Kültür ve Sanatın Önemi
Sevgili okurlarım, bu yazımla sizlerle kültür ve sanat üzerinde düşüncelerimi bir kez daha sizlerle paylaşmak istedim.
Öncelikle kültür denilince aklımıza ilk gelen soru, kişinin yaşam şeklinin değiştiği anlamı ortaya çıkar. Kısacası, bir milletin güçlü bir devlet yönetim biçiminden başlayarak, eğitimine, hukuk anlayışından, gelenek ve göreneklere, sanat ve estetik anlayışına kadar her türlü alanı içine alan bir kavram olduğunu düşünmeliyiz. Bu itibarla sahip olduğumuz her türlü maddi ve manevi değerlerin tamamı, kültürümüzü belirler.
Kültür genel anlamıyla çok geniş bir zaman içinde oluşmaktadır. Geçmişimizden günümüze gelinceye kadar, sürekli olarak ve gelişerek kendini gösterir. Kültür alınıp satılan bir meta veya bir madde değildir. Kültür
yaşamışlığın özü ve verimliliğin paylaşımıdır. Bu paylaşım, hiçbir zaman taklit edilemez. Her hangi bir yere nakledilmez, asla ve asla kopya edilmez. Kısacası bir alet gibi satın alınamaz. Kültür ve sanatın içinde yaşayan ve yaşamı sürecince gelişmesini sağlayan insanlardır.
Ne yazık ki günümüze kadar gelen ve üzülerek gördüğümüz birçok kültür değerlerimiz erozyona uğramıştır. Cumhuriyeti kuran Mustafa Atatürk’ün bunun farkına varmış ve sanata bakışını bu söz ve eylemleriyle göstermiştir. Mustafa kemal Atatürk “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir.” Peşine de, “hepiniz mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı da olabilirsiniz. Ama sanatkâr olamazsınız.” Eğer bir millet “Sanat ve sanatkârlardan mahrum ise, tam bir hayata malik olamazlar.” Diyor.
Aynı zamanda bu düşüncesini hayata geçirmek içinde, çeşitli sanat eğitimi veren okulları açtırdı. Çağdaş Türk sanatını geliştirmek için, Avrupa’ya öğrenciler gönderdi. Avrupa’ya gidip eğitim alan öğrencilerin geri dönüşlerinde de, önemli görevlerin başına getirtirdi. Bu örnek çalışmalar sonucunda, Türkiye’de birçok sanatçıların yetiştirilmesi sağlanmış oldu.
Kültür ve sanat üzerine yazacak o kadar söz var ki, bunları saymakla bitirmek imkânsızdır. Kültür içinde yaşadığımız dünyayı aydınlatan bir ışık ve o ışın oluşturduğu aydınlık ise sanattır ve sanatın dilidir.
Sevgili okurlarım, bu pencereden baktığımızda, kültür ve sanat eserleri her şeyden önce sahibinin kişiliğini gösterir. Aynı zamanda milli zevki ve duyguları, gelenek ve görenekleri, milli karakter yapısını kişinin güzellik duygusunu açığa çıkarır. Böylece her türlü kötülüğü ortadan kaldırmış olur.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair