahmet Taşında,
PLAJLAR BOŞANIRKEN, TATİL YAPAN MÜSLÜMAN,
SANDIĞA TAŞINIRKEN, SEFAHAT SANA LİMAN.
KEMÂLİ bekle de gör, gönlünü Şen/Rahat tut.
Bu kadar olmaz nankör, Yiğit kalmadı unut.
Olsunlar görem bonkör, karamsarlığı al,yut.
Gören gözler oldu kör, Cihatta Dâva umut.
ÖMRÜ OLAN GÖRECEK, HAK’TAN BİZE SİLLE Mİ?
HAK DÂVAYI GÜDECEK, YOKSA BÂTIL HİLE Mİ?
KEMÂLİ ( İLHAN YARDIMCI )
(24 HAZİRAN 2019/PAZARTESİ)