İlkin sakin bir sesle, sonra da suyun değirmen çarkına vurması gibi gürleyen bir tutkuyla konuştu. Değirmenci “Hava kararmaya başladı, ahıra dön karşıya geçme,” Dedi.
Koyuncu önce şaşırdı, havayı kontrol etti. Gerçekten büyük bir kararma ortalığı kaplıyordu. Korktu ve koyunlarını ahıra sürdü. Ahırı güz sıcaklarında onarmıştı. Baş tarafına da kendine bir oda yapmıştı. Koyunların ısısı odasını da sıcak hâle getirecekti. Köpeği ona yardımcıydı. “Köpek olmasa işim iş” diyordu. Kar birden bastırırsa hayvanlar kaşlardan çıkamaz ve kara esir olabilirdi.
Ahırda hayvanları yedirdi. Sularını verdi. Önlerine çayırlarını attı. Komşunun bir yığın otu, çok işine yaradı. Kar sonrası karşıya geçecekti. Hayvanlarından beş tanesini kurbana verecekti. Hayvanın azalması kışı rahat geçirmesi demekti. Ahırın önünde kütükleri çatıp ateş yaktı. Bazen de sahile iner araba lastiği bulur onu yakardı. Ateş ve ateş dumanına yabani gelmiyordu.
Koyunları çevreden etkilense huysuzlanırdı. Böyle bir durumda hemen geri dönerdi. Bugün de kar gelebilir diye kendi huysuzlanmıştı. Değirmenin önünden geçerken değirmenci dayıya, kışı bir şekilde geçireceğim. Otum ve yaprağım yeterli. Kar kalktığında karşıda olacağım. Orada otum çok ayrıca bahçeler otlamaya uygun. Hemen oraya göçeceğim.
Değirmenci dayı karşı otlakları kendisine bağlayabilirim demişti. Otlakları da yayarsam, bir hafta daha kalırım, dedi.
Çoban sabaha kadar deliksiz uyudu. Çok yorgun düşmüştü. Çayır yığınını ahıra taşımıştı. Ayrıca kütükleri yakmak için derenin karşısından taşımıştı. Sabahtan koyunlarını yedirdi. Sularını verdi. Ahır kapısını açamadı, direndi ve kar doldurmuş, dedi.
Bir metreye yakın kar düşüncesini alt üst etti. Kar erimeden karşıya gidemezdi. Komşunun yanına çıktı. İki büyük ekmek ısmarladı. Değirmene kuymak yapmak için gitti. Dayıyla kuymağı hazırladılar. Kuymağa bol tere yağı koydular. Çoban yağlı olmazsa soğuktan etkilendiğini söyledi.
Dayı bugün gelen olmaz kar metreyi aştı dedi. Yemeklerini yediler. Çoban ahıra gitti. Köpeğini de yedirdi. Koyunlarının önüne çayırı bol attı. Köpeğini akşam olduğunda ahırın içine alıyordu. Dışarıda bir şey olsa köpeğin hırlamasını daha iyi fark ediyordu.
Dere kenarında tüfek sesiyle irkildi. Çıkıp bakmadı. Kar çok yürüyemem dedi. Değirmenci dayı, gözlemiş ve bir kişinin yere yığıldığını görmüş. Değirmenci dayı adamlar haydut gibi, ne yaptıkları belli değil dedi. Koyuncu, karın peşinden hemen gidebilirim dedi.
Karşıdaki ahırı zamanında babası yaptırmıştı. Mahalleye yakındı. Orada otlaklar mahalle arasında dedi. Değirmenci dayı, burada otlakların tükendi çayırını alır gidersin. Karın erimesi ve karanın görünmesiyle giderim dedi.
Değirmenci, babasıyla olan olayını anlattı. Babası, koyunları karşıya salmış ve değirmenin kapısında oturmuş. Koyunların arasında bir ses olmuş. Bakmışlar ki, köpek gencin boğazından yakalamış ve bekliyor. Gitmişler ve genci kurtarmışlar. O genç sana çayırı verendir. Genç av için koyunların arasından geçerken köpeğin saldırısıyla boğazından yakalanmış.
Çoban genç iyi niyetli olmasaydı, boğabilirdi de dedi. Koyunlar o derece hassas ki, yanlarına yaklaşan kişi kötü niyetliyse ona göre davranır. Birkaç gün daha koyunlarını otlattı ve karşıya göç etti.
Göç olayına en çok değirmenci dayı üzüldü. Kuymak yapıp yiyorduk.
Dayı koyunların bu kadar nitelikli olduğunu bilmiyordum, dedi.