Haydarpaşa Garı; Laubalilik mi, Acemilik mi, Bilgisizlik mi.?
İstanbul’un üstüne çöken yanık kokusu içimizi yaktı aslında.
İstanbul’un Anadolu’ya ve Orta Doğu’ya açılan ilk kapısı, Haydarpaşa Gar Binası inşaatı padişah II.Abdülhamit (1842-1918) döneminde gerçekleşti.
Alman mimarlar Otto Ritter ve Helmuth Conu’nun neo-klasik alman uslubunda projelendiridiği, 1906 yılında yapımına başlanan, alman ustalara ilavreten Italyan ustalar tarafından taş işçiliği gerçekleştirilen, 1908 yılında hizmete verilen Istanbul’un simgelerinden tarihi ve anıtsal yapıtımızın çatısı ve üst katı göz göre göre yandı. Sıkılan tatlı ve tuzlu suyun alt katlara, elektronik sistemlere de zarar verdiği bildiriliyor .
Binanın bulunduğu bölgeye ,Selimiye Kışlası’nın yapımında büyük emeği geçen padişah III.Selim’in paşalarından Haydar Paşa’nın adı verilmiş ve buraya yapılan gar binası da bu adla anılagelmiştir. Haydarpaşa Garı Istanbul’u Istanbul yapan eserlerden bir tanesidir. 1. Derece Anıt Eser olarak tescilli yapı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun korumasındadır.!
Ancak korunamamıştır.
Yangından sonra TV ve Gazetelere ağdalı beyanatlar veren ilgililere aşağıdaki 4 soruyu yöneltmek isterim:
1. Bu kadar önemli bir yapıtımızın çatısı onarılırken gerekli güvenlik tedbirleri niçin yeteriyle alınamamıştır.?
2. Bu kadar önemli bir yapıtımızın çatısı onarılırken Koruma Kurulu, Belediye ve Ulaştırma Bakanlığı’nın kontrolörleri sahilde balık mı tutuyorlardı.?
3. Bu kadar önemli yapıtımızın tamamında niçin etkin bir Yangından Koruma Sistemi kurulamıştır.?
4. Bu kadar önemli bir yapıtımızın çatısı yanmaya başladığında Itfaiyenin merdivenleri kısa gelince niçin havadan söndürme girişimi yapılamamıştır.
Beklenen büyük depremi düşünüyorum. Bir senaryo ya göre deprem sonrası yolları kapanmış Istanbul’un 3000 noktasında yangın çıkacak. O zaman ne yaparız bilemiyorum.
Allah Bizi Büyük Depremden Korusun..!
Dün Cumartesi lodos vardı. Bir kısım vapur seferleri yapılamadı. Akşam Suadiye’den Kuruçeşme deki bir davete ye tam 3 saatte gidebildim. 19.00 da Suadiye den yola çıktım saat 22.00 de Kuruçeşmede ki mekana varabildim. Bu sürede Istanbul, Suadiye den Ankara, Çankaya ya gidebilirdim. Orta şiddette bir lodos Istanbul trafiğini bu hale getirebiliyor.
Bu durum da acı gerçeği yüzümüze bir şamar gibi çarpıyor. ‘2010 Avrupa Kültür Başkenti Istanbul’, ‘2012 Dünya Spor Başkent Istanbul’ gibilerinden köprüleri ve bilbordları süsleyen parıltılı sloganların, Cumhuriyet Bayramında Boğaziçi’ndeki şaşaalı ışık gösterilerinin daha çok bir makyaj ve propaganda olduğu, ne yazık ki bu gösterişin altında altyapısı yetersiz, organizasyonu bozuk, sistemleri arızalı, özetle hastalıklı bir Kentin yattığını işaret ediyor.
Can ve Mal Güvenliğimiz Pamuk Ipliğine Bağlı…!
Geçenlerde de Avrasya Maratonu sırasında Boğaziçi Köprüsü rezonans eğilimine girip ciddi bir şekilde sallanmaya başlayınca da büyük bir tehlike atlatmıştık.
Allah hepimizi korusun..!!