Türkiye, 10 Nisan Cuma gününü 11 Nisan Cumartesi’ye bağlayan gece, çok büyük bir “YÖNETİM FACİASI” yaşamıştır. Bu yüzden tüm sağlık mensuplarının, hayatlarını riske ederek yürüttüğü bir aylık gayret, tamamen yok edilmiştir. Virüs salgınının çok daha hızlı yayılmasına sebebiyet verilmiştir. İktidarın “kriz yönetimi” konusundaki başarısızlığı, ısrarla her türlü istişare ve işbirliğini reddetmesi, liyakatli kadroları tümüyle tasfiye etmiş olması, hiçbir tenkide ve tavsiyeye önem vermemesi, devamlı olarak övgü istemesi, ifade ve fikir hürriyetlerini ağır baskı altına alması, muhalefeti ve muhalif belediye başkanlarını devre dışı bırakması, ülkemizi büyük bir risk altına sokmuştur. Zaten hastalanan ve vefat eden sayısı her gün artmaktadır. Ve “tek adam sisteminin” başarısızlığı bir defa daha ortaya çıkmıştır.
1– AKP Milletvekilleri devamlı olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye ile ilgili övgüsünü dile getirmektedir. Ancak bu övgü, mücadeledeki başarı ile değil diğer ülkelere yapılan yardımlarla ilgilidir.
2– İstişare yapmamanın faturası ağır olmaktadır. Devamlı zikzaklar çizilmektedir. “Eldiven ve Maske” konusundaki açıklamalar birbirine ters uygulamalar, vatandaşın kafasını karıştırmıştır. Bu arada tedbirler, taksit taksit olmaktadır.
a) Aynı hata 65 yaş ve üzeri kişilerle ilgili olarak da yapılmıştır. Gençlerin pervasızca ve tedbirsizce davranmalarına sebebiyet verilmiştir.
b) Aksi iddia edilse de salgının başlangıç döneminde ciddi tedbirler alınmamıştır. Türkiye’ye giriş çıkışlar (Umre seyahatleri dahil) titiz biçimde kontrol edilmemiştir.
3– Şimdi de sokağa çıkma yasağının ilanı büyük bir hata olmuş, kaos doğurmuş, yüz binlerce vatandaşın (hiçbir tedbire önem verilmeden) sokağa dökülmesine sebebiyet verilmiştir. Çok ciddi bir vebalin altına girilmiştir.
a) Olayda büyük bir zamanlama hatası vardır. Yasak 21: 45’te duyurulmuş, genelge detayları 22: 15’te açıklanmıştır. Halbuki en geç 19: 00 haberlerinde detaylı açıklamalar yapılabilirdi. Halkın paniğe kapılması, kaos doğması önlenebilirdi. Kendilerine olan güvensizliğin zirve yapması engellenebilirdi.
b) Kaldı ki bu gibi uygulamalarda, başta belediyeler olmak üzere tüm ilgili kurumlarla birlikte gerekli tedbirlerin alınması sağlanabilirdi. Bu kadar tek başına hareket edilmezdi. Başkanların ve hatta bilim kurulu üyelerinin olayı TV’den duymasına mahal verilmezdi.
– Biz 10 yıllık başkanlık dönemimizde yardım icraatlerini çok yaptık. İlk dönemde İzmir Valisi Sn. Vecdi Gönül ile imkanlarımızı birleştirmenin, dayanışmanın, işbirliğinin müthiş yararlarını gördük. İkinci dönemde de başta Sn. Kutlu Aktaş olmak üzere tüm valilerle aynı dayanışma ortamını sağladık. Ayrıca, (hepsine müteşekkirim) Ege Ordu/NATO/Hava Eğitim ve Teknik Okullar Komutanları başta olmak üzere, tüm askeri kesimler de her türlü desteği verdiler.
– Şimdi iktidarın takdire şayan, çok güzel icraatlar sergileyen muhalefete mensup belediye başkanlarını düşman gibi görmesinin engellenmesinin, hatta aşevlerine ve ekmek dağıtımına bile izin vermemesinin sebebini anlamak mümkün değildir. İktidar bu vahim hatasından vazgeçmelidir. Tüm belediyelerle en kapsamlı işbirliğine girmelidir. (Dönem egoizm ve partizanlık dönemi değildir. İnsanların hayatı söz konusudur.)
4– Dönem; en geniş biçimde işbirliği ve istişarelerin yapılması dönemidir.
a) Diyanet Teşkilatının 145 bin personeli mevcuttur. Şu dönemde bir işleri de yoktur. Yardımları ulaştırma işinde bunlardan yararlanılmalıdır. (Bu vesile ile belki kaybettikleri itibarın bir kısmını geri kazanırlar.)
b) Devletin elinde çok sayıda boş bina vardır. Yeni hastaneler inşa etmekten önce bunlardan yararlanılmalıdır. (Fuar alanları/ spor salonları/ Atatürk Havaalanı’nın kapalı bölümleri/ Kartal Hastanesi/ Heybeliada Senatoryumu vs.)
c) Sağlık personelinin tümünün her türlü ihtiyacı sağlanmalıdır. Hepsi sık sık teste tabi tutulmalıdır. Sokağa çıkma yasağı en az 14 gün olmalıdır.
d) Bütün (acil olmayan) ihale ve inşaatlar durdurulmalıdır. Azami tasarrufa gidilmelidir. Araç saltanatına son verilmelidir. Yap-İşlet’çilere ödeme yapılmamalıdır.
e) Kısa Çalışma Ödemeleri bir an önce gerçekleştirilmelidir.
f) İşsizler, esnaf ve tüm mağdurlar için geniş kapsamlı bir uygulama planı hazırlanmalıdır. Bu büyük ekonomik çöküşün tamiri ile ilgili tedbirler düşünülmelidir. (Geniş bir kesim tam anlamıyla panik içindedir.)
Ve mutlaka istişareye önem verilmelidir. Sevgili Efendimizin (SAV) “Cenab-ı Hak, sevdiği yöneticilere açık sözlü danışmanlar lütfeder; sevmediklerine de dalkavuklar musallat eder.” Hadis-i Şerifi hiç unutulmamalıdır.
Çözüm: Devletin halka güven vermesiyle mümkündür. Reddedilen istifa ile gündem örtülemez.
Tavsiye: Dönem, hayırseverliğin zirve yapması gereken dönemdir. Sendika ve meslek odaları da mutlaka üyelerine destek vermelidirler.