“Çocukların okuması gerekir, iş var diye, yıllarını yakamayız.” Babam ilk defa tepisini gösterdi. Bize döndü ve duydunuz. Yarından itibaren okula devam ediyorsunuz. Kardeşimle birbirimize baktık ve sevindik.
Akşam eve toplanmış ve sofranın başındaydık. Külde patates soyulmamış olarak önümüze geldi. Pekmezle akşam yemeğinin yerine geçecekti.
Babam, ağaçları budamış bazılarını da kesmişti. Kesilenleri birlikte böldük ve dallarını ayırdık. Kardeşimle arı gibi çalışıyorduk. Buna rağmen, bahçe işlerini ancak yetiştirebiliyorduk. Onun için babam; bir daha bahçeye girmeyecek, okulu asmayacak ve sınıftan geri kalmayacaksınız,” dedi.
Bahçe işleriyle barışıktık. Ter içinde kalıyorduk. Bir de inekler, onların kontrolü de başkaydı. Özellikle sebzelere zarar veriyorlardı. Onun için, gözetim altında tutuyorduk. Akşama kadar çalışıp ineklerle eve çıktığımızda, ağrımayan yerimiz kalmıyordu.
Külde patates bekliyordu. Neşemiz yerindeydi. Yarın hep beraber okula gidecektik. Sınıfımıza kavuşacaktık. Babamın çıkışı ile okulun yolunu tuttuk. Kaybedecek zamanımız yoktu.
Kurak ve üzerine, ani yağmurlar, bahçe işlerini geri bırakmıştı. Sınırdaki ağaçlar telgraf direği gibi kalmıştı. İneğini çıkaran, dere yatağına sürüyordu. İnekler su içiyor ve kenarda otluyorlardı.
Karşı yamaçtan gelen inekler suya kadar koştular. Az kalsın, patlayacaklardı. İneklerin karmaşasından kargalar da nasibini almış ve çınar ağacının dallarına sinmişlerdi.
Hava bir hoş olmuş, gri bulutlar yer değiştirmeye başlamıştı. Toparlandık ve ineği alıp eve çıktık. Babam “ırgat gibi çalıştık, bugünlük yeter,” dedi.
Külde patates yeteri kadar soğumuştu. Sofrada süzgecin, başına toplandık. Her zamanki gibi neşeliydik. Yorgunluğu hissetmiyor, fıkralarla gülüyorduk. Babam, pazara giderken, karşıdan gelen dedeye, “Pazara mı yoksa eve mi daha çabuk gidiyorsun,” diyor. Dede, “insan sevdiği yere daha çabuk gider,” diyor.
Külde patates lezzetli, pekmez de harikaydı. Babam, bahçe işleri için iki günlüğüne ağaçları taşıyacak birini bulacağım, dedi. Kimi bulacaksın, var mı öyle biri dedik. Babam, “eşeğin varsa semerini bulursun,” dedi. Bizden kâğıt istedi.
Okul müdürüne dilekçe verecekti. İki hafta geçmiş okula yeni gidecektik. Derslerimizi komşudan takip ediyorduk. Babam, siz gitmiyorsunuz diye, dersler devam ediyor, dedi.
Ağır iş olarak, kütüklerinin taşınması kalmıştı. Ağaç dallarını, okuldan geldiğimizde taşıyacaktık. Babam, kütükleri yarar öylece taşıtırım, dedi.
Bahçenin önümüzdeki yıla hazırlanması, yabani otların alınıp sürülmesine bağlıydı. Böylece bu yılın bahçe işleri büyük ölçüde başarılmıştı.
Okula vardık ve derslerimize kavuştuk. Öğretmenimizle konuştuk. Kışa hazırlığın zorluğundan bahsettik.
Derslerden geri kalmayacağımıza söz verdik.
Hasan TANRIVERDİ