…. Bugün de Connaught köylerinde anlatılan İrlanda halk masallarına göre eski kahraman Oisin – garip dev Finn MacCool’un oğullarından biri- Knack an Ar’daki saray ve kalesinde günlerce domuz başlı doğaüstü bir kadın tarafından rahatsız edilmişti. Devamlı önüne çıkmaktaydı ve kahraman bundan hoşlanmıyordu. O günlerde – masal anlatmaya devam ediyor- büyük savaşçıların avlanmaya dağlara, tepelere gitmesi olağandı; biri böyle yaptığında avı eve taşıyacak beş altı güçlü adamı yanlarında götürmeyi ihmal etmezlerdi. Bir gün Oisin de adamları ve köpekleriyle ava çıktı, o kadar çok avlandı ki, avlar bir araya getirildiğinde adamları aç ve yorgun düşmüşlerdi, avları taşıyacak halleri yoktu. Onu üç köpeğiyle bırakıp eve gittiler. Fakat domuz başlı kadın – Gençlik Ülkesinin kralının kızıydı ve kendisi de Gençlik kraliçesiydi- bütün gün avı yakından izlemişti, adamlar ayrılınca Oisin’in yanına geldi.
Oisin ona, “ Öldürdüklerimi götüremeyeceğim için çok üzgünüm” dedi.
Kadın “Taşıyamadıklarını bağla, ben yüklenip senin yükünü hafifleteyim” diye yanıt verdi.
Oisin ona yük yaptı, kalanları da kendisi aldı fakat yük ağır, akşam sıcaktı, biraz yürüdükten sonra Oisin “Biraz dinlenelim” dedi. İkisi de yüklerini indirdiler, sırtlarını yol kenarındaki büyük bir taşa dayadılar. Kadın terlemişti ve soluğu kesilmişti, serinlemek için elbisesini açtı. O zaman Oisin onun güzel vücudunu ve beyaz göğsünü gördü.
“Ah” dedi, “domuz başlı olman ne yazık. Hayatımda böyle bir kadın görmedim.”
“Babam Gençlik Ülkesinin kralıdır ve ben de krallığın en güzel kızıydım, en hoş kızıydım, bir gün bana Druid büyüsü yaptı ve kendi başım yerine domuz başına sahip oldum. Gençlik Ülkesinin Druidi gelip bana eğer Finn MacColl oğullarından biri benimle evlenirse domuz başının kaybolacağını, başımın gene babamın Druidin asasıyla başıma vurmasından önceki haline döneceğini söyledi. Bunu duyunca Erin’e gelene kadar hiç durmadımi orda babanı buldum ve oğulları arasından seni seçtim; benimle evlenip beni kurtarman için.”
“Eğer durumun buysa ve benimle evlenmek seni büyüden kurtaracaksa, seni artık domuz başıyla bırakmam.”
Böylece gecikmeden evlendiler. O anda domuz başı gitti ve kız, babası ona Druid asasıyla dokunmadan önceki başına ve güzel yüzüne kavuştu.
Gençlik Kraliçesi Oisin’e “Daha fazla burda kalamam, ya benimle Gençlik Ülkesine gelirsin ya da ayrılmak zorundayız” dedi.
“Ah” dedi Oisin, “sen nereye gidersen gelirimi nereye dönersen gelirim.”
Kız döndü ve Oisin de onunla döndü, Knock an Ar’a babasını görmeye gitmedi. Aynı gün Gençlik Ülkesine doğru yola çıktılar ve kızın babasının şatosuna gelene kadar durmadılar. Şatoya varınca şölenle karşılandılar çünkü baba kızının kaybolduğunu sanmıştı. O yıl kral seçimi yapılacaktı ve belirlenen yedinci yılın sonundaki gün gelince bütün ulu kişiler, şampiyonlar ve kralın kendisi şatonun önünde toplandılar. Kimin daha önce koşup tepedeki sandalyeye oturacağını anlamak için yarış yapılacaktı. Daha içlerinden kimse yolu bile yarılamadan Oisin sandalyeye oturmuştu bile. Ondan sonra kimse Oisin’e karşı koşma yarışına kalkışmadı ve Oisin Gençlik Ülkesinin kralı olarak mutlu bir ömür sürdü.
Joseph Campbell/ İlkel Mitoloji- Tanrının Maskeleri/ syf 458-459…