Durup dururken bu limon yazısı da nerden çıktı? Ağzımız sulandı, demeyin! Oldum olası limonu şekli, görüntüsü, kokusu ve çaya, çorbaya, salataya verdiği tadı nedeniyle çok severim. Çocukluktan itibaren oluşan bir sevgi bendeki bu limon sevgisi.
Eş dost, bir gün yediveren diye bir limon ağacı var, dediler. Söylenene göre yılda yedi defa ürün veriyormuş bu ağaç. Balkonda saksıda falan da yetişir, dediler. Evim pazar yerine yakındı. Geçen yılın ilkbaharında dayanamadım adamın elinde kalan son limon fidanını aldım. Satıcı amca, limon ağacının özelliklerini saydı döktü bana. Ne ağaçmış bu limon ağacı, dedim! Çok sayıda çiçek vardı dallarında. Eve götürdüm. Hanımın da hoşuna gitti, o da heyecanlandı. Limon ağacımıza yaz ve kış gözümüz gibi baktık. Üç tane limon verdi. Limonları koparmaya bir türlü elimiz varmadı, kıyamadık. Bir gün bu böyle olmaz, dedik. Zorla da olsa bir tanesini kopardık. Derken ikincisini ve sonrasında da son limonumuzu kopardık. Aman Allah’ım o nasıl güzellik, o nasıl tat, o nasıl koku?
İlkbahar geldi. Limonumuz balkonda pencerede ne kadar büyüyüyebilir, diye düşündük. Köye götürüp oraya dikmeye karar verdik. Mandalina ağaçlarının yanına, uygun bir yere diktik. Ağacımız, bu sene henüz ürün vermedi. Belki de toprakta biraz güçlenip kendisini toparlaması gerekiyor. Bizim limon ağacımızın şimdiki durumu bu. Seneye Allah Kerim’dir…
Hep bizim limon ağacımızdan konuşmayalım. Biraz da limonu genel olarak ele alalım. Efendim; limon mandalina, greyfurt, portakal gibi turunçgillerden bir meyvedir. Renk, koku, şekli yönü ile enfes bir meyvedir. Yumuşak ve pürüzsüz yapısıyla bir güzellik abidesidir o. Sarı bir pamuktur. Elinize aldığınızda bir yumuşaklık, bir rahatlık hissedersiniz. Bir kasa limon, bakkalların ve manavların önünde elma, armut, muz, portakal, mandalina, çilek; patates, soğan, biber, patlıcan, marul gibi meyve ve sebzelerin arasında ne de hoş durur. Onsuz bakkal mı olur, manav mı olur?
Limon, çok narin bir meyvedir, nazlıdır da. Yetiştiği bölgede sıcaklık sıfırın altına düşmemeli. Akdeniz iklimi ılımandır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yer yer yağışlı geçer. O nedenle portakal, mandalina, greyfurt gibi limon da Akdeniz Bölgesi’nde yetişir. Limon ülkemizde en çok Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Muğla gibi kıyı boyunca İzmir’e kadar uzanan şehirlerimizde yetişir.
Ramazan denilince de aklımıza gelen ilk meyvelerden biridir limon. Salatalarımızdan, çorbalarımızdan eksik olmaz. Bir huzur kaynağı olan limon ramazanlarımıza ayrı bir tat katar. Limon olmayan soframı olur, o sofrada huzur mu olur? Acısıyla daha da bir tatlılık katar limon; çaya, çorbaya ve sohbetlerimize.
Akşam eve elinde bir file limonla giden Osman amcayı, hanımı Hatice yenge ne güzel karşılar. İyi ki getirdin Bey limonları. Sana söylemeye de unutmuştum. Çorbaya, salataya katacak hiç de limonumuz kalmamıştı, demez mi? Değmeyin o zaman Osman amcadaki keyfe! Bol limonlu bir salatayı hak etti artık.
İşsizliğe de çaredir limon. Mübarek meyvenin neye faydası yok ki? İşsiz mi kaldın? Al bir kasa limon, şehrin uygun bir yerine geç: Çaya, çorbaya, salataya limoooon; çaya, çorbaya, salataya limoooon… Sulu sulu limonlarım var! de. Rabbim rızkını verir. Akşam çoluğuna çocuğuna ekmek götürmene sebep olur.
Eeee bu limonlar kendiliğinden yetişmiyor tabii ki! Ahmet amcanın, Mehmet emminin bahçesinden bağından bin bir emekle yetişiyor. Hasat zamanı toplanan limonlar, işçiler tarafından kasalara özenle yerleştirilir. Limondan elde edilen gelirlerle kim bilir hangi Ayşelerin, Fatmaların; Ahmetlerin, Mehmetlerin çeyizleri düzüldü, düğünleri yapıldı. Kim bilir hangi kamyonlarla hangi şartlarda getirildi bizim yaşadığımız şehirlere. Ne muhabbetler olmuştur o kamyonlarda? Onu toplayan işçiler kim bilir hangi türküleri söylediler? Ya onca uzun yolu aşan kamyonlarda hangi türküler çalındı acaba? Türkü demişken limonla ilgili türküleri de hatırlamamak olmaz herhalde?
Kadir Üründülcü’ye ait serhat şehrimiz Edirne türkümüze kulak verelim:
Oynamaya geldik oynamaya
Düğün dernek göbek atmaya
Limoncu derler adıma
Kimseler doyamaz tadıma
Ayılana gazoz bayılana limon
Ayılana gazozu da bayılana limon…
Bakın, bayılmaya da iyi geliyormuş limon! Ne kadar hünerlerin var senin limon! Aman efendim siz yine de bayılmayın.
Limon, hemşerimiz İsmail Soysal’a ait bir Ünye türkümüzde de portakalla birlikte yerini almıştır:
Evlerinin önü limon portakal
Soyma portakalı (a beyim de) ellerin kokar
Bir portakal ile adam mı doyar
Ege yöremize inelim bakalım, kimler ne demiş limonla ilgili? Özay Gönlüm’e ait olan ve sanatçımız Sümer Ezgü ile özdeşleşen türkümüzde Ege yöremizin şivesinin sıcaklığını nasıl da hissederiz:
Asmam çardaktan
Suyu bardaktan
Biyol öpüverem çil horozum
İlimon yanaktan amanın ilimon yanaktan
Limon ile ilgili türkü ve şarkılarımız saymakla bitmez tabii ki. Mübarek bir meyvedir limon, hikmetleri saymakla biter mi? Kış ayı geldiğinde gribe ve soğuk algınlığına limon birebirdir. Bakın! Barış Manço ağabeyimiz, limonlu ilaç tarifini nasıl yapıyor:
Eski adamlar doğruyu söylemiş
Bir çiçekle bahar olmaz
Kişi kendini bilip sağa sola sormalı
Can pazarı bu oyun olmaz
Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü
Sonunda şifayı kapıp da şaşırınca
Bana gel beni dinle iyi yaz
Defteri kalemi al iyi yaz
Nane limon kabuğu bir güzel kaynasın aman
Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği biraz tere otu katasın
Aman
Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın bir tutam zencefil aman
Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor biraz daha sabret
Güzelim
Ha ha ha ha ha hapşu
Çok yaşa
Sende gör
Rahat ve iyi yaşa…
Efendim, inşallah sizler de rahat ve iyi yaşarsınız. Sofralarınızdan limon hiç eksik olmasın. Ağzınız ve hayatınız daima tatlı olsun. En acı gününüz limon tadında olsun…