Dalda olgunlaşmasını beklemek zorundaydık. Çünkü babam, “Ham elma yenmez,” Derdi. Biz de aksine dalında yeşil iken yemeye bayılırdık.
Dökülenlerin hepsi kurtluydu. Kurtlanan elma dalda olgunlaşmadan dökülüyordu.
Olgunlaşmamış olanın yenmesinin sakıncası ve kurtlu elmanın dökülmesi bizi, meşgul ediyordu. Arada sis çevreyi kapladığında meyve ağaçlarının etkilendiğinin farkındaydık.
Meyve ağaçlarını nasıl korumalıyız diye sorduğumuzda net bir cevap vermezdi. Olgunlaşmaya yakın dökülen kurtlu elmaya da rastlardık. Kurtlu olmayan kısmı kesip yediğimizde lezzetli olmasına sevinirdik.
Daldaki elmaları alıp babama götürdüğümüzde, kurtçukların elmanın içinde yaratıldığını söylüyordu. Bağ ve bahçe işlerinden anlayan komşumuz, elinde bağ makasıyla çimene geldi. Omuzları askıdaymış gibiydi. Her sözünün başında, bahçeyi temiz tutacaksın, hiçbir dal parçası, kırıntı kalmayacak derdi. Bahçede kırıntı olmayacak derdi. Köyde ona “Kırıntı” adını takmışlardı.
Kırıntının gözleri derinde ve gri renkliydi. Saçları beyazlamış fakat az kalmıştı. Elinde tarak düşmezdi. Saçların üç tel kalana kadar tarayacağım, derdi. Derisi iyice kırışmamıştı, fakat soluktu.
Kırıntının kulakları kepçeydi, iyi duyarım, derdi. Bahçe dışında görülmezdi.
Elmanın kurtlanmasını sorduğumuzda, değirmene su taşır gibi uzattı. Attı tuttu ve sonunda mücadeleyi kazandığını söylerdi. Sanki sebzelere emir veriyor ve sebzeler de ona göre büyüyordu. Toprağın düzenini iyi kurmalısın, diyordu. Kurmasan kurtta olur, çürür de diyordu.
Bulutların gölgesi bahçeye düştüğünde her zaman hüzünlenirim, diyordu. Çünkü yağmura davetiyedir. Yağmurun aşırı durumu ise, sebzelere zarar verir, derdi.
Babam akşam çökmeden kesilmiş odunları üzerini örtmeye gitti.
Meyve ağaçları zamanında budanmalı ve iki günde bir ıslanmalıdır, dedi ve gitti.
Meyvelerimiz dalında kurtlanıyordu. Kurtlanmanın önüne bir türlü geçemedik. Yalnız çiçekler açtığında ilaç atılan ağaçların meyveleri kurtlanmıyormuş. Seneye ziraattan ilaç alıp çiçeklendiğinde atmayı düşündük.
Sonraki sene, ağaçlar çiçeklendiğinde en az iki defa ilaç attık ve meyveler kurtlanmadı. Kurtçuğun çiçek ile bir irtibatı olduğunu düşündük. Ziraat mühendisi çiçeğe gelen böceğin yumurta bıraktığını ve bu yumurtaların kurtçuk olduğunu, söyledi.
Böylece kurtçuk elmada var ise elmanın ilaçsız olduğunu öğrenmiş olduk.
Elma olgunlaşana kadar, dalda çok az kalıyordu. Kalanları toplar mereğe koyardık. Elmaların tatlı ve sulu olması gerçekten tezgâhtaki meyvelerin ham olarak, toplandığı kanaatine varırdık.
İlaçlı meyve kurtlanmaz fakat vücuda zararlı olduğu artık bilinen bir gerçekti.
Hasan TANRIVERDİ