Günümüzde uluslararası ticari taşımacılıkta çok önemli paya sahip olan denizyolu taşımacılığının en önemli unsurlarından biri olan liman, gemi ile diğer taşıma araçları arasında, yükün depolanmasını güvenlikle sağlamayı amaçlayan ve ekonomik işlevlerin gerçekleşmesine olanak veren tüm altyapı ve ekipmanların var olduğu bir hizmet yeridir.
Liman sayısı ve kapasitesi, ülkelerin ulusal gücünü ve rekabet kapasitesini gösteren önemli bir ölçüt olmaktadır. Bulunduğu kentin ekonomisine önemli katkılar sağlar.
Mersin bir lojistik kentidir.
Mersin Limanı Türkiye’nin en büyük konteyner limanıdır.124 hektar alanıyla Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne sahip limanıdır. Dünyanın en büyük konteyner limanları arasında 92. Sırada yer almakta.2,6 milyon TEU konteyner kapasitesine sahiptir.
Özelleştikten sonra limanı işleten şirket tarafından 2007-2020 yılları arasında 120 milyon ABD doları operasyonel verimlilik, 282 milyon ABD doları da kapasite artırımı amacıyla toplam 402 milyon ABD doları tutarında yatırım harcaması yapılmıştır. İşletme hakkı bedeli karşılığı ödenen 755 milyon ABD doları ile birlikte toplam yatırım bedeli 1,2 milyar ABD dolarının üzerine çıkmıştır.
Teknik ve kapasite bilgiler yazılı kaynaklara dayanarak aktardım.
21.Yüzyıldayız. Her şey gelişti. Büyüdü ve değişime uğradı. Kafa yapısı ve düşüncesi eski olan bir takım insanlar son model cep telefonu kullanıyorlar. Ne tuhaftır ki düşüncelerini son model şekline getiremiyorlar. Hakikati arayan her insan, her sese kulak verir. Herkesi dinler. Dinlediğinde hakikatin tınısı var mı diye düşünür. Hem iş insanı, hem yazar kimliğim ve hem de başkanlığını yaptığım STK ile birlikte Mersin Limanı genişleme projesini bizzat yerinde yetkili ve teknik kişilerden dinleme imkânı buldum. İşletmecinin kendi beyanların dayanarak, yapılacak olan bu yatırımla birlikte oluşan bu genişleme projesi, 2016 yılında hizmete sunulan ve 400 metrelik mega gemilerin Mersin Limanı’na uğrak yapmalarına olanak sağlayan EMH rıhtımının ikinci aşaması olup, mevcut rıhtımın 380 metre denize doğru uzatılması ve düşük su derinliği olan rıhtımların genişletilerek doldurulması işini kapsamaktadır. Projenin tamamlandıktan hemen sonra, rıhtımın batı tarafında askeri gemiler ve daha büyük kruvaziyer gemilerinin yanaşabileceği modern bloklu rıhtım oluşturulacak, Limanın mega gemiler için ihtiyaç duyduğu minimum derinlik 15 metre olup, yeterli derinliğin sağlanması ancak EMH Terminali’nin deniz yönünde uzatılmasıyla elde edilebilecek, EMH Terminalinin uzatılmasıyla dünyanın en büyük gemileri olan 400 metre uzunluğundaki iki mega gemiye aynı anda hizmet verilebilecek ve gemi bekleme süreleri optimize edilebilecek, artan direkt servis sayısı ile birlikte rekabetçi navlunlar ve daha kısa transit süreleri söz konusu olacaktır. Liman kapasitesi 2,6 milyon TEU’dan 3,6 milyon TEU’ya çıkarılacak. Bu demektir ki Mersin’in ekonomisine büyük güç katacak.
Kendi ifadelerine göre kapılar projesiyle; Serbest Bölge kavşağından başlamak koşuluyla limanın içine alınarak araçların trafiği aksatmasının önüne geçilecek. Liman kapılarının önünde D-400 dâhil yük indirme, bindirme ve herhangi araç kargaşası olmayacak. Tam aksine limandan kaynaklı sıkışık trafik nefes alacak.
• Bu olayları karşılıklı dinledim. Tek taraflı dinlemedim. Görüşmeler esnasında La Fontaine’nin İki İnatçı Keçi Masalı aklıma düştü. İki İnatçı Keçi Ana Fikri Nedir? İnatlaşmak yerine bu sorunu konuşarak, anlaşarak çözmeliyiz. İnatçılık bazen mantıksızlıktır. Başımıza kötü şeyler getirebilir.
Mersin hepimizin. Doğduğum ve doyduğum yer.
STK olarak kentimiz için kamuoyu sesine kulak vermeliyiz. Vatandaş olarak en doğrusu için aksiyon almalıyız. Ortada MIP/Atatürk Parkı ve çevre sorunu varsa karşılıklı konuşmaktan ve bir araya gelmekten kaçınılmamalı. Mıp yetkilileri bundan kaçınmadılar. Hatta randevu talepleri olduğunu kendileri ifade ettiler. Bu taleplere karşılık verilmesi gerekmez miydi? Projeyi dinlediğimde çevre katliamı ve Atatürk Parkının siluetinde vinç görüntüsü dışında herhangi bir sorunun olmadığı kanaatine vardım. Burası Liman şehri. Dünyanın en büyük Limanlarına baktığınızda hepsinde vinç ve konteyner kütlesini göreceksiniz. Proje bitiminde kendi deyimleriyle; artan iş potansiyeli sayesinde ek 500 kişiye doğrudan, 5000 kişiye dolaylı istihdam imkânı da yaratılmış olacaktır. Daha çok insan çalışacak. Daha fazla ticaret yapacak. Katma değeri hem kentimize hem ülkemize olacak. Özelleştirilen Liman/MIP sözleşmesi bittiğinde yapılan tüm yatırımlar kentimize kalacak.
Gereksiz bilgi kirliliğinden usandık!
Havanda su dövmekten bıktık!
Konuşmadan ve gerçeklerden uzak enerjimizi savurmaktan yıldık!
Sahil bandımızdaki mega binalardan ben denizimi göremiyorum. Daha da ötesi kentte geçmiş ve belki de dün, bugün çarpık yapılar yapıldı ve yapılmaya devam diyor. Ağaçlandırmanın olmadığı beton yığınlar haline getiriliyor. Geçmişi değiştirmek imkânsız. Bugün için bunlara odaklanmalı. Kente katma değer katacak sözleşmesi ve tüm argümanlarını yerine getirmiş MIP’nin büyüyen Türkiye’de Limanı büyütmesine değil. Bu proje Mersin’lilerin bireysel, grupsal hesaplaşmalarını bir kenara bırakarak hep birlikte Mersin için en ılımlı ve olur haliyle birleşmesi ile mümkündür..
Bu arada yazmadan geçemeyeceğim;
MIP artan Liman hizmetlerinden dolayı çok işlem İskenderun Limak/Assan Limanına yönelmekte. Bu durum biz firmaları olumsuz etkiliyor. Ayrıca MIP Liman içerisinde İş Güvenliği adı altında ”Kurumlar arası yönetmelik ve dayatmalar ” diyerek;
Gereksiz zaman ve kâğıt sarfıyla yükümüzü ağır hale getirmekte. Oysaki geri dönüşüm parklarına sponsorluk eden kurum olarak dijitalleşmiş yeni Dünya’da bu sistemi doğru bulmuyorum. Giriş kartlarını verirken her türlü kriterlere uyduğumuzun belgesi olmasına rağmen farklı kurumların kendi yapacağı kontrolleri de üstlenmeyi görev edinmesini yadırgıyorum. Bu konuyu defalarca dile getirdim. Umarım sistemlerini yeniden revize edip sesimize kulak verirler.
Kentimiz için doğru kararları hep birlikte ve her şeyin üstünde görerek karar verelim.
Mersin hepimizin..