ENTELAKTİF BİREYİN SOSYOEKONOMİK, ÇEVRESEL REFAHA KATKISI
Küçük üreticilerin, çiftçilerin, kent yoksullarının kapitalizmin krizleri ve başarısızlıkları karşısında kendiliğinden çözümü olan sokak ekonomisi gibi entelektüel dayanışma kolektiflerinin sanal girişimleri de bir anlamda şu andaki Covid-19 krizi karşısında kent aydınlarının yarattığı bir kendiliğinden çözümdür. Bu tür kendiliğindenliklerin desteklenmesi ve geliştirilmesi hiçbir kaynak israfına yol açmayacaktır. Aksine, hayat pahalılığını frenleyecek, cari dengeye ve yerel sosyal kalkınmaya katkı sunacaktır. Yerel ve merkezi yönetimler, işsizlik ve artan yoksullaşma açısından yaklaşmakta olan şoklara karşı böylesi çözümleri desteklemek ve sunmak yoluyla, demokratik toplumun sosyal, ekonomik ve çevresel refahına olan bağlılığını göstermiş olacaktır.
SAĞLIK KÂRLILIĞA BAĞLANAMAZ
Bu salgın, yönetimin tamamen “kârlılık” gibi “piyasa” dinamiklerine bırakılamayacağını göstermiştir. Sağlık sektöründe istihdamın, acil durum teçhizatının ve servislerinin tedariğinin yıllardır kârlılık mantığı ile idare edilmesi bugün salgın karşısında neredeyse tüm dünyada sağlık sistemlerinin çökmesine ve telafisi imkânsız zararlara yol açmıştır. Her gün salgına kurban verilmekte olan binlerce insan, neden bazı ihtiyaçların asla tam anlamıyla ticarileştirilmemesi ve kârlılık mantığıyla karşılanmaması gerektiğini, bize tekrar tekrar en acı şekilde hatırlatmaktadır. Konu, gezegendeki yaşamımız ve sağlığımız olduğunda, kârlılık kabul edilmez bir ölçüttür.
HERKES İÇİN SOSYAL FAYDA ÜRETİMİ
Öncelikle, çalışanların kendi hayatlarını ve geleceklerini etkileyen kararlara katılımı sağlanmalı, serbest piyasa denmesine rağmen zayıflar için hiçbir zaman serbest olmayan emek, üretim ve dağıtım süreçleri demokratikleştirilmelidir. Emek bir meta olmaktan çıkarılmalı ve herkes için faydalı mal ve hizmet üretimi sağlanmalıdır. Salgın ve çevresel felaket ile karşı karşıya olduğumuz bu kritik dönemde, bu iki stratejik dönüşümü yapmak, bize sadece insanlara onurlu çalışma şartları yaratmada değil, aynı zamanda gezegendeki yaşamı ve geleceği korumak için kolektif hareket etme konusunda da yardımcı olur.
PİYASANIN BAŞARISIZLIKLARINDAKİ FELAKETLER ZİNCİRİ
Sistemin 2018 sonlarından itibaren içine girmeye başladığı derin ekonomik krizin rastlantısal ve çok uygun maskesi olarak Covid-19 salgını siyasi ve iktisadi erklerin iradeleri haricinde başka bazı gerçeklerin üzerindeki maskelerin düşmesine vesile oldu. Birincisi kapitalizmle birlikte ortaya çıkan ve “modern köle” olarak adlandırılan ücretli işçinin emeğinin üretim süreçlerinde bir meta olarak işlem görmesinin sorgulanmasına sebep oldu. Ve emeğin meta olmaktan çıkarılmasına yönelik sesler yükselişe geçti. Çalışma eyleminin kendisinin bir “meta”ya indirgenemeyeceği yönünde fikirler yaygınlaşmaktadır. Covid-19 salgını özellikle sağlık hizmetlerinin sağlanmasının ve toplumun en savunmasız kesimlerinin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının, tümüyle pazar şartlarına, piyasa koşullarına bırakılamaması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu mevcut koşulların toplumsal eşitsizlikleri giderek arttırmakta olduğu daha iyi anlaşılmıştır. Bu çerçevede salgının en yıkıcı sonuçlarını, halen zor durumda olan toplumun en dezavantajlı kesimlerinin yaşadığı ve yaşamakta olduğu görülmektedir (1).
SOSYAL EKONOMİ BAŞKA BİR ÇÖZÜM
Daha fazla kandırılmaya izin verilmemelidir. 150 yıldır olduğu gibi sermaye sahiplerinin ve şirketlerin çoğu, ne emekleriyle şirketleri var eden insanların onurunu umursayacaklar ne de yaklaşan çevresel felaketle mücadele edeceklerdir. Covid-19 felaketi bu umutsuz bekleyişe son verme gereğini göstermiş ve önemli bir kesimin zihninde ve eyleminde bu umutsuzluğa son vermiş, başka bir yolun ve çözümün mümkün olduğunu göstermiştir.
Umutsuzca Godot’u beklercesine sadakalarla kadere razı olmak yerine, homo-ekolojik yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamanın başka bir yolu vardır. Tüm sosyal, iktisadi, kültürel fayda üreten geleneksel ve mikro ölçekli işletmeler-girişimlerle birlikte emeği meta olmaktan çıkaran ve insanı ve emeğini sadece bir “kaynak”tan ibaret görmeyen özel sektörü içeren katılımcı demokrasiyle başka bir sosyal ekonomi mümkündür.
*Dr.
1 http://www.skdturkiye.org/esit-adimlar/guncel/kadinlarin-onculugunde-krizden-cikis-manifestosu