Güneşin ilk ışınlarıyla, güzel bir günün bizi beklediğini gördük. Bu güzel güne erik ağacının dalında kuşların cıvıldaşmasını dinleyerek uyanmıştım. Uyanırken kuşların çevrelerine sağladığı mutluluk ve sevgiyle cıvıldaşmaları inanılmazdı.
Ağaca yaklaştım, gözlerim mahmur, günlerdir müziklerini dinliyorum, sizi anlıyorum, diye sesleniyorum. Müziğinize karşı teybimi alıyorum ve Türk sanat müziğini açıp onlara dinletiyorum.
Ağacın gövdesine iyice yaklaştığımda, kendi alemlerinde dertleşiyorlardı. Pay edemedikleri veya etmedikleri bir konu üzerinde duruyorlardı. Pırıltılı ve ısıtıcı fakat yakmayan bir güneş dertlerini çözmeye uygundu.
Onlara çevresel bir tehdidin geleceğini sanmıyorum. Eve gidip yemeleri için, mısır unundan hamur yaptım. Hamuru tahta üzerine serdim ve dallar arasına yerleştirdim.
Kuşlar önce hamurun başına üşüştüler, sonra bana dönüp cıvıldaştılar. Bir anda hamurun yerinde toz bile kalmadı, yeller esti denir ya, öyle bir şey. Onlar kursaklarını sevdikleri hamur ile doldururken, ben de teypten sanat müziğini açtım. Hamur bittiğinde tekrar bana dönüp cıvıldaştılar. Kuşların bu hareketine sevindim. Teşekkür olarak algıladım ve memnun oldum.
Kuşların sayısını, ne tarafa uçtuklarına bakmadım. Yalnız bundan sonra dikkat edeceğim.
Sabahın serininde karşılıklı çektiğimiz ziyafet, onlara çok iyi gelmiş olacak ki yedikten sonra bir süre daha dal uçlarında keyif çattılar.
Yemeklerini yedikten sonra da bana cıvıldaşmaya devam ettiler. Kardeşim, bari suyumuzu da verir misin? demek istediler. O günden sonra sularını eksik etmedim. Sularını da içip keyifleniyorlardı.
Hamur ve sudan sonra sesleri daha gür çıkmaya başladı. Benim sanat müziği nağmelerimi de benimsediler. Şöyle ki, hamuru verdiğimde, müziği açmasam cıvıldaşmaları duruyor ve bekliyorlardı. Hamuru bir anda kaldıranlar, bakıyor ve saldırmıyorlar. Davranışları o kadar ilgimi çekiyor ki, sabahı zor bekliyorum.
Kuşlarla ziyafetimiz bittikten sonra okul zamanı geliyordu. Bu arada kardeşim de bana uydu. Birlikte kuşları yediriyoruz ve görev bilinciyle gururlu bir şekilde okulun yolunu tutuyoruz. Müzikle yemelerini çok ilginç buluyoruz.
Kuşların rahat bir şekilde geceyi geçirmeleri için dallara yuva kurduk. Yuvalarını temiz tutmak suretiyle benimsemelerini sağladık. Bu defa eriğin gövdesini, şapka tereği gibi saç ile sardık. Ağaca hiçbir hayvan çıkamadı. Özellikle kediler uğraşsalar da sacı yukarı geçemediler. Kuşların korkusu kalmayınca yuvalarına da girdiler. Sesleri de güzelleşti.
Hamur ve sudan sonra sanat müziğiyle kahve keyiflerini yerine getirdiler. Onlara hamur verirken, bizden uzaklaşmıyorlardı.
Dün sabah sayılarını belirlemek için dikkatlice saydık. On beş taneydiler. Sayıları, hamuru yeme süreleri ve suyu içip dinlendikten sonra uçup gitmeler aynı sürede oluyordu. Genelde vadiye inip dere kenarında küçük böcekleri avlıyorlardır.
Kendilerini güvende hissetmeleri ve müzik eşliğinde beslenmeleri, kuşlarda fark etti. Tüyleri daha parlak ve güçlü hale geldiler.
Hasan TANRIVERDİ