Biz eskiden beri biliyorduk ama halkımız, 15 Temmuz’dan sonra öğrendi.
Gladyosuz NATO, NATO’suzgladyo olmazmış.
Önce NATO’nun gerçek bir tanımını yapalım. NATO; Amerikan tekellerinin Pazar/piyasa güvenliği, ham madde tedarik güvenliği, sermayenin serbest dolaşım güvenliği, dolar satma güvenliğini sağlayan bir çatı örgütüdür.
ABD Başkanı Donald Trump’ın avukatı ve eski New York belediye başkanı RudyGiuliani, dün Fransa’nın başkenti Paris’te, İran’daki yönetime muhalif bir grubun düzenlediği toplantıda rejim değişikliği çağrısı yaptı.CIA’ın İran halkını yönetimine karşı örgütleme çalışmaları…
Fransa bir NATO ülkesidir. Kendisine ait de çok uluslu şirketler vardır. Bu şirketlerin, İran’daki petrolü kendi çıkarları için işletilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, ABD ve Fransa çok uluslu şirketleri, ABD ile birlikte İran üzerine çullanmayı planlamaktadırlar.
Amerika’nın ve çok uluslu şirketlerin İran’daki demokrasi ile hiçbir ilgileri yoktur. Demokrasi sözcüğünü bir araç olarak kullanıp, İran halkını İran yönetimine karşı kışkırtmak için kullanılmaktadır.
NATO bir zamanlar bizi komünizme karşı koruyorum derken de aynı işlevi yürütmekteydi. Kendi tasarladığı rejimi ihraç ederek Türkiye’yi denetliyordu. Rusya’ya karşı Türk halkını kışkırtarak(soğuk savaş) NATO vasıtasıyla çok uluslu şirketlerinin stratejik/jeopolitik çıkarlarını sağlıyordu.
Milli devletleri tasfiye etme sürecine küreselleşme/demokratikleşme demişlerdi. Hala aynı sevdadadırlar. Çünkü çok uluslu şirketler, şimdilerde daha zor günler yaşamaktadır.
Meclisteki partilerin Programlarında NATO şöyle ifade edilmektedir;Başta CHP olmak üzere, “Amerika ve diğer NATO müttefiklerimizle karşılıklı dayanışma ve işbirliğine dayanan ilişkilerin geliştirilmesini destekler.”
Sahte haber kültürü ile donatılmış solcular da BATI ve NATO’yu savunurlar. Temel çelişki de burasıdır. Demokrasi havucunu yutmuşlardır.
Türkiye’de demokrasi savunuculuğu; Türkiye’deki ABD varlığının savunusuna dönüşmüştür. NATO ve BATI savunusu budur.
Ancak Amerika’nın bölgeye saldırısı yoğunlaştıkça bu durum tersine dönmektedir. Emperyalizme karşı düşünce yoğunlaştıkça, onların da vatan savunmasının yanına doğru geleceğine inanıyorum.
Acil çözümler nedir dersek; Bölge ülkelerinin kendi aralarında birliğidir. Avrasya Sürecidir. İran Türkiye arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesidir.
Bir kez daha ifade edelim Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin bölünmesidir. İran’ın istikrarsızlaştırılması bölgenin bir kez daha istikrarsızlaştırılmasıdır.
ABD Avrupa arasındaki çelişkiler; Rusya’ya uygulanan ambargo ile başladı. ABD, AB’ye sen Rusya’dan petrol almayacaksın benden alacaksın talimatı sebebiyle, NATO, AB içinde işlevsizleşti.
NATO’nun gladyosu 15 Temmuz’da işgal planı yaptı. 135 Türk NATO subayı Almanya’ya iltica etti. NATO’da kaldığımız sürece her zaman bu tehdit vardır.
NATO’da kaldığımız sürece Amerika gladyoyu bir biçimde tekrar harekete geçirebilir.
Kürtçülüğü özgürlükçülük gibi savunanlar, NATO’yu savunanlardır.
Mevcut iktidarın iki ata da aynı zamanda binerim stratejisi, kendi ayağına sıkılan kurşun niteliğindedir.
NATO’yu hala bir güvenlik örgütü sananlara şunu sormak gerekir; NATO bizi kime karşı korumaktadır?
Muharrem İnce’ye bel bağlayanlara İnce’den birkaç ifade sunmak isterim.
NATO ile devam edeceğiz. AB’ye tam üyelik hedefi için çalışacağız. Çin ekonomisi iyi ama itibarsız bir devlettir. …Yoksa Venezüella oluruz. Yerimiz Avrasya değil Batıdır.
Eskiden tabanda solcular, ABD karşıtıydı. Şimdilerde sağın tabanı ABD karşıtı oldu. Erdoğan karşıtı olacağım derken Amerika’nın kucağına düştüler. İflah olmazlar. ABD bir müddet onları da kullanır sonra başka bir plana geçer
Bülent Esinoğlu
ulusal.com.tr
bulentesinoglu@gmail.com