1920’lerde gericiliğe karşı verilen mücadelenin değeri; yaşadığımız bu günün Türkiye’sinde, daha da anlaşılır olmuştur.
Jön Türklerin, İttihat Terakkicilerin, Mustafa Kemallerin verdiği amansız savaşı kitaplardan öğrenemiyoruz.
Şimdilerde yaşayarak anlıyoruz.
Hikmetyar’ın dizinin dibinden fotoğraf veren Erdoğan, dün(8.10.2013) dedi ki; “Dışarıdan gündem dayatılmasına izin vermeyeceğiz.”
Dışarısı dediği, Amerika ve Avrupa değil, ülkesinin içinde yaşayan ama Erdoğan’a muhalif olan laikler.
Tercümeye gerek yok ama edelim.
Laikliği yıkma ve federasyon yolundaki, kendi gündemimize devamda kararlıyız mesajı veriyor.
Ülke gündemine, laikliği savunan unsurları sokmayacağım, demek istiyor.
“Taşı son gediğine koyana dek, mücadelemiz devam edecek” diyor.
Taşın son gediğe konulması; muhaliflerin(laiklerin) nefes aldıkları son deliği tıkayana dek, paketlerime devam edeceğim anlamındadır.
Taşı son gediğine koyana dek, yani laikliği tamamen tasfiye edene dek sürecektir anlamındadır.
Laikliğin tasfiye edilmesi; Türk halkının sosyal yaşantısının dönüştürülmesidir.
Laik olmayan İslam ülkesi nasıl olur derseniz; Suudi Arabistan’daki yaşam tarzına bakmanız yeterlidir.
Laik olmayan Suudi Arabistan, dünyada hiçbir ülkenin olmadığı kadar Amerikan emperyalizminin emrindedir.
Suudi Arabistan kendi petrolünü Amerikan parası ile satar.
Yani doların dünya parası (petro dolar) olmasına en büyük katkıyı verir. Dünya petrolünün %20’sidir.
Dünyadaki emperyalist gericilik, bu paralar ile finanse edilir.
Laik olmayan yönetimler kendi halklarının hem petrolünü, hem de kanını Amerika’ya vermekte beis görmezler.
Bu sebepten, ABD, Arap ülkelerindeki İslamiyet’in, en gerici olanını destekler.
Gericilik emperyalizmle işbirliği yapmazsa, yaşam alanı bulamaz.
Laiklik bir olmadır.
Kul yok insan vardır.
Laik insan sorgular, laik olmayan yaşamı kadere bırakır.
Aslında sorgulamaz.
Sorgulamayan insan gelişemez.
Sorgulamayan insan emperyalizmi göremez.
Yolun ortasında öpüşeceğim, kıçımı açacağım diyerek toplum dışına çıkmışları, laikler sınıfına sokarak, laiklik ile savaşmanın yolunu arayanlara fırsat verilmemelidir.
Toplum dışına çıkmakla, sapıtmakla laikliğin işi olmaz.
Laiklik ile savaşanlara bu fırsatı verenlerin laiklikle ilgisi olamaz.
Sorgulayan, modern, gelişmeye açık bir insanın yöneteni, gerici ve laik olmayan birisi olmaz.
Gerici yönetimlere teslim olan laikler, aslında emperyalizme teslim olanlardır.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com