Evet, tarih 23.03.2009, bu tarihte ne oldu acaba diye düşündüm kendimce. Ne oldu ki beni mutlu eden ve küçük yüreklerin mutluluğunu kat kat artıran… Biliyorum ben bu tarihte aldığım kararı ve senin nasıl çırpındığını yürek olarak… Okul olarak aldığımız kararda yukarıdaki tarihte koca bir Asır, koca bir Çınar ziyaret edilecekti… Evet, Ulu Önderimizi, M. Kemal ATATÜRK’Ü ziyaret edecektik… Öğrencilerimize duyurduğumuzda çocuklarımızın gözleri ışıl ışıl olmuştu…
Öğrenciler, evet öğretmenim bizler hiç geziye gitmedik bu zamana kadar diyorlardı, gittiğimiz yerler hep ağaçlık ve ormanlık, piknik yerleri… Öğretmenim ne kadar güzel düşünmüşsünüz, çok heyecanlıyız diyorlardı… Evet, ben de onlara şunu söyledim: Bir tarih vardır ya okunası, örnek alınası, bir tarih vardır ya asla yeniden yazılamayan, o an yaşanmadan anlaşılamayan, işte o tarihe gidiyoruz çocuklar… Öğrencilerimin gözleri şimşek şimşek oldu bana bakarak daldı gitti hepsi dalganın akışına Mustafa Kemal’imin şimşek bakışına… Oley oley diyerek sevinç nidaları atıyordu birinci sınıf ve bir üst sınıflar…
Küçük yürekleri öyle heyecanlıydı ki annelerine sorduğumda “Hocam vallahi sabaha kadar uyumadılar, sabahtan da altıda kalktılar, onları tutmak mümkün değildi…” Çünkü Öğretmenlerinin hep anlattığı ve de acaba nasıl bir yerdi ANITKABİR diye düşündükleri soruların cevabını bulmaya gidiyorlardı… Çok mutluydular, ellerine aldıkları çantalarının içlerine koydukları harçlıklarını ve karınlarının açlığını giderebilecekleri kadar küçük bir parça dürümlerle gidiyorlardı KÜÇÜK YÜREKLER… Atalarına koşuyorlardı… Yıldırım hızıyla koşan safkan bir at hızıyla…
Evet, ben de çok mutlu olmuştum, o kadar çok aksaklıklara rağmen onları mutlu ettiğime… Çünkü geziye çıkmadan bir gün önce izin almaya gittiğimde arabanın modelinin ve bazı belgelerinin gezi yönetmeliğine uymadığından dolayı onay çıkartamıyordum. Durur muydu Mustafa Kemal’in kağnısı misali o yürekleri mutlu etme hırsı bende…
Birkaç yeri aradım ve sonunda Otobüs firmasının birinin müdürünü tehditkâr misali bir konuşmayla 30 kişilik 2008 model ve D2 belgeli bir otobüs ayarladım, gece 23.00 da eve geldiğimde Oh dedim sonunda, söz verip de yapamamak çok kötü bir duygu olsa da, Rabbim bu duyguyu hiç yaşatmadı bana… Sonun da SANA geliyorduk ATAM… Sana özlem duyarak, senin varlığını hissederek, seni öğrencilerime hep kitaptan anlatsam da, seni yaşamaya geliyorduk…
Gezimiz başladı sonunda çocuklarımıza tek tek gezdirdiğimiz o koca çınarın, koca asrın kabrini öğrencilerime ve öğretmenlerime anlattım… “Evet, çocuklar bakın koca bir milletin tarihi burada gizli, sizler o tarihin bir parçası olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü daha iyi anlamalısınız… Bu millet onun sayesinde var oldu…”
Müzeyi gezerken o anı yaşar gibi gözlerim dolu dolu oldu, baktım ki 78 yaşındaki annem ağlıyor… Giydiği elbiseleri, kullandığı çay takımları, sigaralıkları, bindiği arabaları, ayakkabıları, takım elbiseleri, sanki ÇIK GEL ATAM SİZE İHTİYACIMIZ VAR demek geldi içimden…
Aa bir de o kütüphanesi ve elinin dokunduğu o kitapları yok mu, içimden dokunmak geldi onlara çünkü her birine Mustafa Kemal Atatürk’üm ATAM dokunmuştu, ona dokunuyorum gibi hissettim içimden birden… Baktım ki göz pınarlarımdan durduramadığım yaşlar akıyordu, evet ATAM sana akıttığım yaşlar boşuna değil…
Mozolesinin oraya gittiğimizde ise içimden şu nağmeler geçti:
ATAM sen tarihsin, sen vatansın,
İçimde dinmeyen yanan volkansın.
Seni bu kalpler her zaman anlasın.
Kalk bu CAN sana SARILSIN!
Mustafa Kemal Olmak, çok büyük bir çağlayanın akışı gibidir, debisi yüksek, suyu bol, ırmakları kendinde barındıran… Çağlayanları çağıldatıp, şelalelere dönüştüren… Atam her ırmak senin için aksın, dolsun gönüller… Güneş senin sıcaklığınla dünyayı kucaklar ve oluşumunu seninle tamamlasın sonsuzluğun ışığıyla…
Yeniden hayat bulsun içimdeki sana olan sevginle herkesi sarmalasın aydın fikirlerin, insana verdiğin o değer duygusuyla toplumu yeniden yapılandırdın, yeniledin beyinleri sıcak tebessümünle… Kendini bir mum gibi tüketirken herkesin aydınlığa kavuşacağı güne hep özlem duydun, ama şunu da biliyordun asla senin çizginden hiçbir Türk sapmaz, SENİ asla ve asla UNUTMAZ, çünkü atmıştın devrimlerinle ve inkılaplarınla filiz veren tohumları Cumhuriyet tarlasına… Mustafa Kemaller tükenmez bilinciyle…
Atamızı ziyaret edip dışarı çıktık ve anı olarak birkaç resim çektirdik… Öğrencilerimizden şu istek geldi öğretmenim seneye yine gelelim… Evet, ATAM seneye yine ziyaret edeceğiz… Hep geleceğiz, Ayşeler, Meryemler, Ahmetler, Merveler, olarak çoğalarak su damlacıkları gibi seni anlamaya, anlatmaya çevremize ışık ışık, nağme nağme aydınlık geleceğe mutluluk vererek…
Küçük yürekleri, yüreklendirdiniz SİZ.
Vatanın, inkılaplarının yılmaz bekçileri biz.
SİZİ canlandırıp Mustafa Kemaller olacağız…
Ulu Önder ATATÜRK, Cumhuriyetimizin kurucusu olarak size minnettarız ve Vatanın yılmaz bekçileri olarak bizlerin, duaları sizinle… Gönlüm hep sizinle… Kabrin nur Mekanınız CENNET OLSUN!
Sevgili Gülşen merhaba,
Ne güzel yazmışsın. Eline sağlık. Çocuklar eminim çok sevinmişler, etkilenmişler.
Duygularını, izlenimlerini en az yarım-bir sayfa yazarak anlatsalar, birbirlerine okusalar sınıfta daha da iyi olur.
Böylece kendi cümlelerini kurup, yazmaya da alışırlar..
sevgilerimle..halit