Ayak-yorgan hesabı yapan (nerede ise) kalmadı. (Ondan sonra da kredi kartı faciaları yaşanmaya başlandı)
Ne gariptir ki, muhafazakâr olduğunu iddia edenlerin, gösteriş ve lüks merakı daha da fazladır. Lüks arabalar, pahalı giyecekler, lüks yazlık ve kışlıklar, inanılmaz israf tabloları.
Halka örnek olması gereken yöneticiler, tam tersi davranışların içindedirler. Şahsen; bir yöneticinin lüks otellerde tatil yapmasının (özellikle de ödeme yapmadan) başkalarının yatları ile gezmesinin, yanlış olduğu inancındayım. Zira, bugünün Türkiyesi’nde, karşılık beklemeden bu tür ikramları yapanlar, çok nadirdir.
Nitekim, anlı-şanlı zenginliklerimizin geçmişine bir bakınız. Türkiye’de nasıl zengin olunmuştur:
1- Kaçakçılık yolu: Akaryakıt, sigara, silah, uyuşturucu, floş, saat, elektronik malzeme, kozmetik malzemesi, Çin malları, hayvan, sun’i tatlandırıcı, çay, tuz, şeker, vs. vs.
Velhasıl, kaçak girmeyen mal yoktur. Herbiri, ayrı insanları süper zengin yapmakta ve Devlet buna seyirci kalmaktadır.
2- Özelleştirmeler/ Kişiye mahsus teşvikler-krediler / İhale yolsuzlukları / Tahsisler/ Hazine arazisi yağmaları/ Silah ticareti komisyonları. vs.
Bu araçlar, her dönemde, iktidar ve yandaşları için, (saçı bitmemiş yetim hakkını hiçe sayarak) zenginleşme aracıdır. Elbette, holdinglerin çoğu da bu yollardan semirmiştir ve semirmeye devam etmektedirler.
3- İmar yolsuzlukları; mahalli ve merkezi yönetimlerin katkısı ile gerçekleşmektedir.Sit uygulamaları, imar planı değişiklikleri, bu konuda en fazla kullanılan araçlardır.(Şaban Dişli olayı, ne ilktir, ne de son olacaktır)
4- Rüşvet/haraç vs. Hem kamu görevlileri, hem de mafyalar için, zenginleşme kaynağıdır. Polisimizin bu kadar azimle ve kararlı tarzda mücadele etmesine rağmen, mafyanın kökü kazınamamaktadır.
Rüşvet ise, zaten alenidir. Çok yaygın ve olağan hale gelmiştir. Kimsenin umursadığı da yoktur. (Aksi halde; Ankara’da bu kadar çok lüks mağaza /otel/ villa/ lokanta vb. olmasının gerekçeleri incelenirdi. Nasıl olup da, en fazla fert başına tasarrufun olduğu araştırılırdı) (Elbette, bu tür araştırmalar, öncelikle iktidarlara ve yandaşlarına batabilir)
5- Ödenmeyen banka kredileri, hortumlanan bankalar, vb.
Kişiler bellidir. Peki, bunların içinde, hiç hayat düzeni değişen, lüksü azalan olmuş mudur? (Başta Uzan Ailesi olmak üzere…) TMSF neyi becermiştir? Bir çoğunda da , şirketleri iade etmiştir. Ve bunun, Devlete maliyeti bizim gibi sade vatandaşların sırtına binen yükü nedir?
*****
Velhasıl, haram kazançla zengin olma yolları, saymakla bitmez.
Elbette; haram para, tersiz kazanç, kolay harcanır. Magazin sahifeleri ve programları bu kadar dolu olur. Vergi listesinin yanından bile geçmeyenler, hergün kötü bir örnek olarak, görevlerini ifa ederler. Milyon dolarlık villalar, leblebi gibi satılır. En lüks arabalar, inanılmaz pahalı saatler, süper yatlar, en fazla Türkiye’de alıcı bulur. Dolar milyarderi sayısı artar.
Bu arada, haram tam anlamıyla bulaşmış kişiler, dindarlığı kimseye bırakmazlar. Haramla dolu mide ile kıldıkları namazların; haram para ile gittikleri umrelerin, kendilerini kurtarmayacağını hatırlamak istemezler. Sevgili Peygamber Efendimizin (SAV); “Korkarım, ümmetimin helâkı, mal hırsından olacaktır” Hadis-i Şerif’ini unutmuş görünürler. İslam büyüklerinin hayat tarzlarını ve davranışlarını sadece lafta bırakırlar. Gösterişten, israftan ve mal hırsından vazgeçmezler. (Ve de ikinci hanım merakından)
Bu ortamda; “Laiklik gidecek, şeriat gelecek” diyenlere şaşıyorum. Kim getirecek şeriatı? “Haram-helal ver Allahım. Kulun doymaz yer, Allahım”; diyenler mi?
Şeriat gelse, bunların kesilmedik uzvu kalmaz…