Milletlerin tarihinde her türlü mülahazanın bir kenara bırakıldığı dönemler vardır. Bu dönemlerde insanlar birbirleri için sadece hayır/iyilik dilerler. Savaş, saldırı, deprem, salgın, yangın gibi afetlerin yaşandığı ülkelerde her türlü kırgınlıklar, düşmanlıklar bir kenara bırakılır ve insanlar iyilik için seferber olurlar.
4 aydır bütün dünyada onbinlerce insanın hayatına mal olan ve daha ne kadar süreceği belli olmayan C-19 salgını sebebiyle insanlar birbirleri ile dayanışmaya özen gösteriyorlar. On binlerce can kaybının yaşandığı Çin, İtalya, İspanya, Hollanda, İngiltere, Almanya, Norveç gibi ülkelerde insanlar dışarı çıkamayınca balkonlardan birbirlerine moral veriyorlar. Kimileri şarkılar söyleyerek, kimileri dualar ederek birbirine destek oldu, güç verdi.
Duymuşsunuzdur, İspanya’da Ezan-ı Muhammedî okundu,
İngiltere ve Almanya’da selalar ezanlara eşlik etti,
İtalya sokakları Fatiha Suresi ile inledi günlerce.
Avrupalılar, Peygamberimiz Muhammed Mustafa’nın as 14 asır önce temizlik ve salgın için söylediği sözlerini/hadislerini her yere astılar. Hülasa, Batılılar COVİD-19’dan kurtulmak için bizim değerlerimizden, sembollerimizden destek arıyor.
Ülkemizde ise genelde yardımlaşma ve dayanışma görüldü. İnsanlarımız birbirinden hiçbir şey esirgemedi. Lakin öyle azgın bir güruh var ki onlara ne kadar aşağılık kötüler olduklarını söylemeliyim.
Kötü-Kötülük-Kötücül
“Kötü”, tehlikeli, zararlı, çirkin, nahoş olan demektir. Arapça’da “şer/r” olan kötü vuku bulunca/meydana gelince “kötülük/şer” olur. Bu kötülüğü iradeli olarak serdeden de “Kötücül/kötü kişi” olur.
“Kötü insan” dediğimizde nadiren kötü söz ve fiilleri serdeden bir insanı kastetmiyoruz. Her insanın hayatında bazı kötü söz ve fiiller bulunur. İstemeyerek, o an nefsine yenik düşerek vs. sebeplerden dolayı sonradan pişmanlık ve helallik de gerektiren kötülüklerimiz olmuştur.
Bu yazıya mevzu olan kötü ve kötülük daha farklı. Çünkü “kötü insan” dediğimiz kişi veya kişiler kötülüğü bir silah, bir metod bir tarz olarak seçen kişi ya da kişilerdir. Bunlar fert fert, grup/cemaat/cemiyet olarak korkunç boyutlarda kötülük yayanlardır.
Hak etmediği bir kazancı elde etmek için yalan söyleyen, iftira atan, hile yapan kısacası ahlak ve meşruiyet gözetmeyen insandır sözünü edeceğimiz “kötü insan”. Ya da başkasının helal, meşru kazanımlarına zarar vermek için ahlak dışı yollara başvurandır anlatacağımız kötücül/ler. Veyahut da iyilikleri kötülük olarak lanse edendir kötü insan.
Böylesi kötülüklere bulaşan ya da böylesi bir kötülükte devamlılık gösteren insan artık “kötücül”dür, yani kötü insandır. İslami terminolojideki ifadesiyle “şerir”dir, yani şer yayan, şer yanlısı kişi.
İnsan neden kötücül (kötü insan) olur?
İnsan olmanın gereği ve şartı erdem sahibi olmaktır. Bu da kolay elde edilecek bir nitelik değil, bunun için çaba ve istikrar gerek.
Robert Ezra Park, “Kişi insan doğmaz” der ve ekler “İnsan doğasının ayırt edici niteliklerini yalnızca yavaşça ve emek vererek, verimli temaslarla, işbirliğiyle ve hemcinsleri ile çatışmayla elde eder” diyor.
Bireyler ailelerinde erdem ve fazilet sahibi olmayı öğrenmemiş ise ve sonradan da erdemli bir kişilik kazanmamışlar ise iradelerinde, istek ve arzularında, kararlarında, tercihlerinde zayıf kalırlar.
Bu durumdaki bireylerde kişilik/benlik oluşmaz. Bu zayıflıklara düçar olan kişi/ler nefsinin bitmez ve dinmez arzu ve isteklerinin esiri olurlar. Bu kişi/ler nefsini tatmin etmek için hakketmediği mala, makama, ayrıcalığa, lezzete sahip olmak ister. Öyle ki bu kişi/ler artık haysiyet, namus, vicdan, şeref, ahlak yoksunu bir/er muhteris oluverir/ler.
Hal böyle olunca bunlar hiçbir söz ve eylemlerinde ahlaki bir amaç ve kaygı taşımazlar. Emile Durkheim’in ifadesiyle, “Kendi içimizde bir bölünmeye neden olmadan, vücutlarımızda derin kökleri bulunan içgüdülere ve tutkulara rahatsızlık vermeden, ahlaki amaçlar güdemeyiz.”
İnsan ahlaksızlaşınca şeref, haysiyet ve vicdanı engellenir, dolayısıyla ihtiras zirveye tırmanınca nefs, birey ve toplulukları engelsiz olan insanlığa zararlı yollara (kötülüklere) zorlar. Bu zorlamada kendilerine mani olan iktidar, cemaat, cemiyet ve fertlere öfke duyarlar. Bir süre sonra bu öfke yerini kin ve nefrete, bu kin ve nefret de düşmanlığa dönüşür.
Yarın devam edeceğiz inşaallah.