Yaz mevsimiyle, maçların gün ve saatleri belli olmuştu. Tüm kasaba halkı, maçları izlemeye gelirdi. Bu sayede, maçlar değer kazanıyordu. Gerekirse maçtan önce veya sonra denize dahi giriyorlardı.
Ayrıca amatör ruhla top koşturan, gençlerin profesyonel takımların temsilcileri tarafından beğenilmesi futbola ilgiyi artırıyordu. Bu sayede, gençler görücüye çıkmış oluyordu. Buradaki maçlardan beğenilip birinci lig takımlarına kadar yükselmiş topçular vardı. Onun için gençler, tüm becerilerini ortaya koyarlardı.
Sağlığına dikkat eden, iyi beslenen ve iyi top koşturanlar, oyun sırasında tekniğiyle kendini gösteriyordu.
Takımların hırslı ve teknik oyunları izleyenlere unutulmaz anlar yaşatıyordu. Sporcular amatör ruhla sahaya çıkıyordu. Top koşturmaları gösterişten uzaktı. Aralarındaki profesyonel topçulardan da yararlanırlardı.
Maçlar dostluk çerçevesinde oynanıyordu. Oyunu ve oyuncuları, denizin sakinliğine benzetirdim. Duru ve pak bir görüntü verirlerdi. Yoldan geçenler de gerek arabasıyla gerek yaya olarak durup maçı izlerlerdi. Maçta ilginç anlar da oluyordu. Bazen top dereye kadar gitmeden yakalanıp getirilirse ona maç sonunda bir top hediye edilirdi.
Oyunculardan profesyonel topçulara ilgi fazlaydı. Onlar sempatik hareket eder ve alkış alırlardı. Genelde oyun onlar üzerine kurulurdu. Gerçekten oyuna farklı bir ruh katarlardı. Bu sayede her iki takımın oyunu da belirli seviyenin üzerine çıkardı.
İzleyicilerin tepkileri belirli noktalarda birleşiyordu. Maçın akışına kendilerini kaptırıp gidiyorlardı. İlk defa maç izleyenlerin davranışları komik oluyordu. Her iki takımın güzel hareketlerini alkışlıyor, yanındakine de iki takımı da alkışlayacak mıyız? Diye soruyorlardı.
Maçtan sonra köylüler birbirlerine ilginç espriler yapıyordu. Bu tür maçlar her yıl beğeniyle oynanıyor ve spor adına güzellikler sergileniyordu. Ayrıca ve beraberlik içerisinde, önemli gelişmeler ortaya konuyordu.
Böylece düşünceler olgunlaşıyordu.
Hasan TANRIVERDİ