İlimizde son zamanlarda ciddi anlamda tartışılan konu: Lisanslı depo. Malum önceki yıllarda Ünye’de kurulmuş ancak işletilememişti.
Lisanslı depo; gereksiz diyenler var, erken diyenler var, kuruldu tercih edilmedi diyenler var ve bir de benim gibi “mutlaka kurulmalıdır, tartışmak bile anlamsız” diye düşünenler var.
Bilindiği üzere, Ünye ilçemizde 2012 yılında 25.000 ton kapasiteli bir lisanslı depo kuruldu, iki sezonda çok az ürün aldı, depoları FİSKOBİRLİK’ten kiralayarak yeterli hale getiren firma kira geliri çok düşük olduğu için ciddi anlamda zarar etti, yetkili sınıflandırıcı depoyu işleten kurumun dışında bir birimin kurması gereken laboratuvarı Ünye Ticaret Borsamız fedakarlıkla ve ciddi harcamalar yaparak kurdu, yani asgari altyapılar sağlanmış oldu, işler yürümeyince maalesef lisanslı depo 2014 yılında kapatıldı, çok yazık oldu.
Ünye’de kurulan lisanslı depo neden tercih edilmedi?
Üreticilerimize ben dahil lisanslı deponun ne işe yarayacağı, avantaj ve dezavantajları anlatılmalıydı anlatılamadı,
Örnek oluşturabilecek farklı ürünlerdeki lisanslı depolara çiftçi temsilcileri ve örnek çiftçiler ziyaret ettirilerek işleyiş gösterilmeliydi yapılamadı,
Konu; alım ayağında taraf olan manav ve entegre tesis sahibi firmalarımızda, Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsalarında yeterince tartışılarak bir ortak akıl oluşturulmalıydı oluşturulamadı,
Lisanslı deponun uygulandığı diğer il ve ürünlerde sistemin 5-6 yılda oturduğu biliniyordu, ısrar etmek gerekiyordu bizde ısrar edilmedi,
Yıllık kiralama ton başına 150 TL, laboratuar analiz ücreti kaç ton olursa olsun çiftçi başına 30-50 TL idi, ayrıca fındığın depoya getirilmesine kadar ki maliyetleri de (yaklaşık ortalama 250 TL) eklemeliyiz, ortalama hane başına 1 ton fındık kabul edersek toplamda hane başı 500 TL, tüm bu maliyetlerin geçiş döneminde sübvanse edilmesi gerekirdi, edilmedi,
Şimdi ne yapmak lazım:
Valiliğimizin, Büyükşehir Belediyemizin, Ticaret ve Sanayi Odalarımızın, Ticaret Borsalarımızın ve Ziraat Odalarımızın koordinasyonunda bir çalışma gurubu oluşturalım,
Çalışma gurubumuzun, bu alanda bize örnek teşkil edebilecek depoların kurulum ve işleyişini takip ve analiz etmek üzere alan ziyareti yapmalarını sağlayalım,
Alan ziyaretinden sonra çalışma gurubu üyelerimiz tarafından; yukarıda belirtilen üst yönetim yönetici ve belirledikleri kişilerine detaylı brifing verdirelim,
Konuyu kamuoyuna mal etmek amacıyla, Çalışma gurubu organizesinde, alan ziyaretlerini ve üst yönetim görüşlerini de dikkate alarak “Fındıkta lisanslı depo” başlıklı çok geniş katılımlı bir çalıştay yapalım.
Bunca çalışmaların sonucu Lisanslı Depo gerekir sonucuna varılırsa gereğini yapalım, değilse konuyu rafa kaldıralım, ama lütfen önce önyargılarımızdan arınalım…
% 100 eminim ki lisanslı depo gerekli sonucu çıkacak. Bu durumda; 1. lisanslı depoyu hayata geçirene kadar ve 2. lisanslı depo yapıldıktan sonra ayakta durur ve işler hale getirilinceye kadar olmak üzere iki konuda yapmamız gerekenleri adım adım yerine getirelim.
Lisanlı depoyu hayata geçirene kadar ne yapmamız gerekir? Sorusunun cevabını, iki gün önceki “FINDIKTA SOPA HEM ARGE HEMDE “LİSANSLI DEPO”” başlıklı yazımda verdim.
Lisanslı depo yapıldıktan sonra ayakta durur ve işler hale getirilmesi için yapılması gerekenleri ise bu yazımın baş kısmında yazan “Ünye’de kurulan lisanslı depo neden tercih edilmedi?” kısmının sonlarına eklenen önerilerde belirttim.
Lisanslı depo ve ürün borsası, elbette ki tüm gerekleri ve altyapılarıyla birlikte hayata geçirmek şartıyla günümüz teknolojisinin ve ortak aklın geldiği son nokta.
Özet:
Fındığımızın iki temel sorunu var: verim artışı ve katma değerle buluşturma.
Verim artışına yönelik çalışarak verimi hiç olmazsa iki katına çıkarabiliriz diye düşünüyorum.
Katma değerle buluşturma konusunda birincil çözüm butik çikolata imalatı.
Bu ikisine altlık oluşturacak; yani üreticimizin verim artışı olunca fındığını değerinde satabileceğine inandırmak içinde, katma değerle buluşturmanın öncesinde sağlıklı ortamlarda tutmak içinde önce lisanslı depo ardından ürün borsası.